• BIST 9722.09
  • Altın 2428.571
  • Dolar 32.5199
  • Euro 34.8
  • İstanbul 16 °C
  • Ankara 19 °C
  • İzmir 19 °C

TÜSİAD’dan Erdoğan’a cevap

TÜSİAD’dan Erdoğan’a cevap
Başbakan Erdoğan, 17 Aralık sonrası yaşanan süreçte TÜSİAD 'a sert eleştirilerde bulunmuştu.

Dernek Başkanı Muharrem Yılmaz, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun da katıldığı, Ankara'daki TUSİAD Yüksek İstişare Konseyi Toplantısı'nda konuştu.

Kendilerine yöneltilen eleştirlere yanıt niteliğinde ifadeler kullanan Yılmaz, "Zaman zaman bizi eleştirenler 'çok siyaset konuşuyorsunuz' diyorlar" dedi ve devam etti: "Siyaset ve ekonomi aynı gerçekliğin ayrı yüzleridir. Biz siyaset için siyaset yapmıyoruz. Ekonomi ve refahın sürdürülmesini konuşuyoruz ve bu demokrasiyi konuşmak anlamına gelir..."

Öte yandan daha önce TÜSİAD'a "vatan haini" diyen Başbakan Erdoğan, toplantıya iştirak etmedi. Toplantı davetini kabul eden Cumhurbaşkanı Gül ile CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise, TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz'ın iki yanında yerlerini aldı.

Muharrem Yılmaz'ın açıklamalarından satırbaşları:

Hepimiz özgür bir Türkiye'yi yaratmaya çalışmıyor muyuz? Bu hedefe eksik bir demokrasi ve kutuplaşma ile varabilir miyiz? Türkiye gelişmiş ülkeler seviyesine yükselmek istiyorsa, refahını artırmak istiyorsa gelişmiş demokrasiye sahip olmak zorundadır. 

Çoğunluğun verdiği yetkiyi azınlığın haklarını da koruyarak kullanacak bir anlayışı bina etmek zorundayız. İdarenin denetime açıklığı şeffaflık ve hesap verilebilirlik gibi özelliklerle de zenginleştirebiliriz. Katılımcı ve çoğulcu bir anlayışla demokrasimizi derinliğe ulaştırabiliriz. Bunlara inanmayan bir siyasetçimiz var mı, bence yok? Peki bu temel alanlarda neden ayrı düşüyoruz? Bu demokratik standartları sağlayacak kurumsal yapıları oluşturmak görevimiz değli mi? Peki neden yanyana değil de karşı karşıyayız zaman zaman... 

Demokraside sürekliliği kurumlar sağlar. Kurumların itibarını sağlamak esastır ve öncelikli sorumluluktur. Bu ihmal edilemez. Demokrasinin temelinde hukuk devleti var. Hukuk bir arada yaşama sözleşmemizdir. Ortak kurallarımızdır. Bireyleri tek tek bağlar. 

Biz hukuk devleti dediğimizde siyaset konuşmuş olmuyoruz. Bizi düşük büyümeye iten etkenlerden biri sosyal olaylarda olduğu gibi ekonomide de reform eksikliğidir. Başlatılan reformlar yarım kalıyor ya da uygulamada aksaklıklar çıkıyor.

Ekonominin geleceğini piyasa ekonomisinde görüyorsak küresel ekonomiye entegre olarak bunu sağlayabileceğimizi de kabul ediyoruz demektir. Bu bakımdan AB'ye katılımımız çok önemlidir. Ayrıca gelecek yıl G20 zirvesine Türkiye'nin ev sahipliği yapacak olması ülkemizin itibarını yükseltmeye bir fırsattır. Türkiye'nin dönem başkanlığı sırasında her türlü katkıyı yapmaya mecbur ve hazır olduğumuzu da belirtmek isterim. 

İmkanlarını ve kaynaklarını doğru değerlendiren varolan ittifak ilişkilerinin sağladığı derinliği kullanabilen, coğrafi konumunu ekonomik rekabet alanı olarak değerlendiren bir Türkiye'nin uluslararası sisteme ciddi katkılar yapabileceğini umuyoruz. 

