• BIST 9693.46
  • Altın 2496.161
  • Dolar 32.4971
  • Euro 34.5977
  • İstanbul 13 °C
  • Ankara 10 °C
  • İzmir 16 °C

Erdoğan: "Bana diktatör diyen tam karşımda"

Erdoğan: "Bana diktatör diyen tam karşımda"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, TOBB'un mali genel kurulunda yaptığı konuşmada CHP lideri Kılıçdaroğlu'na beklemediği bir tepki verdi.


Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:
TOBB'a, gerek sayın başkan ve ekibinin Soma'ya yaptığı ziyaret ve gerekse başlattığınız yardım kampanyasından dolayı şükranlarımı ifade ediyorum. Tüm oda ve borsalarımıza, reel sektörün temsilcilerine, sanayicilere esnafa Soma'ya olan maddi manevi desteklerinden dolayı teşekkür ediyorum. 
Soma Kazasında milletimiz bütün oldu
Soma'daki kazanın ardından milletimiz gerçekten örnek bir dayanışma sergiledi. Geçmişte yaşadığımız acı hadiselerde olduğu gibi Soma kazasında da milletimiz bir oldu bütün oldu. Toplumun her kesimi, her kademede her sektörde nefes alıp verdiği her yerde ve ortamda milletimiz vakar içinde birbirine kenetlendi hem acıyı sahiplendi hem de acıyı azaltma gayreti içine girdi. 
Bu hadise tüm boyutlarıyla aydınlatılmalı
Acılardan fırsat devşirmeye çalışanlar milletin hissiyatını yaralayanlar da oldu. Ancak milletin feraseti bütün bu olumsuzlukları bastırmaya yetti. Şimdi önümüzde bir kaç önemli husus var. Birincisi bu hadise tüm boyutlarıyla aydınlatılmalı. İdari ve adli soruşturmalar başladı. Hem kazanın sebebi tam olarak aydınlatılacak hem de ihmali olanlar sorumluluğu olanlar bunun hesabını vereceklerdir. Hükümet olarak bunun bizzat takipçisiyiz. Hiçbir ayrıntı atlanmayacak. Detaylar gözden kaçmayacak kaçırılmayacak, üzerinin örtülmesine asla izin verilmeyecektir. 
Bir başka konu şehit aileleri
Ne yaparsak yapalım o canlar geri gelmeyecek. Ancak geride kalanları biz şehit yakınlarımız gibi kutsal emanet olarak değerlendiriyoruz. Şehitlerimizin yakınlarının acılarını hafifletmek adına bu adımları atıyoruz. Bir tek şehit yakınımızın dahi mağdur olmaması için dün bakanlar kurulumuzda meseleyi etraflıca ele aldık. Gereken yasal düzenlemeleri yapacağız.Bu kazanın ardından en fazla üzerinde durmamız gereken konu iş sağlığı ve güvenliği konusudur. TOBB'un genel kurulunda böyle elim bir kazanın hemen ardından iş sağlığı ve güvenliği konusu temenni ediyorum en önemli gündem maddesi olacaktır. TBMM'de bir araştırma komisyonu kurduk. 
Hızla büyüyen bir ekonomi var
 Üretim ihracat artıyor. İstihdam edilen nüfus sayısı da artıyor. Ekonomi büyürken üretim yatırım istihdam artarken çalışma hayatı koşullarının buna paralel bir gelişme göstermediğini biliyoruz. Güvenlik ve iş sağlığı, işverene maliyet yüklüyor ve ciddi ihmaller yaşanıyor. İş sağlığı konusunda hükümetlerin yapacakları bellidir. Biz yasaları çıkartırız denetimleri yaparız. Mevzuata aykırı işleyişi tespit ederek mevzuatı uygularız. Bunun ötesi işverenin sorumluluğu altındadır. 
Tedbirin eksikliği maliyetlidir
Trafikte her araç belli sürelerde muayeneden geçiyor. Ama bazı vatandaşlarımız araçlarını muayeneye götürmeden önce gidip eşten dosttan ilk yardım çantası yangın tüpü alıyor öyle muayeneye giriyor. Trafikte bir sorun yaşandığında o cihazların eksiği can kaybına yol açıyor. Bunu hayatın her alanında her yerde yaşıyoruz. Tedbir pahalıdır maliyetlidir ama tedbirin eksikliği çok daha maliyetli olabiliyor. 
