Süper Lig'de 4'te 4 yapan Beşiktaş'ın Başkanı Fikret Orman ile sıcağı sıcağına bir araya geldik. Aslında başkana biraz emrivaki yaptık dersek daha doğru olur. Galatasaray derbisini sayılı günler kala, kulübün Akaretler'deki yönetim binasında geleceğe dönük, müthiş umutlar var. Derbiye bilet almak için kulübe gittik, çalışanların bir hayli mutlu olduğunu gözlemledik. Herkesin yüzü gülüyor, şampiyonluk hesapları bile yapılıyor şu sıralarda! Hazır gitmişken, Başkan Fikret Orman'ı görmek istedik, cep telefonum çaldı, arayan başkandı: "Ağabey, Turgay hoca ile yemeği gidiyoruz" dedi ve adresi de verdi. Biletleri alır almaz Parksa Hilton Oteli'nin yolunu tuttum, çatı katındaki restauranta girdiğimde, başkanı İnönü Stadı'ndaki çalışmaları izlerken buldum.
'Futbol böyle işte'
Turgay Atasü hocamız da şaşırdı, beni görünce... Başkan Orman da keyifliydi, haklıydı. Dört hafta da dört galibiyet kolay mı?
Başkan Orman, ben ve Turgay Atasü hocamız ile oturduk, hem yemek yedik, hem de sohbet ettik.
Başkan mutluydu, ancak bir o kadar da temkinliydi:
"Futbol böyle bir oyun işte... Her takım sürprizler yaşayabilir. Galatasaray, yıldızlar topluluğu... Dört hafta da altı puan kaybetti" diyor ve hemen ardından da ekliyor:
"Biz de puan kayıpları yaşayabiliriz. Onun içindir ki, şımarmadan, ayağımızı yer sağlam basarak, hedefe emin adımlarla yürümek zorundayız. Çünkü uzun bir maraton, ligde her takım gibi bizler de iş kazaları yaşayabiliriz."
Beşiktaş'ın bu dört haftalık başarı grafiği kimine göre 'şans', kimine göre ise alın teriyle kazanılmış 12 puan.
Temel geçen sene atıldı
Başkan Fikret Orman, bu oyunda şans faktörünün de olduğuna dikkat çekti:
"Ancak şans, bir yere kadar... Ama oynamadan, ter akıtmadan hiç bir maçı şansla kazanamazsınız. Geçtiğimiz sezon da biz her maça kazanmak için çıktık. Bu sezon da aynı iştah ve arzuyla sahaya çıkıyoruz, işimizi de asla şansa bırakmıyoruz. Şu ana kadar geldiğimiz nokta tamamen planlanarak gelinmiş bir noktadır. Bu sezonun yatırımlarını geçen sene başlattık, şimdi karşılığını alıyoruz, almaya da devam edeceğimizden kimsenin kuşkusu olmasın."
Başkan Orman, yatırımlarını ise şöyle sıraladı:
"Slaven Bilic ve Önder Özen...Ve en önemlisi yaptığımız transferler. Hepsi nokta atışıdır. Atiba'yı Bilic önerdi, aldık. Ramon Motta'yı Önder Özen...Gökhan Töre'yi de Fikret Demirer'in başında olduğu scout ekibi. Kadroya dikkat edilirse alternatif oyuncu sayısı bir hayli fazla... Sakatların da düzelmesiyle birlikte müthiş bir rekabet ortamı olacak. Bu da bizi hedefe götürecektir."
Kadroyu oluştururken, parasal konuda da kılı kırk yardıklarını anımsatan Başkan Orman, "Ayağımızı yorganımıza göre uzattık, doğru transferleri gerçekleştirdik" diye konuştu.
"Biz normal bir kulüp değiliz" dedi Başkan, hemen araya girdim, "Nasıl yani?" sorusunu yönelttim:
"Evet, biz normal bir kulüp değiliz, biz büyük bir kulübüz, büyük bir takımız. 20 milyon taraftarı olan bir kulübüz. Bizi büyük yapan unsurların başında da bu geliyor.Tromsö'ye gittik, nüfusu beş milyonluk bir ülke... Bizi karşılamaya 100'ün üzerinde taraftar geldi, düşünün dünyanın bir ucu ve taraftar sizi havalimanında karşılıyor. İşte büyüklüğümüzün en büyük kanıtı. Oslo'dan Tromsö uçakla 1.5 saat düşünün. Bu normal bir şey değil"
'Uzun vadeli kalmam'
Burada araya Turgay Atasü giriyor:
"Beşiktaş'ın taraftarı, kalite, kafa, bulundukları ve de mevki bakımından nerdeyse Galatasaray'a fark atacak konumdalar. En önemlisi çok duyarlılar."
Galatasaray'ı, derbiyi anımsattık başkana...
"Nasıl ki, onlar puan kaybediyorsa, bizlerde bu kayıpları yaşayabiliriz. Tabi ki bu bir temenni değil, ama futbolun gerçeğinde bunlar var" diyor Başkan...
Başkan vedalaşırken, taraftarlardan geleceğe umutla bakmalarını istedi ve şöyle konuştu:
"Genel kurul tarafından bu göreve getirildim. Bayrak bende, yarın başkasında olacak. Bu bayrağı daha yükseklere taşımak benim ve arkadaşlarımın boyun borcudur. Stadı bitireceğim, takıma şampiyonluklar yaşatacağız. Ancak buraya kazık çakacak halimiz de yok. Çok uzun vadeli kalacağımı düşünmüyorum, iki ya da üç dönem olur, fazlası olmaz.
