"İspanyol Robin Hood "Gerçek kişisel detaylarım ile hiçbir bankadan kredi alamayacağımı biliyordum ama gene de ne şartlar aradıklarını görmek için ilk önce gerçek bilgilerim ile başvuru yaptım. 2007 yılında artık sistemin nasıl işlediğini çözmüştüm. Kurduğum sahte televizyon yapım şirketi sayesinde büyük miktarlarda ticari krediler çekebildim. Sürekli gelişmeye olan ihtiyacımız hiç yoktan para üreten bir sistem oluşturdu." Geçtiğimiz yıl Şubat ayında İspanya'dan kaçan Duran'ın, kendine 'korkak' diyenlere cevabı net: "Ben kontrolsüz otorite üzerine kurulu bu adalet sisteminin yetkisini ve otoritesini tanımayı reddediyorum".
 Bu öykü objektif biz gözle okununca sorulacak çok fazla soru ortaya çıkıyor tabii: Bir masa tenisi hocası nasıl bir anda anti-kapitalist bir aktiviste dönüşür? Acaba alınan paranın tamamı gerçekten de bir 'amaç' uğruna mı harcanmıştır? Enric Duran kendisine bahşedilen Robin Hood lakabını gerçekten hak ediyor mudur? Fakat ne derler bilisiniz, fikirler insanlardan ve olaylardan daha fazla tartışmaya değerdir. Ve bu noktada sorulması gereken asıl soru şudur: Büyük miktarda paraların sorgusuz-sualsiz serbestçe dolaştığı bir global ekonomi sistemi ile iç içe geçmiş adalet sistemi bütün dünyada nereye doğru gitmektedir? İnsanlar hangi noktada adalet sisteminin terazisine güvenmeyi bırakırlar ve "Bir Allah'ın safı ben mi kaldım?!" diyerek oyunu 'yazılı olmayan' kurallarına göre oynamaya başlarlar?"