• BIST 9079.97
  • Altın 2324.068
  • Dolar 32.3623
  • Euro 34.9104
  • İstanbul 13 °C
  • Ankara 12 °C
  • İzmir 14 °C

İki kişilik dev ‘çınar’

İki kişilik dev ‘çınar’
Kistleri nedeniyle rahmini aldıracakken hamile olduğunu öğrendi, doğum sırasında ilk nefesini alamadığı için engelli olan oğlu Çınar’la dev bir çınar oldu.

Mücadelesinde yalnız kaldığı için eşinden boşanarak oğluyla zor ama güzel bir dünya kuran genç annenin azmi ‘yılın annesi’ dedirtti. 

22 yaşındayken thorsiyon tanısı konularak rahminin alınacağı söylendi, ardından hamile olduğunu öğrendi. Bebeğini doğurmadan rahmini aldırmayan İzmirli Selda Öztürk, zorlu bir hamilelik sürecinden sonra bebeğini dünyaya getirdi. 24 yaşındaki Öztürk’ün, oğlu Çınar’la dev bir çınar olma mücadelesi bundan sonra başladı. Doğduğunda ilk nefesi alamadığı için küçük Çınar’ın beynine oksijen gitmedi ve beyin kanaması geçirdi. Celebral Palsi (spastizite) tanısı konulan Çınar, yaşadığı rahatsızlık sonucu emme yutma refleksini kaybetti, epilepsi hastası oldu ve akciğerlerinde problem meydana geldi. Genç anne, uzuvlarını hareket ettiremeyen Çınar’ın az da olsa ilerleme kat edebilmesi için evliliğinin son 7 ayında çoğunlukla tek başına mücadele etti. Oğluyla ilgilenebilmek için mesleği olan okul öncesi öğretmenliğini bırakan fedakar anne, 1,5 ay önce eşinden boşanarak oğlu ile yepyeni bir hayat kurdu. Gece gündüz oğlu için savaşan Öztürk, oğlunu fizik tedaviye götürüyor, ona ninniler söylüyor. Bir yandan da el işi ürünleriyle geçimini sağlıyor, lösemili çocuklar için de Rapunzel bereler örüyor.

“BU SAVAŞ ÖMÜR BOYU DEVAM EDECEK”

Hamilelik öncesinde büyüyen kistleri nedeniyle thorsiyon tanısı konulan ve rahminin alınacağını öğrenen Öztürk, olaydan kısa bir süre sonra hamile olduğunu öğrendi. Sıkıntılı geçen hamilelik sürecinde sık sık kanamaları olan Öztürk, hamileliğinin uzun bir dönemini yatarak geçirdi. Hamileliği boyunca bebeğinin değerlerinin normal olduğunu söyleyen Öztürk, oğlunun doğum sırasında beynine oksijen gitmediği için rahatsızlandığını belirtti. Oğlu rahatsızlandığından bu yana savaş verdiklerini ve bu savaşın ömür boyu devam edeceğini ifade eden anne, “Oğlumu ayağa kaldırdıktan sonra da devam etmek zorundayız. Savaşmayı bıraktığınız an geriliyorsunuz” dedi.

“İÇİMDE BİR SÜRÜ YAŞLI KADIN VAR AMA GÜÇLÜ DURMAK ZORUNDAYIM”

Fedakar anne, hamileliği sırasında pek çok hayal kurdu, oğlunun çorabından tırnak makasına kadar her şeyini hazırladı. Oğlu yoğun bakımdayken kıyafetlerine sarılıp uyuduğunu söyleyen Öztürk, durumu zor kabullendiğini belirterek o dönemi şu sözlerle anlattı: “İlk zamanlar dışarı çıkamıyordum. Hamile görmek istemiyordum, çocuk göremiyordum. Sokakta elinde dondurma tutan bir çocuk gördüğünde kötü oluyorsunuz. Oğlumun ağzındaki burnundaki hortumu görüp ‘çocuğa bak’ dedikleri zaman çok kötü oluyordum. Kimse acısın istemiyordum çünkü acınacak bir çocuk değil. Aksine çok güçlü. Yürüyebilecek mi bilmiyorum. Oturabilecek mi bilmiyorum. Boynunu bile henüz tutamıyor. Çınar’ın durumunu kabullendim. Güçlü durmamın en büyük sebebi Çınar’ı biraz daha ilerletebilmek. İçimde bir sürü yaşlı kadın var ama güçlü durmak zorundayım.”

