Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç Balyoz davası hakkında yorumlarda bulundu. Başkan Kılıç, ‘mahalli mahkeme ve Yargıtay aşamasındaki gerekçelerin Anayasa Mahkemesi’ni tatmin etmediğini konuştu.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Kılıç, Avrupa kurumlarının Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvurular hakkında aldığı kararların takdir topladığını açıkladı. Başta AİHM olmak üzere Avrupa Birliği, Avrupa Konseyi gibi kurumların yapılan uygulamadan memnun olduklarını,hatta bireysel başvuru yolunu kullanmayan ülkere Türkiye’deki uygulamanın örnek gösterildiğini açıkladı.
Anayasa Mahkemesi’nin Balyoz davasında adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine hükmetmesi, tahliyelerin ve tekrar yargılanmanın yolunu açmış oldu. Savcının infazın durdurulması talebini için toplanan İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi cezaevinde olan 230 kişinin tamamına tahliye kararı verdi.
Balyoz davası nedeniyle cezaevinde yatan hiç kimse kalmadı.
Haşim Kılıç kararın oy birliği ile çıkmasını şöyle yorumladı;’’ Kararın rey birliği ile çıkması çok fazla mühim . Bu, Anayasa Mahkemesi'nin temel hak ve özgürlükler hususunda gösterdiği hassasiyeti ifade ediyor. Hak uyulmamaması ile yapıldığı idda edilmesiyle bireysel başvuru konusu olan adil yargılanma hakkına gösterdiği özeni ortaya koyuyor. Bu hassasiyet özellikle tarafı olduğumuz Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin hakkıyla uygulanmasının da bir göstergesi. Mahkemenin rey birliği ile aldığı bu karar rafine edilmiş bir hassasiyet ifadesidir.’’
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç ‘hak uyulmaması ile’ kararı hakkında da şöyle konuştu: Anayasa Mahkemesi hak uyulmamaması ile tespitiyle tekrardan yargılama kararı vermiş oluyor. Kararın neticesi budur. Bu karardan akabinde cezaevindekiler artık mahkum değil, tutuklu oluyorlar. Tahliye olurlarsa da sanık olurlar.
Haşim Kılıç konuşmasına şöyle devam etti; 'Yerel mahkemenin delil olarak incelediği CD, hard disk ve benzeri dijital materyalleri değerlendirirken çelişkilere düştüğünü tespit ettik. Mahkemenin düştüğü çelişkileri hak uyulmamaması ile olarak değerlendirdik. Keza, dava için çok fazla mühim iki tanığın dinlenmemiş olmasını da bir hak uyulmamaması ile olarak gördük. Savunmanın, dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök ile Siyah Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman'ın dinlenmesini ısrarla talep etmesine karşın mahkemenin bu talebi reddederken öne sürdüğü gerekçeler bizi tatmin etmedi. Yine Yargıtay aşamasındaki aynı konudaki gerekçelerden de tatmin olmadık’’
