• BIST 9439.86
  • Altın 2495.274
  • Dolar 32.5958
  • Euro 34.7814
  • İstanbul 13 °C
  • Ankara 20 °C
  • İzmir 20 °C

Erdoğan: Bir alanda başarısız olduk

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, darbelerin izlerini sildiklerini sadece bir konuda başarısız olduklarını belirterek "Muhalefet partilerini, ana muhalefet partisini dönüştürmekte başarılı olamadık" dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CNR Fuar Merkezinde düzenlenen TÜMSİAD Uluslararası Kobi Şurası ve TÜMEXPO Genel Ticaret Fuarı'nın açılışında yaptığı konuşmada, 12 Eylül Darbesi'ne değindi.
 
Başbakan Erdoğan, yakın tarihte yaşanmış son derece meşum ve karanlık bir olayın, 12 Eylül askeri müdahalesinin 33'üncü yıldönümü olduğunu anımsatarak, "Türkiye bu müdahale nedeniyle gerçekten çok ağır bedeller ödedi. Sadece 12 Eylül müdahalesinin olduğu gün ve sonrasında değil; 12 Eylül'ün öncesinde, yani hazırlık döneminde de Türkiye, gençlerini, kazanımlarını, birikimlerini, enerjisini maalesef heba etti. Bu karanlık yıldönümünde, şunu burada açık açık ifade etmek durumundayım. Türkiye, asıl büyük bedeli, 12 Eylül müdahalesinden çok daha önce, 27 Mayıs 1960 müdahalesinde ödemiştir. 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat, esasen 27 Mayıs'ın tahkim edilmesi, 27 Mayıs'ın yeniden yaşatılması girişimleridir" diye konuştu.
 
Başbakan Erdoğan, 27 Mayıs müdahalesinin karanlık gölgesinin bugünlere kadar Türkiye'nin üzerinden gitmediğini belirterek, 27 Mayıs'ın "sapladığı hançerle açılan yaraların iyileşmediğini", demokrasinin, yargının, Meclis'in, medyanın, üniversitelerin, sivil toplum örgütlerinin üzerine karabasan gibi çöktüğünü söyledi.
 
Bu karabasanın geçen 53 yıla rağmen dağılmadığını ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
 
"27 Mayıs'ın izleri tamamen silinmediği için 12 Mart olmuş, 12 Eylül olmuş, 28 Şubat olmuştur. 27 Mayıs zihniyeti değişmediği için, dönüşmediği için, 27 Mayıs ahlakı, bazı ruhlara sirayet ettiği için, bugün bile bazı zihinlere, bazı ruhlara demokrasi nüfuz edemiyor. Bizim, geleceğimiz adına, demokrasimiz adına, birliğimiz ve kardeşliğimiz adına, işte bu 27 Mayıs'ı, bu 12 Eylül'ü, bu 28 Şubat'ı gençlerimize çok etraflı şekilde anlatmamız gerekiyor. Bugün sokaklarda ellerinde Molotof kokteylleriyle dolaşanlar, önce bunu çok iyi öğrenmeleri gerekiyor. O dönemlerde özgülüklerimizin ellerimizden nasıl alındığını onlara çok iyi anlatmamız gerekiyor. Ülkemizin nasıl çökme noktasına geldiğini onlara çok iyi anlatmamız gerekiyor. Eğer bu karanlık tarihler unutulursa, aynı şekilde tekerrür ederler. Gençlerimizin, bu tarihleri bilmeleri gerekiyor. Gençlerimizin, bu tarihlere nasıl gelindiğini, bu darbelerin nasıl hazırlandığını, sonrasında Türkiye'nin hangi ağır faturaları ödediğini bilmeleri gerekiyor. Bu salonda bulunan tüm kardeşlerim büyük oranda 27 Mayıs'ı yaşamadılar. Ama öncesine bakın, 27 Mayıs'a kadar gelen sürece bakın, okuyun, araştırın, bugün yaşananlarla o günlerin tıpa tıp birbirine benzediğini göreceksiniz."
 
'12 EYLÜL'DE DE AYNI MANŞETLER ATILDI'
 
Başbakan Erdoğan, kısa zaman önce geçmişe yönelik bir arşiv araştırması yaptığını, bazı yazılı medya gruplarının gazete manşetlerine baktığını söyledi.
 