Kaza ve kadere iman...
Dünyadaki her ülke savunma sanayiine trilyonlarca dolar harcıyor. Savunma sanayi araçlarının çoğu çürüyor atılıyor. Ama her an hazır ve müteyakkız tedbirli donanımlı olmanız gerekiyor. Yani şu anda savaş yok vesaire gibi temennilerle siz hazırlıksız olamazsınız. Tevekkül asla ve asla tedbirsizlik anlamına gelmez. Kaza ve kadere iman asla her şeyi akışına bırakmak tedbiri elden bırakmak anlamına gelmez. 
Tayyip Erdoğan kaza ve kadere iman eder
Tayyip Erdoğan kaza ve kadere iman eder. Kadere iman edenler de bu toplum içinde kahir ekseriyette. Ama buna inanmayanlar da var. Bir çok köşe yazarı bununla alay ediyor. Şu gerçeği görmeliyiz. Bir seferde bir çok can kaybının yaşanması medyanın dikkatini çekti. Hepimizin canını acıttı. Her gün ortalama iki işçimizi iş kazalarında kaybediyoruz. Son 12 yılda ülkemizdeki iş yeri sayısı yüzde 111 arttı. 727 bin iş yeri vardı şu anda 1,5 milyonun üzerinde. Çalışan sayısı da arttı. 2002 yılıdna 5 milyon istihdam vardı, şu anda 12 milyon kişi istihdam ediliyor. İşçi sayısı artarken iş kazası oranı yüzde 55 oranında azaldı. Bu yeterli mi? Elbette değil. Hedef sıfıra doğru bunu yaklaştırmak. Dünyada hiçbir ülke bunu başaramıyor. Buna rağmen bizim hedefimiz bunu başarma istikametinde olmalıdır. İnsan hayatını tedbiri öne çıkaran gayet modern bir yasayı ülkemize kazandırdık. Kanunu çıkarmakla kalmadık 81 ilde tanıtım ve bilgilendirme yaptık. 211 bin iş yerine ve işveren örgütlerine organize sanayi bölgelerinde bilgilendirme yaptık. Teftişler aynı şekilde devam etti. Sadece geçen yıl madenlerde 1047 teftiş yapıldı. Konunun asıl tarafı olan işverenlerimizin bu mesele üzerinde durup düşünmesi gerekiyor. İşçilerimizin de kendi sağlıkları adına durup düşünmesi gerekiyor. Sendikalarımızın çok daha hassas olması şart. 
İş sağlığı ve güvenliği standartları büyüyecek
Ekonomi büyürken iş sağlığı ve güvenliği standartlarının da büyüyeceği böyle bir vizyonun iş dünyasına hakim olması gerekiyor. Müfettiş geldiğinde bir takım cihazlar çıkarılıyor. Müfettiş gidince bunlar ortadan kayboluyorsa sendika ve işçi kardeşim buna itiraz edecek. İşçi bana bir şey olmaz diyerek baretsiz çalışıyorsa sendika ve işveren buna itiraz edecek. Hiçbir şey candan daha değerli değil. Kaybolan kar yapılan masraf telafi edilir ama canın telafisi yoktur. Hastalığın sakatlığın telafisi yoktur. Biz hükümet olarak kentsel dönüşüm yapacağız deprem çalışması yapacağız dedik. Hiçbir hükümet bu kararı alamamıştır. Oy uğruna gecekonudulaşma teşvik edilmiştir. Ama biz popülist davranmayacağız dedik itirazlara rağmen, evimizi yıktırmayız diyenlere rağmen, muhalefet ve STK'lara rağmen oy kaybetmeye razıyız dedik kentsel dönüşümü başlattık. O itirazların yersiz olduğu da ortaya çıktı. Şimdi aynı şeyi iş sağlığı konusunda da hep birlikte göstermek zorundayız. Biz adım atmadan işverenimiz adım atsın. Bizim zorlamamıza gerek kalmadan iş veren yasalardan kaynaklanan sorumluluğu yerine getirsin. Bu konuda Türkiye'nin en büyük çatı örgütü olan TOBB'dan bugüne kadar gösterdiği duyarlılığı daha fazla bir şekilde bekliyoruz.