Veliahtı bile belli
Benim Süleyman Ağabey'den tabi ki feyz aldığım konular olmuştur. O bizim büyümüz, bilgi birikimine başvurmaktan daha doğal ne olabilir? Ben Beşiktaş'ta iyi izler bırakmak ve bu izlerle anılmak istiyorum. Arkamda hoş bir seda bırakmak istiyorum. Netice itibariyle bu üç sene olabilir, belki altı sene sonra olacak, ama dokuz sene sonra olmayacak. Beşiktaş'a gelen gitmesini de bilecek. Gelecek, işini yapacak, bayrağı hep zirvede tutacak, yetiştirecek, sonra gidecek. Kaldı ki, ne zaman öleceğimizi Allah bilir. Onun içindir ki, geleceğin yöneticilerini ve başkan adaylarını yetiştirmek ve onlara şans vermek zorundayız."
Başkan Orman'ın bu sözleri bizi yeni sorulara itti, "Peki, siz yerinize başkan yetiştirecek misiniz? Ya da adayınız var mı?
"Yönetici de var, başkan adayı da... Ama başkan adayının ismini söylemem. Bizim diğer bir görevimiz de yeni jenerasyonların önünü açmaktır. Aksi taktirde onların önünü açmaz ve tıkarsak ve gelecekte ne başkan ne de yönetici bulabiliriz."
Seba yetiştirdi mi?
Laf başkan adaylığından açıldığı an araya sevgili hocamız Prof.Turgay Atasü girdi:
"Süleyman Seba, yerine başkan yetiştirdi mi?"
Masada kısa süreli bir sessizlik oldu, sadece birbirimize baktık!
100 LİRA NEYİN NESİ!
Başkan ve ben Atasü hocamızın davetlisiydik, hesabı ödemek için çok ısrar ettim, tepki gördüm. Hesap üzerine konuşmalar geçince Atasü hocamız Efsane Başkan Süleyman Seba ile ilgili bir anısını paylaştı, hoşumuza gitti, yazmadan da geçmek istemedik. "Efendim, 80'li yıllar... Gazi Akınal'ın başkan, Seba'nın dışarıdan Genel Kaptan olduğu dönemler... Atasü, Seba'yı yemeğe davet etmiş. Mekan o yıllarda, spor camiasının buluşma noktası Motorest... Neyse, o akşam yenmiş içilmiş, sıra hesabın ödenmesine gelmiş. Efsane başkan hesabı ödemek için çok ısrar etmiş, Atasü ise fazla direniş gösterememiş. Garson adisyon getirmiş, hesap biraz kabarık... Adisyonda 125 lira yazıyormuş, o yıllar büyük para... Seba, adisyonu bir sağa, bir sola çevirdikten sonra Atasü'ya dönmüş: "Ya hoca, bu yirmi beş lirayı anladık da, yanında yazan yüz lira neyin, nesi, nereden çıktı?" Atasü ne yapmış? Kahkahayı basmış, gülmekten masanın altına girmiş.
Stat canını sıkıyor
Yaklaşık bir saat süren sohbetimizden başkan fırsat buldukça otelin en yüksek noktasından inşaatı devam eden stadı gözlemledi. Her sabah, saat sekizde inşaata giden Başkan Orman'ın bu konuda sıkıntıları da yok değil:
"Çalışmalar biraz ağır gidiyor, bu da canımı sıkıyor. Hayallerimden biri o stadı yapmak. Önümüzdeki sezon şatlar ne olursa olsun, stadı bitireceğim, takıma ve taraftarlarımıza sözüm var. Her gün oradayım. Hem burayı bitireceğim, hem de Beşiktaş'a şampiyonluklar yaşatacağım."
Beşiktaş'ın konumu gereği her sezon şampiyonluğa oynamak zorundadır. Bu yetmiş sene de böyleydi, şimdi de böyle. Büyük takımların yeri zirvedir, biz de bunu gerçekleştirmenin peşindeyiz. Beşiktaş, Türkiye'nin en büyük camiasıdır. Beşiktaşlılar artık mutlu, karamsar değiller. Bu da bize müthiş keyif veriyor. Onları her sezon mutlu etmenin uğraşı içindeyiz."
'Biz milli takımız'
Beşiktaş Başkanı Fikret Orman, "Biz milli takımız" diyor ve devam ediyor:
"Sivok, Almeida, Mustafa Pektemek, Necip Uysal, Holosko, Fernandes, Atiba, Veli Kavlak, Olcay Şahan, Oğuzhan Özyakup, Gökhan Töre, Tolga Zengin, Kerim Frei, Muhammed, İsmail Köybaşı, Ersan Gülüm, kaleci Cenk. Hepsi ülkelerinin çeşitli yaş gruplarında formalarını giyiyor. İşte Beşiktaş'ın büyüklüğü de burada yatıyor. Bu faktör bizi farklı kılıyor, gurur veriyor."
Beşiktaş'ın takım olma yolunda büyük adımlar attığına da dikkat çeken Orman, "Her yönüyle tam bir aileyiz. Takım olduk, oynayanın da, oynamayanın sevinci, coşkusu inanılmaz. Sahadakiler golü atıyor, yedek kulübesindekiler onlardan fazla seviniyor. İşte takım olmanın fotoğrafı yedek kulübedir" ifadelerini kullandı.