Köşe yazılarını da okuduğunu, tüm yazılanların bugünle aynı olduğunu dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
 
"Sanki bugün o başlıkları atanlar, arşivleri açmışlar o başlıkları almışlar aynen bugün yine o başlıkları atmışlar. 12 Eylül'e gelen sürece bakın, 12 Eylül'ün o hazırlık dönemine, o pişirilme dönemine bakın, bugünlerde yaşananların yaşandığını, aynı manşetlerin atıldığını, aynı açıklamaların yapıldığını göreceksiniz. Bugün bize nasıl, 'sandık herşey değildir' deniliyorsa, gidin okuyun, araştırın, merhum Menderes'e de aynısını söylediler. Bugün bize nasıl, bazı densizler çıkıp da, 'Sizi biz bile kurtaramayız' diyorlarsa, aynı şeyin merhum Menderes'e de söylendiğini göreceksiniz. Kefenini alıp yola çıkanlar için kurtaracak insana ihtiyaç yoktur. Biz, kurtarıcı aramıyoruz. Bize bu ithamı yapanlar, kendilerini kurtaracak olanları arayıp bulsunlar. Kaldı ki biz Endülüs Medeniyeti'nde oradaki şu kutlu ifadeyi önce öğrensinler 'La Galibe İllallah'. 'Allah'tan başka galip yoktur, tek galip o.' Bugün nasıl yalanlar dolaşıma sokuluyorsa, o günlerde de aynı yalanların, gençlerin kıyma makinelerinde öğütüldüğü yalanlarının dolaşıma sokulduğunu göreceksiniz. Gezi olaylarında onu demediler mi Gençler şöyle öğütülüyor, böyle öğütülüyor. Şöyle dövülüyor, böyle dövülüyor. Bunlar demediler mi Hala söylemiyorlar mı Bugün nasıl bir el, gençleri sokağa itmek istiyorsa, üniversiteleri karıştırmak istiyorsa, o gün de aynı elin gençlere kıydığını göreceksiniz."
 
'YETKİLERİ SONUNA KADAR KULLANACAĞIZ'
 
Başbakan Erdoğan, demokrasiye çok ama çok sağlam şekilde sahip çıkan bir iktidarın iş başında olduğunu anlatarak, hukuk içinde özgürlüklere sınırsız saygılı olduklarını kaydetti. Erdoğan, hukuk dışında başkalarının özgürlük alanına müdahale edildiğinde güvenlik güçlerinin ve kendilerinin hukukun verdiği yetkileri sonuna kadar kullanacaklarını söyledi.
 
Ülkenin refah ve huzurunu bozmaya kimsenin hakkı olmadığını ifade eden Erdoğan, kamu düzenini bozmaya yeltenenlerin karşılarında bu düzeni sağlamakla görevli olan güvenlik güçlerini bulacağını aktardı.
 
Erdoğan, "Bugün, demokrasiye sahip çıkan bir millet var, demokrasiye sahip çıkan bir gençlik var; ülkesini seven, demokrasiye bağlı kurumlarımız var, kuruluşlarımız var, özel sektörümüz var. O bayat senaryonun Türkiye'de başarı sağlama imkanı ve ihtimali kalmamıştır bunu bilmeleri lazım. O kapı artık tamamen kapanmıştır.Türkiye, artık, güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu bir ülke konumuna yükselmiştir" diye konuştu.
 
'NİYE YARGILANMIYORLAR ŞAŞIYORUM'
 
Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin sesi çok çıkanın istediğini yaptığı, bir avuç seçkinin, elitin, imtiyazlının, dayatmalarda bulunduğu bir ülke olmadığına vurgu yaparak, şu değerlendirmelerde bulundu:
 
"Bugün Türkiye, 76 milyonun bir olduğu, beraber olduğu, birbirine eşit, birbirine kardeş olduğu bir ülke konumuna yükselmiştir. Zira, 11 yıl içinde, çok önemli reformlar yaptık, çok büyük bir dönüşümü gerçekleştirdik. Ekonomiden demokrasiye, yargıdan dış politikaya kadar her alanda, 27 Mayıs vesayetinin izlerini sildik. 27 Mayıs'ın, 12 Eylül'ün, 28 Şubat'ın gölgelerini büyük oranda ortadan kaldırdık. Bakın burada samimiyetle, bir alandaki başarısızlığımızı huzurlarınızda açık açık ifade etmek istiyorum. Her alanda köklü reformlar yaptık, her alanda 27 Mayıs'ın ve diğer darbelerin vesayetini ortadan kaldırdık ama muhalefeti, mevcut muhalefet partilerinin zihniyetini değiştirmede, dönüştürmede başarısız olduk. Muhalefet partilerine bakın, üzerlerinde hala 27 Mayıs'ın, 12 Eylül'ün, 28 Şubat'ın gölgelerini ve tozunu taşıdıklarını görürsünüz. 28 Şubat'ta sermayenin katkısı yok muydu, yazılı ve görsel medyanın katkısı yok muydu? Hani bazı beşliler vardı biliyorsunuz. Beşli çeteler diye başlıkların atıldığı dönem, yok muydu? Ben onlar niye yargılanmıyor diye hala şaşıyorum. 28 Şubat'la ilgili neden onlar hesaba çekilmiyor diye merak ediyorum."
 
'MİLLET CHP'YE İKTİDAR VERMEYECEK'
 
CHP'nin, 12 Eylül'ün 33'üncü yıldönümünü çok anlamlı bir ziyaretle kutladığını dile getiren Erdoğan, "Daha yeni darbe yapmış bir yönetime hayırlı olsun ziyaretine giderek, 12 Eylül'ü çok büyük coşku ve dayanışmayla yad ediyorlar. Çok enteresan. Mısır'da CHP heyetine en son ne zaman iktidar oldukları soruluyor. CHP'liler cevap veremiyor, 'geleceğe bakalım diyor.' CHP'liler hatırlamaz ama, ben buradan hatırlatayım: CHP en son onlar tek partili dönemlerin iktidarıdır" dedi.
 