Milli bir sorumluluktur 
Bu milli bir sorumluluk. 77 milyon olarak hepimizin canını acıtan bir sorun. Bu acı kazaları artık Türkiye'nin gündeminden çıkaralım. Siyasetçiler de bu işin takipçisi olsun. Medya sadece büyük kazalarda değil her zaman bu konuda duyarlı olsun. Sendikalar da inat eylem çatışma ile gündeme gelmek yerine bu tür konularla gündem oluştursun. En önemlisi işçiler haklarını bilsin korkmadan çekinmeden mücadeleye omuz versin. Bu facianın ardından Türkiye'de hiçbir şey eskisi gibi olamaz. Çok acı bir hadise yaşadık. Bunun artım minimize olması noktasında çalışmalıyız. Bu işin bir de haksız rekabet boyutu var. Bir işyeri sigortasız işçi çalıştırıyor bir başkası sigortalı çalıştırıyor. Başkası da çocuk işçi çalıştırıyor. Bir başkası tedbir almıyor. Aynı şeyi üretiyor ama biri bire bir kar ederken diğeri haksız şekilde 10 kar ediyor. Bu da adil değil. Dürüst olmayan her üretim bu salondaki tüm dürüst kardeşlerimin alın terinden emeğinden ekmeğinden çalıyor. 
Son 12 yılda büyük işler başardık
Son 12 yılda birlikte çok büyük işler başardık. Büyük reformlar yaptık. Kanayan bu yarayı da hep birlikte tedavi edeceğiz. Bir kez daha Soma'daki şehitlerimizi rahmetle yad ediyorum. Mekanları cennet olsun. Bu konudaki dayanışmamızın da ziyadeleşmesini temenni ediyorum. Burada bütün destekler AFAD'da toplanmaya başladı. Bu desteklerle birlikte gerek mağdur durumda olan tüm şehit ailelerine konut yapımından tutunuz yavrularımızın okumasına kadar her şeyi planlamış vaziyetteyiz. 12 yıl boyunca Türkiye Odalar ve Borsalar birliğinin mensupları ile çalıştık. Türkiye'nin ekonomisini 3 kattan fazla büyüttük. Ekonomiye sağladığınız büyük katkıdan dolayı teşekkür ediyorum. 
Mazlumun elinden tutuk
Binlerce insanın sofrasındaki ekmeği büyüttüğünüz için sizlere şükranlarımı ifade ediyorum. Avrupa Birliği sürecinde TOBB ile yürüdük. AY yıldızlı bayrağın daha özgür dalgalanması için, birlikte yürüdük. Ecdadımız tarih boyunca nereye ulaştıysa biz de oralara ulaşmaya gayret ettik. Sizler de oraya ulaşmaya gayret ettiniz. Mazlumun elinden tutuk ecdad eserlerini ayağa kaldırdık, gümrük kapılarını elden geçirdik, vizeleri birlikte kaldırdık. 
70 ülkeye vizesiz giriliyor
2002 yılında 42 ülkeye vizesiz giriyorduk. Fakat şu anda 70 ülkeye vizesiz girebilen bir ülke konumuna geldik. Bunlar durup dururken olmadı. Bu ilişkilerin ne denli olumlu geliştiğinin ifadesidir. Birlikte Filistin dedik Somalı, Suriye, Myanmar, Bosna dedik. Kamu ve özel sektör bir araya gelik sadece ekonomiyi değil refahı artırdık demokrasi standartlarını büyüttük. 
Son 1 yıl içinde yaşadığımız özellikle bir tecrübeyi hatırlatmak istiyorum. 30 Mayıs 2013-30 Mart 2014 hadiseleri çok önemli mesajlar verdi. TOBB'un delegeler arasındaki anketini inceledim. Anket yapılan delegelerin yüzde 32'si son bir yılda satışların arttığını söylüyor... Yapılan ankette gelecek yıla dair umutların çok yüksek olduğunu gördük. TOBB delegeleri çoğunlukla satışların ve istihdamın ihracatın yükseleceğini düşünüyor. Umutların yüksek olduğunu görüyoruz. Bu tablo çok şey anlatıyor. Sokak eylemlerinin içerde ve dışardaki karalama kampanyalarının, seçilmiş hükümete yönelik darbe girişimlerinin ekonomiye nasıl bedel ödettiğini bu anket ortaya koyuyor. 2013 Mayıs'taki gelişmeleri tekrar hatırlayalım.
