• BIST 9548.09
  • Altın 2494.299
  • Dolar 32.5056
  • Euro 34.5387
  • İstanbul 19 °C
  • Ankara 20 °C
  • İzmir 21 °C

Erdoğan: Tarafsız cumurbaşkanı olmayacağım

Erdoğan: Tarafsız cumurbaşkanı olmayacağım
Partisinin grup toplantısında konuşan başbakan Recep Tayyip Erdoğan geçmiş cumhurbaşkanlarının tarafsız olmadığını söyleyerek kendisinin de olmayacağını belirtti.

Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:

Cuma günü vizyon belgemizi kamuoyuna açıklarken kullanacağımız materyalleri sloganları ve kampanya araçlarını duyurarak yoğun şekilde alanları dolduracağız.

Türkiye'nin 10 Ağustos sürecine nasıl geldiğini hangi badireleri aşarak ulaştığını hatırlatmakta fayda var. 1 Temmuz'da adaylığımızın açıklandığı toplantıda tarihten bazı hadiseleri hatırlatmış cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ülkemizde her zaman sıkıntılı geçtiğini belirtmiştim. 

1993 yılında yeni cumhurbaşkanı seçilmeden önce İstanbul'da cumhurbaşkanını halk seçsin mitingi yapmıştık. Bu 2007'de ortaya çıkmış bir konu değildir. Siyaset yaptığımız süre boyunca bu makamın millete yüklediği faturayı gördük. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini savunduk. 1989'da Merhum Özal Türkiye'nin 8. Cumhurbaşkanı olmak istiyor. Darbeden emekli general Özal'a karşı çıkıyor. Başka kim karşı çıkıyor. Dönemin CHP'si SHP karşı çıkıyor. Sayın Deniz Baykal 1989 yılında SHP'nin genel sekreteri ve merhum Özal'a sivil diktatör gibi kavramlarla hakaret ediyor. Özal Cumhurbaşkanı olursa oradan indiririz diye tehdit ediyor. 

 

Dönemin cumhurbaşkanı darbeci generalin yanında Özal karşıtı safta yer alıyorlar. Merhum Özal seçiliyor. Gerçekten farklı bir vizyon ortaya koyuyor. Vefatına kadar da vazifesini en güzel şekilde ifa ediyor. 2007'de merhum Özal'a karşı kurulan şer cephesi bir kez daha kuruldu. CHP'liler meclisi tehdit etmeye başladılar. Bir CHP'li vekil çıktı. Bir imam hatip mezununun cumhurbaşkanı olmasının hayal olduğunu söyledi. CHP genel başkanı 2006'da cumhurbaşkanını göreve davet etti. AKP'li cumhurbaşkanının laikliği tehdit edeceğini söyledi. Sinei millet tehdidini ortaya koydu. 

2007 Nisan ayında sayın Abdullah Gül'ü aday olarak belirledik. Burada açıkladık. Meclis'te bütün usul şartlarını yerine getiridk oylamaya başladık. 1. turun ardından 367 toplantı yeter sayısına ulaşılamadığı iddiasıyla AYM'ye gitti. AYM'de bu hukuk cinayetini onayladı. Meclis'te cumhurbaşkanı seçmemiz engellendi. Merhum Özal seçilirken 367 şartı yoktu. Süleyman Demirel, Ahmet Necdet Sezer'de böyle bir şart yoktu. Ama biz seçecekken böyle anlamsız bir şart çıkardılar. Dönemin CHP genel başkanı sayın Baykal, AYM 367 ile ilgili iptal kararı vermezse çatışma olur diyerek aleni tehditte bulundu. 

1989'da merhum Özal'a diktatör diyen seçilirse indiririz diye tehdit eden CHP 2007 yılında da aynı tehditleri bize savurdu. CHP tarihi boyunca milli irade karşısında hiçbir zaman yalnız hareket etmedi. Tarihi boyunca ya darbecileri arkasına almış ya da kendisi darbecilerin arkasından gitmiştir. 2007'de de CHP onun yanında bazı yüksek mahkemeler, dönemin cumhurbaşkanı, emekli bazı hukukçu ve akademisyenler ve maalesef TSK içinde bazı darbe heveslileri karşımızda yer aldılar. 27 Nisan bildirisi bu dönemde yayınlandı. Meclis tehdit edildi. 2007'de CHP ve CHP zihniyeti tarafından önümüze çıkarılan engellerin hiçbirine geçit vermedik. 27 Nisan bildirisini geldiği yere geri gönderdik. Milli iradeyi taşıyan bir parti olarak bu tehdite en sert cevabı verdik asla geri adım atmadık. 