Başbakan Erdoğan, CHP'nin çok partili dönemde iktidar olamadığını kaydederek, "En son CHP iktidarı, 15 Mayıs 1950. Bu gidişle CHP, Allah'ın izniyle iktidar olamayacak, millet CHP'ye ebediyen tek başına iktidar vermeyecek" ifadelerini kullandı.
 
Milletin darbelere çanak tutanlara hiçbir zaman iktidar vermediğini bildiren Erdoğan, şöyle konuştu:
 
"CHP heyeti bunu Mısırlılara anlatabilseydi, belki Mısır'daki darbeciler de bundan ders alırlardı. Bizler, bu ülkede, Allah'ın izniyle bir kez daha demokrasinin kesintiye uğratılmasına müsaade etmeyeceğiz. Ben inanıyorum ki bu ülkenin gençleri de bu millet de demokrasiye çok güçlü şekilde sahip çıkacak, yeni 12 Eylül'lerin, 28 Şubat'ların, 27 Mayıs'ların yaşanmasına müsaade etmeyecekler. Geçmişte olduğu gibi, azınlığın çoğunluğa hükmettiği, azınlığın çoğunluğa zulmettiği bir dönem inşallah gelecekte Türkiye'de yaşanmayacak. Şunun da altını kalın çizgilerle çiziyorum; küçük azınlığın Türkiye'de kaos oluşturma, Türkiye'ye zarar verme girişimleri asla ve asla başarıya ulaşamayacak. Bu ülkenin sahibi artık millettir. Bu ülkede, artık, millet ne derse o olur ve millet ne karar verirse o olur. Bunu söylerken çoğunluğun azınlığın hakkını bir kenara itmesini asla savunmuyorum. Tabi çoğunluk da azınlığın hakkını sonuna kadar koruyacak ve ona da saygı duyacaktır. Her ne sorunumuz varsa, önce sandık yoluyla, ardından da konuşarak, istişare ederek, anlaşarak ve uzlaşarak çözeceğiz."
 
Başbakan Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
 
"Bazıları yaşam tarzlarına müdahale ediliyor diyor. Kimin giyim tarzına, hayat tarzına karışıldı. Varsa bana iletin. Nerede böyle bir şey var? Yaptığımız alkol düzenlemesini kastediyorlarsa Batı'ya baksınlar.
 
Biz tek şey tanıyoruz. İnsanın mutluluğu, insanın sağlığı. Bunun gereği için ne yapılması gerekiyorsa onu yapıyoruz.
 
Yapacak gerçekten çok işimiz var. Biz eser üretmeye devam edeceğiz.
 
Suriye'de resmi rakamlara göre 110 bin insan hayatını kaybetti. 7 milyondan fazla insan evinden kaçmak zorunda kaldı. Suriye'nin kimyasal silahları vereceğiz sözüyle başka bir boyut kazandı.
 
Kimyasal silah kullanıldığı zaman suç, kimyasal silah kullanılmadığı zaman suç değil. O bombalarla öldürülenler paramparça oluyor. Ölüm, ölümdür. Kullanılan silah ne olursa olsun. Bunların hepsini aynı kategoride değerlendirmeliyiz. Bu rejimin bunun hesabını vermesi gerekir.
 
Esad rejimi bugüne kadar verdiği sözlerin hiçbirini yerine getirmemiştir, zaman kazanıyor. Kimyasal silahlar konusunda da güvenmiyoruz.
 
Anamuhalefet partisi bizi savaş yanlısı olmakla suçluyor. Suriye'de 110 bin insan katledilirken siz nerdesiniz? Kadınlar, çocuklar katlediliyor. Siz neredesiniz? Esad'ın sırtını sıvazlayanlar bizi savaş yanlısı olmakla itham ediyorlar. Anamuhalefete göre Esad'a operasyon yapılırsa kötü.
 
Gezi olaylarının ve benzeri olayların arkasında da CHP vekillerinin tahrikleri yatmaktadır.
 
Darbeci yönetimi tanımayan Türkiye Cumhuriyeti'ni hangi sıfatla temsil ediyorsun? Uçağımız düşürüldüğünde Reyhanlı'da susanlar Esad'ı savunmak için kükreyen aslan kesildi.
 
Hem Başbakan'a küfredeceksin hem de bu ülkede diktatörlük var diyeceksin. Diktatörlüğün olduğu ülkede diktatörlük aleyhinde gazete çıkabilir mi?
 
Bu ülke o kadar özgür ki CHP'nin gözü dönmüş milletvekilleri polise taş atıyor. Hadi git sıkıysa ABD'de at."
 
Diğer Haberler
ÇOK OKUNANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İstanbul Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0212 970 87 88 | Haber Scripti: CM Bilişim