Faizler en düşük seviyesine geldi
Mayıs ayında borsa tarihinin en yüksek faiz en düşük seviyesine geldi. Faiz yüzde 6'ya kadar geriledi. İhracatta rekorlar kırdık. IMF'ye borcu sıfırladık.Merkez Bankası rezervimiz 135 milyar dolar ile rekor kırmıştı. Şu anda her şeye rağmen hamdolsun 130 milyar dolar rezervimiz var. 2002 sonu itibariyle 27 buçuk milyar dolardı. Aynı ay içinde Japonya ile nükleer santral mutakbakatına vardık. 2 buçuk milyar dolarlık yatırımla Yavuz Sultan Selim köprüsünün temelini attık. Kredi derecelendirme kuruluşları üst üste kredi notumuzu yükseltti. Türkiye tarihi başarıları yaşarken gezi olayları adı altında şiddet eylemleri başladı. İçerde ekonomiyi sarsmak için elinden geleni arda koymayanlar oldu. Dışarda yatırımcıları etkilemek için sistematik kampanya yürütüldü. Bu saldırının etkilerini telafi ettiğimiz noktada 17-25 Aralık darbe girişimleri oldu. 30 Mart ile bu darbe girişimlerine ve destekçilerine milletimiz tarafından gereken ders en güzel şekliyle verildi. 
17-25 aralık büyüyen ekonomiyi hedef aldı
Gerek gezi olayları gerek 17-25 aralık darbesi şahsım kadar ailem arkadaşlarım hükümetimiz kadar demokrasi milli irade ülkedeki istikrarı büyüyen ekonomiyi hedef aldı. Sizler de hissettiniz. Benzeri saldırıların tahriklerin Mısır'ı hangi noktaya getirdiğini görüyorsunuz.  Ukrayna'yı görüyorsunuz. Bu saldırılar 77 milyon için en başta sizin emeğinizi hedef almıştır. Bu saldırıları karşı durması gereken de sadece şahsım değildir. Millet bunu gördü ve net bir şekilde tavrını ortaya koydu. Bu gösterilerin yapıldığı yerlerde camı çerçevesi kırılan kim? Benim esnaf kardeşim. Bu camlar indirilirken tekrar bunları koymak isteyen kim. Devlet... Kime karşı yapılıyor bunlar? Hatta bazı yerlerde bankalara işyerlerine varıncaya kadar soygun yaptılar. Toplumun her kesiminden insanımız tavrını ortaya koydu. Kenarda bekleyip bu saldırıların kendisine rant sağlayacağını umanlar da oldu. Bunlar ya destek verdiler ya da sessiz kalarak onayladılar. 
Provokasyon yapanlar var
Aynı manzarayı şu anda Soma kazasının ardından görüyoruz. Madenciler işçiler oradaki şehitlerimiz aileleri inanın umurlarında dahi değil. Buradan nasıl bir siyasi sonuç çıkarırız diye iftiralar atanlar var. Provokasyon yapanlar var. Bunlara karşı ortak tavır hepimizin vazifesidir. Bizim eleştiriden korkumuz gösteriden korkumuz yok. Ama eleştiri adı altında protesto adı altında eğer demokrasimiz ekonomi hele hele istiklalimiz hedef alınıyorsa kusura bakmayın buna biz de müsade etmeyiz sizlerin de müsade etmeyeceğinize inanıyorum.
Basın özgürlüğü yok diyenler...
Basın özgürlüğü yok denilen ülkede son 1 yıldır hükümet ve Başbakan için ağza alınmayacak hakaretler manşete çekiliyor. Madende şehit olan kardeşlerimiz için, onlar AK Parti mitingine geldiler müstehaktırlar diyen köşe yazarları çıktı. Acaba onlar CHP mitingine gitmiyor mu? Onların mitinglerine de bu madenciler gidiyordu. Bu nasıl bir köşe yazarlığı... Bir diğeri yine aynı patronun köşe yazarları, o da ne şehit ne gazi ... niyazi oldular diyebiliyor... Bu da köşe yazarı. Bu ne densizliktir. Böyle bir nefret suçu aleni olarak işleniyor. Bütün bunlar yaşanırken hala bu ülkede basın özgürlüğü yok deniliyor. Polis asker şehit edenler hapse giriyor. Adları hapisteki gazeteci oluyor. Her gün sokaklarda terör estiriliyor, esnaf mağdur ediliyor, huzur bozuluyor her nasılsa o ülkede özgürlük olmuyor. Bu bir algı operasyonudur. Bu operasyonun hedefi de şahsım hükümetim değil 77 milyondur. O 77 milyon içinde de en başta siz iş dünyasının mensupları var.