Laik demokratik ekonomisi değer üreterek büyüyen bir Türkiye'ye dünyanın ihtiyacı olduğunu biliyoruz. Kutuplaşmanın yerini toplumsal mutabakatın alması gerekir. Enerjimizi kalkınmaya ve demokrasimizi derinleştirmeye hazırlamak zorundayız. Seçim barajının düşürülmesi demokrasimizi güçlendirecek ve toplumsal uzlaşmaya katkı sağlayacaktır. 2 seçimden sonra seçimsiz geçecek 4 yılın reformlar ve AB sürecinin ilerletilmesi açısından önemli bir fırsattır. 

Sayın Cumhurbaşkanım AB müzakere sürecini başlatan kararın alınmasında gösterdiğiniz çabayı minnetle anmadan geçemem. Türkiye'nin AB ve reform projelerini başarıya ulaştıracak birikim ve azme sahip olduğuna yürekten inanıyoruz. Çözüm sürecinin de sonuca ulaştırılabilmesi umudunu taşıyoruz. 

TüSİAD bütün reform alanlarında çalışma yapan bir kurumdur. Bundan sonra da bu ülkede istihdam yapan bu kurum yapıcı eleştiri öneri ve çalışmalarını ülkemizin yararına sunmaya devam edecektir. 

CUMHURBAŞKANI ABDULLAH GÜL KÜRSÜYE ÇIKTI KONUŞMA YAPTI

Abdullah Gül'ün konuşmasından satır başları

TÜSİAD'ın yüksek istişare toplantısı vesilesiyle sizlerle birlikte olmaktan memnuniyet duyuyorum. Esas çatı kuruluşunuz TOBB başta olmak üzere bütün iş alemlerini özellikle yurt dışı gezilerimde hep davet ediyorum. Bir çok iş forumlarında bir araya gelinmesini destekliyorum. Şu bir gerçek ki Türkiye'nin kalkınması Türk ekonomisinin ana motoru artık sizlersiniz, özel sektördür. 1980'den sonra başlayan köklü değişikliklerle bunu başardık. 2000'lere kadar çok büyük sıkıntılar çekildi. Büyük krizler yaşandı. Zaman zaman demokrasi dışı sıkıntılarla karşılaştıysak da, trend bugün daima özel sektörü öne çıkaran Türkiye'de demokrasiyi güçlendiren bir şekilde devam etmiştir. Bundan sonra da böyle olacaktır. 

Geçmişi tecrübeleriyle en iyi bilen siz işadamlarısınız. işadamları eli taşın altında olan insanlardır. Ay sonu geldiğinde maaş ödeyeceksiniz, kira ödeyeceksiniz. Hazineden devletten ödenmeyecek bunlar. Sıkıntıları da başarıları da en iyi siz bilirsiniz. Yüksek enflasyonlu yüksek faizli dönemlerinde bir gecede insanların zenginleşip fakirleştiği günleri yaşadınız. Onun için bugün bir çok konuda daha hassas davranıyorsunuz. Bu tip acı deneyimler bir daha Türkiye'nin önüne gelmesin diye uğraşıyorsunuz. Bir çok krizlerden de Türkiye dersini alarak yoluna devam etti. Başta 2001 olmak üzere tarihimizin en acı krizlerini yaşadık. Milli gelirimizin yüzde 25'ini kaybettik. Aldığımız derslerle finans bankacılık ve kamu sektörünü yeniden yapılandırdık. Reformlarla Türkiye'yi yeniledik. 30 yıldan sonra Türkiye'de enflasyon tek rakamlı seviyelere indi. 

