Kısa tarifi ile kan basıncının devamlı 120/80 mm Hg’nin üzerinde olması anlamına gelen hipertansiyonun, Türkiye’de her 3 yetişkinden birinde görüldüğünü belirten Dr. Mustafa Eraslan, hipertansiyon rahatsızlığının tedavisi ve önlenmesinde, yapılan araştırmalar sonucu alıç, ginseng ve çoban çökerten bitkilerinin etkili olduğunu söyledi.
Sebebi büyük oranda bilinmemekle birlikte ailesinde hipertansiyon olanlar, aşırı kilolar, şeker hastaları, hareketsiz yaşam sürenler, sigara ve alkol kullananlar, fazla veya sağlıksız tuz tüketen kişilerde hastalığın görülme olasılığının daha fazla olduğunu belirten Dr. Mustafa Eraslan, “Hipertansiyon rahatsızlığı; damar sertliği, felç ve inme, kalp krizi ve kalp yetmezliği, böbrek hasarı ve böbrek yetmezliği, görme kaybı gibi ciddi sonuçlara neden olabilir.
Sağlıklı beslenmek, kilo vermek, düzenli egzersiz yapmak, sigara ve alkolden kaçınmak, sağlıklı tuz kullanımında bulunmak (rafine edilmemiş kaya tuzu ve deniz tuzu) ve tıbbi tavsiyelere uymak hastalığın tedavisi için uygulanabilecek yöntemlerdir. Bunların yanı sıra tarih boyunca ve günümüzde bitkiler hipertansiyonun önlenmesinde ve tedavisinde destek olarak kullanılmıştır.
Birçok bitki kullanılmasına rağmen klinik çalışmaları dünya genelinde yapılmış olan ginseng, alıç ve çoban çökerten bitkileri öne çıkmış olanlardır. 1997, 2002, 2003, 2004, 2011’de yapılan çalışmalarda ginsengin daha ilk günden kan basıncında 5 mm Hg, 22 hafta sonra 10-20 mm Hg, düşmesine sebep olduğu görülmüştür.
Alıçın ise hem tarih boyunca hem de günümüzde yapılan klinik çalışmalarda (Reversky ve arkadaşları 1971,Dubois ve arkadaşları 2001,ESCOP monografları) standardize edilmiş ekstrelerinin kan basıncını düşürdüğü, kalp kası ve hasarlarının onarılmasında etkili olduğu gözlenmiştir.
Pubmed’de yayınlanan çalışmalarda ise çoban çökertenin hipertansiyon probleminin ve damar tıkanıklığını ortadan kalkmasında etkili olduğu ve güvenle kullanıldığı belirtilmiştir” diye konuştu.
Eraslan ayrıca hipertansiyon tedavisinde, Almanya, Amerika, İngiltere ve Kanada gibi ülkelerde uygulanan tedavi sistemini örnek alarak, günümüz tedavilerinin yanı sıra, unutulmuş ama etkili oldukları bilimsel olarak kanıtlanmış bitkisel desteklerin de doktor kontrolünde kullanılmasının faydalı olacağını söyledi.
