Prof. Sözüer, "İç güvenlik paketindeki arama maddesiyle, kolluk amirinin sözlü talimatı ile kişinin donunu bile çıkarttırarak arama yapılabilecek" dedi.
Hürriyet'ten İzzet Çapa'nın sorularını yanıtlayan (25 Şubat 2015) Prof. Sözüer'in açıklamalarından bazı bölümler şöyle:
* Hocam bu İç Güvenlik Yasa Tasarısı’yla, karakollar evlere taşınıyor olabilir mi?
- Bazıları kabul edilen güvenlik paketinin 10 maddesiyle, bu iktidarın çıkardığı reform kanunları karakollara teslim ediliyor. Oysa o reformlar AB ile müzakere sürecini başlatıp, Türkiye’yi işkence yapılan ülkeler listesinden çıkarmıştı. Ama korkarım ki, meşhur “Karakolda doğru söyler, mahkemede şaşar” sözü geri dönüyor. Bunun anlamı şu, eskiden savcıya haber vermeden sorgusuz, sualsiz insanlar içeriye alınır, karakollarda malum metotlarla konuşturulur, ancak mahkemeye çıkınca “İfademi işkence altında verdim” diyerek, kabullenmezlerdi. Oysa bugün herkes karakolda ne diyorsa, korkmadan mahkemede de aynısını söylüyor. Ama güvenlik paketindeki 10 madde ile zaptiye zihniyeti hukukuna dönüyoruz.
* Nedir bu gulyabani gibi görülen 10 madde?
- Yakalama, arama, gözaltına ilişkin güvencelerin kaldırılması, vali ve kaymakamlara savcı yetkisi verilmesi, kolluğa meşru savunma dışında öldürme yetkisi tanınması, valilik talimatlarına aykırılık veya yasadışı topluluk kıyafeti giyme gibi tanımı belirsiz suçların oluşturulması, uzaklaştırma gibi süresi ve koşulları belli olmayan garip tedbirlerin getirilmesi...
* Desenize 80’li yıllara dönüyoruz.
- Başta polis ve jandarmanın 48 saat savcıya haber vermeden gözaltına alması gibi uygulamalar, ancak olağanüstü hallerde olabilir. OHAL’de uygulanacak kuralları her gün uygulanır hale getirirseniz bunun adına zaptiye hukuku denir. Eski dönemi hatırlayanlar iyi bilir, kolluğa sorgusuz sualsiz “atın bunu içeri” gibi denetimsiz yetkiler, her tür kötüye kullanmaya ve nüfuz ticaretine yol açmıştır.
Yazının devamını okumak için tıklayınız