• BIST 8970.82
  • Altın 2281.96
  • Dolar 32.3217
  • Euro 35.018
  • İstanbul 21 °C
  • Ankara 16 °C
  • İzmir 22 °C

İşte Babacan'ın sözlerindeki o 3 şifre

İşte Babacan'ın sözlerindeki o 3 şifre
Ekonominin yıllardan bu yana patron koltuğunda oturan Ali Babacan, son zamanlarda yaptığı konuşmalarla 3 önemli konuda şifre niteliğinde açıklamalar yaptı.
Ali Babacan, ekonominin koltuğunda bulunduğu dönemde hep istikrar unsuru olurak görüldü. Hem içeride hem dışarıda bu algı vardı. Başbakan Yarcımcısı olarak ekonomiyi yöneten Ali Babacan, son zamanlarda yaptığı çıkışlarla dikkat çekmeye başladı. Demokrasimizin iddia edildiği gibi "ileri demokrasi" olmadığını, Başbakan Erdoğan'ın "hayırsever" dediği İran kökenli işadamı Reza Zarrab'ın kendisinin iddia ettiği gibi ekonomiye katkısını ve Türkiye'nin gelecek yıl ihtiyaç duyduğu döviz rakamını açıklaması ile dikkatleri çekti.
 
Peki Ali Babacan'ın birbiri ile alakasız gibi görünen farklı alanlardaki çıkışları ile verdiği bir mesaj mı var. Zaman'ın ekonomi yazarı Turhan Bozkurt, bu konuşmaların arkasına düştü ve Babacan'ın verdiği 3 şifreyi araştırdı. Bozkurt'un yazısının ilgili bölümü:
 
"İlk beyanatı ile İranlı Reza Zarrab’ın (Rıza Sarraf) kuyruklu yalanını tekzip etti. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ‘hayırsever’ diye nitelediği Zarrab’ın cari açığın yüzde 15’ini kapattığına dair tek bir emareye rastlanmamış. Babacan, diplomatik dille Zarrab’ın ülke ekonomisine zerre kadar katkıda bulunmadığını ifade etti.
 
    Az çok İran ile altın ticaretinin nasıl döndüğüne vâkıf olanlar, İran’ın petrol ve doğalgaz parasını altın olarak tahsil ettiğini biliyordu. Amerika’nın müeyyideler icabı pür dikkat takip ettiği bu tür işlemlere aracılıktan başka meziyeti yok Zarrab’ın. İran, 14 milyar dolarının kayıp olduğunu söylediğine göre mekanizma birilerinin cebini şişirmekten başka fayda sağlamamış. Her şey söylendiği gibi şeffaf ve resmî olsaydı Babacan’n soru önergesine verdiği cevapta Zarrab’ın yaptığı ticaretin ülkeye katkısı tek tek belirtilirdi. Zarrab’ın Türkiye ayağında yer aldığı mekanizmanın iki ülkeyi maddî kayıplara uğrattığı her geçen gün netlik kazanıyor.

    17 Aralık’ı itibarsızlaştırmaya çalışanların nasıl bir çamura bulaştığını anlamak için Zaman’da geçen hafta yayımlanan ‘İran’ın 17 Aralık’ı’ yazı dizisi ile Babacan’ın sözlerini birleştirebilirsiniz. Babacan sınırlı bilgi verse de bunu yaparken ortada müdafaa edilecek, sahip çıkılacak veri ya da ticarî faaliyet olmadığını teyit ediyor. Her zaman yaptığı gibi şifreli konuşuyor. Geriye dönük dikkatli okuma yapanlar şifreleri çözüp anahtar kelimeyi bulabiliyor: YOLSUZLUK
 
    Babacan’ın “İleri demokrasi olamadık.” beyanatı ise 12 yıllık AKP iktidarına tevcih edilmiş en doğru en hakiki tenkittir. İleri demokrasi olsaydık tamamen yargı bağımsızlığı içinde ele alınması gereken adli dosya niteliğindeki 17 ve 25 Aralık soruşturmaları hükümetin açık müdahalesine maruz kalmazdı. Yargı bağımsızlığını teminat altına alan Anayasa’nın 138. maddesi çöpe atılmazdı. 100 bin şirket Maliye tarafından fişlenmezdi. Bank Asya’nın ticarî itibarı bizzat Başbakan’ın ağzında sakız yapılmazdı. Tabelalar indirilmez, dershaneler kapatılmazdı. Örnekler gazete sütununa sığmaz. Babacan’ın o cümlelerinin altına hepsini eklediğinizde bir başka anahtar kelime çıkar: ZULÜM.
 
    “Bir sene içinde 220 milyar dolar bulmamız lazım.” beyanatı ile Babacan ekonominin üzerindeki yaldızlı örtüyü çekip alıyor. Evet Türkiye son 12 yılda büyüdü. Lakin üreterek büyümedi. Dışarıdan temin edilen borç para ağırlıklı olarak tüketimin finansmanında kullanıldı. Sanayide ara malı ithalatı kronikleşti. Toplam dış borç milli gelirin neredeyse yarısına tekabül eden 380 milyar dolara fırlamışken, üstelik 220 milyar dolarlık kısmı kısa vadeli iken kimin içi rahat olabilir?
 
Arjantin 2001’de olduğu gibi temerrüt (borçlarını ödeyememe) girdabına sürüklenirken, Portekiz’de batık banka riski büyürken, Amerikan Merkez Bankası (FED) para musluğunu her ay 10 milyar dolar kısarken 220 milyar doları nereden bulacağız? Düşük faiz ve krizden kaçan baronların saçtığı para bolluğu bitti. 2015, FED’in faizleri artıracağı sene olacak. Kamu ve özel sektör, doların Batı’ya göç etmesi ihtimaline ne kadar hazırlıklı? Kur ve faiz riski reel sektörün başında kılıç gibi sallanıyor.
 
Siyasi istikrarı kurumsal kaliteye dönüştürecek, ekonomik özgürlüğü pekiştirecek adımlar atmayan AKP hükümeti 12 yıldır yelkenlerini şişiren küresel rüzgarların tersten estiğini görmekten aciz kendi derdine düşmüşse Babacan’ın sözlerinden bir başka anahtar kelime daha çıkıyor: İFLAS.
 
    Babacan’ın şifrelerini çözebilenler anahtar kelimeleri yan yana getirsin. Kelimelere takılmadan mesajı kavrayıp tedbir almakta fayda var. Gidişat endişe verici.

 

Diğer Haberler
ÇOK OKUNANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İstanbul Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0212 970 87 88 | Haber Scripti: CM Bilişim