Bunun içindir ki, yüksek faizlerden neredeyse gerçek reel faizlerin negatife geçtiği dönemlere yaklaştık. İstihdamda Avrupa ile mukayese ettiğimizde çok iyi durumlara geldik. Bunlar köklü reformlarla gerçekleşti. Neticede Türkiye içerden dışardan gelecek bütün şoklara da hazır hale geldi. 2009 krizinde en az zararla çıkan ülke haline geldik. Bunları hafızamızdan atamayız. Şirketlerinizin bilançolarını yaparken kar mı zarar mı ediyorsunuz bilemez haldeydiniz. Yurt dışından gelen yatırımlar "kazandık mı kaybettik mi" derken 50 milyon dolar getirmiş sermayesi 40 milyon dolara inmişti. Böyle bir ülkeden bugün geldiğimiz noktanın kıymetini bilmeliyiz. Daha ileriye nasıl taşırız bunu konuşmalıyız. İşte bu istişare toplantılarında yapılacak değerlendirmeler bütün yöneticiler tarafından ciddi bir şekilde değerlendirilecektir. 

Önerileriniz ne kadar yapıcı olursa, mesajların alınmasına ne kadar çok fırsat verecek şekilde verirseniz, uygulamacılar da o kadar çok önem gösterecektir. Bugün şüphesiz ki, Türkiye'de tartışılan ortaya koyduğunuz çeşitli düşünceler kanaatlar var. Bunların hepsinin bazı olumsuzluklar da görüyorum, geçici olduğunu bilmeniz gerekir. Türkiye böyle bir trendi yakaladıktan sonra muhakkak ki yolu daha yükseklere çıkmaktır. Bugün biliyoruz ki Türkiye artık alt orta gelirli bir ülke değil. Bugün üst orta gelirli bir ülkeyiz. Ama bizim amacımız böyle devam etmek değil. Türkiye iner çıkar böyle devam edebilir ama hepimizin hedefi bu değil, daha üst gelirli yüksek gelirli bir ülke haline gelmek. Çocuklarımızı ve geleceğimizi daha yüksek gelirli bir ülke yaşar kılmaktır. Önümüzdeki büyük mesele bu. 

Bunu nasıl gerçekleştireceğiz? 10. beş yıllık kalkınma planlarını hepiniz iyi biliyorsunuz. Kimler bugün yüksek gelirli ülke? Çok yüksek demokratik şartları gerçekleştiren ülke yüksek gelirli olabilir. Bu da hukukun üstünlüğü hukuk standartlarının yüksekliği, hukukun uygulanmasındaki şeffaflık ve hukukun verdiği güvence... Hukuk herşeyin başıdır. Buna en açık misal, 2000'li yıllara kadar Türkiye'ye yılda 1 milyar dolar yabancı sermaye gelmezken, yapılan reformlar neticesinde son 10 yıl neticesinde her sene en az 10 milyar dolar sermaye geliyorsa Türkiye hukukuna güvenden dolayıdır. Bu vesileyle de şunu söylemek isterim. Devlet sitemi içinde anayasa kanunlar bağlayıcıdır. Devlet içinde ayrı devletler ayrı oluşumlar referanslarını başka yerden alan dayanışmalar kesinlikle sözkonusu olamaz. 

Türkiye'nin şeffaflaşması hukukun eşit uygulanması Türkiye'nin yüksek gelirli ülke olma yolundaki en önemli sınavlarıdır. Bunu nasıl yapacağız? İşte AB aslında müzakere süreçleri en iyi mekanizmalarından birisiydi. Türkiye sadece AB'ye üye olmak için girmeyi istemiyor ki. Üyelik aslında herhangi bir AB üyesinin demokratik hukuk ve ekonomik standartlarına ulaşmaktır. Norveç AB üyesi değildir ama müzakereleri başarıyla bitirdikten sonra kendi isteğiyle üye olmamıştır. Müzakere süreci içindeki bütün fasılları yerine getirmemiz gerekir. Bu fasılların yerine gelmesiyle Türkiye her anlamda yüksek standartlara ulaşacaktır. 