Hodri meydan dedik millete gittik. Bir reformun da adımını attık. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi 5+5 şeklinde iki dönem görev yapması için anayasa değişikliği yaptık. Anayasa değişikliğimiz veto edildi. Meclis'e geri gönderdik. Yine dönemin cumhurbaşkanına gönderdik. Halkoylamasına gidildi. 22 Temmuz'da genel seçimlerde milletten yüzde 47 oy aldık. 21 Ekim'deki halk oylamasında da yüzde 69 ile anayasa değişikliğini yaptık. Bugünkü takım o zaman bütünüyle yine karşımızdaydı. Halk bizim yanımızdaydı. 22 Temmuz'un ardından da cumhurbaşkanı seçmek için meclis toplandı ve Abdullah Bey'i 11. cumhurbaşkanı olarak seçtik. 

Siyasi tarihimiz boyunca olduğu gibi 12 yıl içinde defalarca yaptığımız gibi hilelere komplolora boyun eğmedik. Tehditlere eyvallah demedik. TBMM kurulduğunda duvarında Egemenlik millettindir yazıyor. Hala da böyle değil mi? İsmet inönü döneminde tek parti CHP'si döneminde bu ilke meclisin duvarından kaldırılmış Demokrat Parti tarafından adeta kazınarak yeniden oraya konmuştur. Biz de egemenlik milletindir dedik. Millet en iyisini bilir dedik. 

1950 seçimlerinin öncesinde Çankırı'nın Şabanözü ilçesine CHP heyeti gidiyor. Halk hiç bilmediği DP'ye gönül vermiş. CHP'li adaylar halka soruyorlar. Bu DP yeni kuruldu bu parti hiçbir şey yapmadı. Bu partiyi hiç tanımıyorsunuz. Neden bu kadar seviyorsunuz diye soruyorlar. Benim çankırılı kardeşim diyor ki, "Demokrat Parti evet henüz bir şey yapmadı. Ama CHP'lileri nihayet buraya ayağımıza kadar getirdi ya bu da bize yeter".

İşte CHP zihniyeti halktan bu kadar kopuktu ve hep böyle oldu. Millet biliyor. Tarihten bir başka hatırayı nakledeyim. Hamdullah Suphi Ankara'da yaşlı bir amcayı karşısına alıyor. Hükümet Ankara'ya geldi memnun musun diyor. Yaşlı amca keyifsizce memnunum diyor. Suphi ısrar ediyor. Hakkını daha iyi koruyabiliyor musun? Sana eskisinden iyi muamele ediliyor mu? Yaşlı amca diyor ki, "Evlat vaktiyle Abdulhamit zamanında paşalar bize ver dediler verdik öl dediler öldük onlar gittiler yerlerine İttihad Terakki geldi onlar da bize ver dediler verdik. Onlar da gitti şimdi siz geldiniz. Siz de bize ver diyorsunuz veriyoruz öl diyorsunuz ölüyoruz. Şimdi bekliyoruz acaba bize ne zaman "al" diyeceksiniz"