 Derdimiz yeni anayasa... 
Kimin ne olduğunu çok iyi tanıdık. Sizin bağışlarınızla hibelerinizle büyüyenlerin nasıl ihanet sergilediklerini gördünüz. Allah'a hamdolsun kazanımlarımızı kaybetmeden bu süreçten çıktık. Her kesim daha dikkatli olmalı. Kim ne derse desin biz samimiyetle ekonomiyi ve demokrasiyi büyütmeye devam edeceğiz. Birlikte yaptık yapmaya da devam edeceğiz. Susanlar mahçup olacaklar. Az önce sayın Başkan yeni anayasadan bahsetti. Bakın ben şu anda TOBB'un genel kurulunda söylüyorum. Ana muhalefetin başkanı da burada. Muhalefet partilerinden de temsilciler var. Düşünebiliyor musunuz? Bir Anayasa uzlaşma komisyonu kuruluyor ve kurulduğu zaman bizim 326 üyemiz var. Biz 3 üye verdik. Diğer üç siyasi partinin 220 üyesi var onlar 9 üye veriyor. Biz böyle bir anlayış gösteriyoruz. Derdimiz yeni anayasa... 
İş kilitleniyor 60 maddede uzlaşma var... 
Sayın Başkan diyor ki biz çözmeye hazırız. Kendilerine arkadaşlarımı gönderiyorum. Beyefendi kabul etmedi. Dedi ki dört partinin dördü de katılmalı. Şimdi 60 madde var. Buyurun bu maddeleri birlikte yapalım. Biz MHP'yi HDP'yi niye bekliyoruz. İkimiz birlikte yapalım. Sizlerin şahsında bütün Türkiye'ye sesleniyorum. Tayyip Erdoğan sözünün adamıdır. Eğer sözlerinin adamılarsa gelsinler beraber yapalım. 60 maddeyi çözelim ve diğerlerini de konuşalım. Ama milletin duygularını yalan yanlış ifadelerle kimse sömürmesin. Ben burada söz verdim. Gelin bu 60 maddeyi çıkaralım. 
Tayyip Erdoğan diktatör olacak sen meydanlarda dolaşacaksın
Bütün bunların yanında sayın Başkan konuşması esnasında, TOBB başkanı özellikle bir kusurdan bahsetti. Bu ülkenin başbakanına diktatör diyen muhalefet var. Karşımda şu an bulunuyorlar. Tayyip Erdoğan diktatör olacak sen meydanlarda dolaşacaksın öyle mi? Diktatörün olduğu bir ülkede bunları yapamazsın. Bu tür yakıştırmalarla ülkenin huzurunu bozarsınız. Önce ağzınızdan çıkanı kulaklarınızın duyması lazım. Bütün bu toplumsal huzur ve adalet duygusu kadar bütün bunlar iş dünyamızı da rahatsız ediyor. 
Sen sivil değil misin ?
Şimdi Cumhurbaşkanlığı seçimleri hepimizin gündeminde. Ne diyor başkan? Sivil bir cumhurbaşkanı diyor. Sen nesin sivil değil misin? Hadi aday ol. Ben de sivilim. Sayın Demirel Özal sivil değil miydi? Sezer sivil değil miydi? Siz siville neyi kastediyorsunuz? Bir siyasi parti başkanını da aday gösterir, içinden başka birini de aday gösterir. Nitekim biz en son olarak Abdullah Gül'ü aday göstermiştik. Dışişleri bakanımızdı sivildi... Bütün engellere rağmen seçildi ve 7 yıldır başarıyla yürüttü. Şimdi ilk defa millet seçecek. Milletin seçtiği cumhurbaşkanına da hep birlikte saygı duymak zorundayız. Saygı duyacağız. Beğenirsin beğenmezsin ama milletin seçtiğini beğenmek zorundasın. İnşallah Ağustos ayında halkın oylarıyla cumhurbaşkanı seçilecek. Daha güçlü bir ülke olarak 2023 hedeflerine ilerleyeceğiz.

 

Diğer Haberler
ÇOK OKUNANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İstanbul Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0212 970 87 88 | Haber Scripti: CM Bilişim