Eğitim en önemli alanlardan biridir. Üniversite sayımızla övünebiliriz. Ama nitelik sözkonusu olduğunda hala çok büyük problemlerimiz olduğunu biliyoruz. Türkiye'nin enerjisini boşa harcamamamız gerekir. Avrupa'da büyük sıkıntılar yaşanır ve durgunluk varken Türkiye'nin hızlı adımlarla büyümesini sağlamak için tarihi bir fırsat çıkmıştı. Son dönemde büyümede bir düşüş yaşandı. Bunu toparlamamız lazım. Bu yine özel sektörle olacaktır. Çünkü ekonominin lokomotifi artık özel sektördür. Özel sektör istihdam yaratır, vergi öder, ihracat yapar. Bütün firmalarımız kamu firması gibi sahiplenilir ve hepinizin başarılı olmasına hepimiz özen gösteririz. 

Moral motivasyon iş dünyasında değil her alanda çok önemlidir. Türkiye bir seçim döneminden geçti. Seçim döneminin ne kadar sert olduğunu ve gergin olduğunu gördük. Ama şunu da unutmayın. Türk siyasi geleneği maalesef böyle. En parlak dönemlerde bile siyasi geleneğimizin yeri geldiğinde ne kadar sert olduğunu görüyoruz. Gelişmiş demokrasilerde yüksek gelirli ülkelerde bu tür gelenekler yoktur ve değişiyor. Önümüzdeki yıllarda bizde de bunlar değişecektir. Bunlar iş aleminin moralini bozmamalı. İstikrar ve güven ortamı ancak büyümeyi gerçekleştirir. İstikrar ve güvenle ancak reformlar yapılır ve köklü adımlar atılır. 

Şimdi önümüze bakmalıyız. Önümüzde seçimler var diye telaşa kapılmamak lazım. Herşeyin kuralları belli. Mahalli seçimler büyük katılımla yapıldı. Çeşitli itirazlar sözkonusu oldu ama hukuki mevzuat içerisinde itiraz mekanizmaları çalıştı. Genel olarak baktığımızda halkın da ne kadar çok sahiplendiğini görüyoruz. Önemli olan kurallarda belirsizliğin olmaması. Herkesin işine ve gücüne bakması gerekir. İş aleminin özellikle de iş aleminin başarısı hükümetin de başarısıdır Türkiye'nin de başarısıdır. Nihayetinde çıkıp da şu kadar istihdam yarattık denirken bu istihdam devlet memurlarının çokluğuyla sağlanamaz ki. Özel sektör ne kadar gelişirse işlerinizi ne kadar büyütürseniz, ne kadar başarılı olursanız Türkiye'nin ekonomik göstergelerindeki olumlu göstergeler de o kadar çok gelişir. 

Sizler moralinizi bozmayın. Herkes işine gücüne koyulsun. İnanıyorum ki bu söylediklerimin herkes farkındadır. Konjoktür gereği tartışmalar olur. Çoğulculuk  herşeyin başıdır. Önemli olan tartışmaların kırıcı olmaması dışlayıcı olmaması. Tartışmalar neticesinde kutuplaşmamamız önemlidir. Bunun dışında herkes düşüncesini açıklayacaktır. 

Hepimiz yeri geldiğinde düşüncelerimizi ifade edeceğiz. Muhakkak ki bunların hepsine önem veriliyor. Türkiye'nin AB konularına TüSİAD'ın ne kadar sahip çıktığını yakından biliyorum. Bu bakımdan hepinizi tebrik ederim. Çünkü sadece kendi camianızın meseleleriyle değil bütün Türkiye'nin meseleleriyle ilgileniyorsunuz. Herhalde uzmanlar seviyesinde yapılan tartışmalarda da bu yönde yeni öneriler gelecektir. Bu önerileriniz raporlar halinde ilgililere verilecektir. Bunların uygulamaya geçmesinde sizin büyük katkılarınız olacaktır. Ben bir kez daha toplantılarınızın faydalı geçmesini temenni ediyorum. Yapacağınız tartışmalar dikkate alınacaktır. Neticede uygulamalarda bütün bunları göreceksiniz. Hepinize başarılar diliyorum. 

http://www.istanbulhaber.com

Diğer Haberler
ÇOK OKUNANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İstanbul Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0212 970 87 88 | Haber Scripti: CM Bilişim