10 yıllar boyunca devlet hep ver dedi. Öl dedi... Ama hiçbir zaman al demediler. Bu millet merhum Menderes döneminde aldı. Merhum Özal döneminde aldı. İşte şimdi AKParti döneminde 12 yıldır hamdolsun alıyor. Millet artık vermiyor. Millet alıyor. Bu ülkede seçkinler elitler siyasi askeri devlet gücünü elinde bulunduranlar milletten her zaman istedi. Adam yerine koymadı. Milletin ferasetine hiçbir zaman inanmadılar. İtibar etmediler. Ama biz milletin içinden geliyoruz. Biz milletin ta kendisiyiz. AK Partiyi millet kurdu. AK Parti her zaman milletin partisi oldu ve aynı istikamete baktı. Millet nasıl ki vekilini seçebiliyorsa ondan çok daha kolay bir şekilde Cumuhrbaşkanını da seçer. Onu da tayin eder. Millet tayin eder. CHP işte tıpkı tek parti döneminde olduğu gibi millete itibar etmiyor. Şimdi de bir şey tutturdular. Siyaset üstü bir cumhurbaşkanı seçmek için adeta cumhurbaşkanı değil bir Türkiye Cumhuriyetinin vitrinine vazo bir saksı seçmenin gayreti içindeler. Bir cumhurbaşkanı tarafsızım diyebilir mi? Hangi cumhurbaşkanı tarafsız olmuş. Kendini zorbalıkla seçtiren İsmet İnönü mü tarafsızdı? Adayları tehdit ederek kendisini seçtiren üniformayla yemin eden Cemal Gürsel mi? Cevdet Sunay, Fahri Korütürk, Kenan Evren mi tarafsızdı? Sayın Demirel, Ahmet Necdet Sezer tarafsız mıydı? Tarafları yok muydu? Bunların hiçbiri siyaset üstü değil. Hepsinin bir siyaseti vardı. Ama siyasetleri milletle değil devletle örtüşüyordu. 12 Eylülle 28 Şubatla örtüşüyordu. Milletin değerleri karşısına kendi değerlerini koyuyorlardı. 

Eğer bu kardeşiniz seçilirse tarafsız cumhurbaşkanı olmayacak. İki taraf var biri millet biri devlet. Milletin tarafından olan cumhurbaşkanı olacağım. Türkiye'nin ve demokrasinin ihtiyacı olan budur. 10 Ağustos'tan itibaren bu devlet milletinin devleti olacaktır. 

Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesiyle bu millet devletine hakim hale gelecek. Milletin egemenliği tam manasıyla işleyecek. CHP ve MHP her reformda milleti korkuttu. Korkularının yersiz olduğu da her seferinde ortaya çıktı. Bir yetki karmaşası olacağı yönünde propaganda yapıyorlar. Milletim bunlara itibar etmedi etmiyor. 77 milyon vatandaşın her birinin de buna güvenmesini istiyorum. Seçilmiş bir cumhurbaşkanı ile seçilmiş bir başbakan Türkiye'yi asla geri götürmez tam tersine şaha kaldırır. 

 

Celal Bayar doğrudan seçilmese bile DP'nin adayı olarak göreve gelmişti. Başbakan Adnan Menderes ile 10 yıllık süreçte meşum darbeye kadar ülkeyi şaha kaldırdı. Uyum içinde aynı istikamete bakarak cumhuriyet tarihinde altın bir döneme imza attı. Kimsenin endişesi olmasın ülkenin başbakanı ve bakanlarıyla tüm kurumlarıyla uyum içinde Türkiye'yi geleceğe taşıyacağız. Edirne'nin bir köyünden sorumluluğumuz olduğu gibi Hakkari'yi de bileceğiz. Bugüne kadar bu hizmetleri nasıl götürdüysek yarın da aynı şekilde götüreceğiz. Öyle bir mükellefiyet var mı? Evet var. Bunda asla tereddüt etmeyiz. Çünkü biz devletin vitrinine saksı ve vazo seçmiyoruz. Cumhurbaşkanı devleti idare edecek başkomutan olacak devlet kurumlarının uyum içinde çalışmasını sağlayacak. Gerektiğinde su meselesiyle de Yavuz Sultan Selim ile de ilgilenecek, çözüm süreciyle de paralel yapıyla da ilgilenecek. 

Biz hayatımızı millete hizmete adadık. Her nerde olursa olsun milletin hizmetkarı olmaya devam edeceğiz. 10 Ağustos'ta yapılacak seçimlerde AK Partililer kadar CHP'li MHP'li HDP'li ve diğer partilerden parlamento dışındaki vatandaşlarımızında oylarını alacağımıza yürekten inanıyorum. Diğer partiler çıkardıkları adaylarla seçmenlerini hayal kırıklığına uğrattılar. MHP'ye gönül vermiş kardeşlerime hatırlatmak isterim. MHP bu genel başkan yönetiminde tarihinin en kötü dönemlerini yaşadı yaşıyor. 1999'da koalisyon ortağı olarak hükümete girdi. Beş yıllığına geldi. Tamamen edilgen ve pasif bir hükümet ortağı oldu. 3 buçuk yıl sonra kaçıp gitti. 2000 yılında mecliste cumhurbaşkanı seçileceği zaman MHp'ye kendi iradesiyle hareket etme izni vermedi. MHP'ye aday dayatıldı. Meclis içinde çıkan bir adayı tartakladılar. Devlet Bahçeli buna seyirci kaldı. 2002'de zaten yüzde 10 barajını dahi geçemedi. MHP şu anda kendi iradesiyle hareket etmiyor. CHP'nin vagonu Pensilvanya'nın oyuncağı... 