“İLK GÜLÜŞÜNÜ HATIRLAYIP GÜNLERCE AĞLADIM”

Çınar’ın ilk 6 aya kadar hiçbir uzvunu hareket ettiremediğini, fizik tedavi ile az da olsa ilerleme kaydettiğini dile getiren Öztürk, oğlunun ona ilk kez güldüğü andaki duygularını ise şöyle anlattı: “6. ayda kör olduğunu söylediler. 8. ayda Çınar bizi takip etmeye başladı ama biz inanmadık. İki hafta boyunca ‘acaba’ dedik. Baktık ki bizi izliyor. İzlemelerden iki hafta sonra ilk gülücük geldi. Hayatının sonuna kadar et parçası gibi taşıyacağın bir çocuğun sana tepki verdiğini görmek. O ilk gülüşten sonra bekledim bir daha ne zaman gülecek diye. İlk gülüşünü hatırlayıp günlerce ağladım. Çok şükür gerisi geldi. Bir daha bir daha derken ben bir gün ağlamamaya başladım. Beni en çok duygulandıran ilk gülücüğü olmuştu.”

EN BÜYÜK HAYALİ KAŞIKLA MAMA YEDİRMEK

Beyin kanamasına bağlı gördüğü hasardan dolayı emme yutma refleksini kaybeden Çınar, bu sebeple karnından besleniyor. Çınar’ın ağzından aldığı şeylerin akciğerine kaçması sonucu zatürre olabileceğini kaydeden Öztürk, “İnşallah bir gün ağzından da beslenir. En büyük hayalim ona kaşıkla mama yedirmek. Nasıl bir şeydir bilmiyorum. Arkadaşlarımın çocuklarına verirken yüreğim titriyor. Anne olmak mükemmel bir şey zaten ama özel anne olmak çok daha ağır bir yük. Mecburiyetten güçlü olmak zorundasınız. İçiniz çürüse bile güçlü kadın maskesi takmak zorundasınız. Çünkü onu ayakta tutman gerekiyor” diye konuştu.

“BAKICI DEĞİL DİBİNE KADAR ANNEYİM”

Oğlunu doğurduğu için hiç pişman olmadığını, oğlu sayesinde anneliği tattığını söyleyen Öztürk, sözlerini şöyle sürdürdü: “Gelmemiş olsaydı belki hiç anne olamayacaktım. Hastaneden taburcu olurken hemşirelerden bir tanesi, ‘bunda daha çok bakıcılık yapacaksın anneliği hissedemeyeceksin’ demişti. Asla unutamam onun söylediklerini. Ben bakıcı değilim. Ben anneyim ve dibine kadar anneyim. Birçok anneden daha fazla hissediyorum anneliği. Belki birçok şeyi yapamadık ama biz onunla telepati yoluyla anlaşıyoruz.”

“KALDIRABİLECEĞİMDEN FAZLA YÜK ALDIM”

Evliliğinin son 7 ayında çoğunlukla tek başına mücadele etse de 1,5 aydır ayrı olduğu eşini en büyük destekçisi olarak gören Öztürk, “Pek çok yerde yalnız kaldım ama evliliğimin ilk zamanlarında en büyük destekçim eşimdi. Onun sayesinde ayağa kalktım. Yetişmeye çalıştım. Kaldırabileceğimden çok daha fazla yük aldım. Bana fazla geldi. Eğer eşit dağılmış olaydı şuanda evli olurduk” dedi.

ÇINAR’IN SÜSLÜ DÜNYASI

Okul öncesi öğretmeni olan ancak oğluna bakmak için mesleği bırakan Öztürk şöyle konuştu: “Bir şeyler yapmam gerekiyordu. Keçeyle kalıplar çıkarıyorum, kapı süsleri yapıyorum. Keçeyle tüllerle el işi ürünler yapıyorum. Bebek şekerleri yapıyorum. ‘Çınar’ın Süslü Dünyası’ adıyla bir sayfa kurduk ve o sayfa aracılığıyla satışlarımı yapıyorum. Şimdi süslü ve renkli bir dünyamız var. Mesleğe geri dönmek istiyorum. Bu yüzden KPSS ‘ye girip mesleğime dönmek için uğraşacağım.”

LÖSEMİLİ ÇOCUKLARA RAPUNZEL BERE YAPIYOR

Öztürk, iki kişilik dev çınar olma mücadelesinde lösemili çocukları da unutmadı. Lösemi hastası kız ve erkek çocuklarına özel Rapunzel bereler yapan Öztürk, ”Onların güzel saçlarının yerini tutamaz belki ama biraz da olsa mutlu olurlar diye düşündüm. Şimdi giderlerini gönüllülerden toplayıp bere yapıyoruz” dedi. 

Diğer Haberler
ÇOK OKUNANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İstanbul Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0212 970 87 88 | Haber Scripti: CM Bilişim