Allah aşkına ülkücü camia içinde cumhurbaşkanı adayı olacak kimse yok muydu? MHp içinde bu kutlu vazifeye aday kimse yok muydu? Devlet Bahçeli o kadar sıfat saydıktan sonra neden kendisi çıkıp da aday olmadı. O saydığı sıfatlara en layık isim kendisiydi ya. İzzetli bir mağlubiyet zelil bir galibiyetten iyidir. Bunu böyle bilin. 

Kaybedersiniz ama izzetinizle kaybedersiniz. Hem kaybetmek hem de izzetinizi yitirmek olabilecek en kötü şeydir. MHP CHP ve Pensilvanya'nın peşine takılarak hem seçimi hem de izzetini kaybetmeyi göze aldı. Ülkücü camiadan biri aday olsaydı Devlet Bahçeli kendisi aday olsaydı. Belki kazanamayacaklar ama en azından izzetleriyle kaybetmiş olacaklardı. Şimdi Devlet Bahçeli çıkıyor bu zilletin kendisinin CHP ve Pensilvanya'nın içinde oyuncak olmasını hakaretlerle örtmeye çalışıyor. Bu hakaretler bu zilleti örtmeye yetmez. 

Erdoğan'a siz küfredebilirsiniz. Ama Erdoğan'ın aldığı terbiye aynı dille cevap vermeye müsade etmez. 10 Ağustos MHp seçmeninin MHP yönetimine bir kez daha ama bu sefer çok okkali bir şekilde ders vermesi için de fırsat. MHp seçmeni marjinal sol örgütlerin elinde oyuncak olan MHP yönetimine 10 AĞustos'ta bu dersi verecektir. Başbakan istifa etsin diye tutturmuşlar. Bunlar anayasayı da okumuyor. Anayasa bu durumda ne zaman istifa olacağını belirlemiş durumda. Aday olduğu zaman değil cumhurbaşkanı seçildiği zaman parti ve meclisle ilişiğinin kesileceğini söylüyor. Bizim adaylığımız anayasaya uygundur. Kimse komik arayışların içine girmesin. 

Eğer cumhurbaşkanı seçilirsek paralel devlet yapılanmasıyla mücadelemiz kesintisiz devam edecek. Pazar günü Erzurum'daydık. Erzurum 30 Mart'ta yüzde 59 ile destek vererek parelel yapıyla mücadelede güçlü bir şekilde arkamızda durdu. Pazar günü de bu teyid edildi. Sadece Erzurum değil 81 vilayet bizden bunu bekliyor. Biz 17 Aralıktan itibaren paralel yapıyla zaten her alanda mücadelemizi sürdürüyoruz. Bu mücadele artarak devam ediyor. Cumhurbaşkanı seçilmemiz durumunda bu mücadele bir üst kademede daha güçlü şekilde devam edecek. 

Ulusal güvenliğimizi tehdit eden paralel yapıyla mücadelede küçük dirençler yaşandığını görüyoruz. Yargı içinde meselenin ciddiyetinin anlaşılmadığı, yargı içindeki paralellerin hukuksuzluk peşinde olduğunu görüyoruz. CHp ve MHP zaten bu ihanet şebekesini koruyor. Ne yazık ki içimizde de hala gereken tepkiyi koymayanlar var. Kimi belediyelerde bakanlıklarda cesaretle bu işin üzerine gidilmediğini görüyoruz. Devekuşu kafasını kuma gömer kimse görmüyor sanar. Millet kimin ne yaptığını görüyor. Kimin sessiz kaldığını kimin kafasını kuma gömerek ihanete göz yumduğunu görüyor ve biliyor. Bu ihanet şebekesine göz yumanlar müsamaha gösterenler bilsinler ki biz de milletimiz de bunu not ettik ediyoruz. Millet nezdinde hiçbir eylem hesapsız kalmaz. 

Diğer Haberler
ÇOK OKUNANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İstanbul Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0212 970 87 88 | Haber Scripti: CM Bilişim