Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Rusya, Çin, ABD ziyaretlerinin ardından gözler 25 Mayıs’ta yapacağı Brüksel ziyaretine çevrildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın NATO zirvesinin ardından Avrupa Birliği Konseyi Başkanı Donald Tusk ve AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker’le yapacağı görüşmede açılmayan fasıllar, uygulanmayan göçmen anlaşması ve vize serbestisi sorunlarının masaya yatırılması bekleniyor.
ANKARA KRİTERLERİ
Türkiye’nin 1963 yılında AB’yle yaptığı ‘ortaklık anlaşması’ ile başlayan, 1987’de tam üyelik başvurusu ve 2005’te müzakere sürecinin başlamasıyla devam eden ‘AB üyelik süreci’, 54’üncü yılı geride bıraktı.
Üyelik müzakereleri için AB’nin Türkiye’den yerine getirmesini istediği 35 fasıldan 16’sı açıldı ve 1’i geçici olarak kapatıldı. 14 fasıl, Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin vetosu gerekçesiyle bloke edildi. Açılmayan son iki fasıl ise 33 faslın tamamlanmasının ardından ‘gözden geçirmeyi’ içeriyor.
Türkiye, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da işaret ettiği gibi üyelik süreci tamamlanmasa bile istenilen düzenlemeleri ‘Ankara kriterleri’ olarak görerek, mevzuatının neredeyse tamamını AB müktesebatına uyumlu hale getirdi.
Yani, terörle mücadele yasası gibi istisnai durumları hariç tutulursa, 33 faslın ekonomik ve siyasi ayaklarını teknik olarak fiilen yerine getirmiş durumda.
TEKNİK DEĞİL, SİYASİ KARAR
Hatta, açılan 16 faslından Şirketler Hukuku, İşletme ve Sanayi Politikası, Trans-Avrupa Ağları, Tüketicinin ve Sağlığın Korunması, Mali Kontrol gibi beş fasılda 7 kapanış kriterini Türkiye’nin yerine getirdiği bizzat Komisyon tarafından yazılı olarak da teyit edildiği halde, ‘fasıllar kapatılmıyor’.
Uzmanlara göre bu teknik değil siyasi bir karar ve AB bu fasılları açar veya kapatırsa, Türkiye’nin kısa sürede üye olarak kabul edilmesi gerekecek.
‘AVRUPA ALMAYIZ DİYEMEZ’
İzmir Katip Çelebi Üniversitesi öğretim üyesi ve AB uzmanı Doç. Dr. Kerem Batır, Türkiye şartları karşılasa da AB’nin Türkiye’yi üye yapmamak için farklı nedenler öne sürdüğüne dikkat çekti.
Batır şunları söyledi;
“Ekonomik kriterler yerine getirilmiş durumda, mevzuatların büyük çoğunluğu da. AB, isterse Türkiye’yi çok kısa sürede üye yapabilir. Ancak AB Türkiye’yi oyalıyor ve ‘Türkiye sorumluluklarını yerine getirmiyor’ diyerek sanki üyelik sürecinin tamamlanmasında sorumluluk Türkiye’deymiş gibi gösteriyor.
2005’ten bu yana çok sayıda fasıl başlığını bloke ettiler, açılanları kapatmadılar. İlişkiler artık gerçekçi bir profile oturtulmalı. Açık açık ‘sizi üye yapmayacağız’ desinler. Bunu diyemezler çünkü o zaman iki yüzlülüklerini ve Türkiye’yi bugüne kadar kandırdıklarını kabul etmiş olurlar”
ERDOĞAN’DAN BRÜKSEL’E ÇIKARMA
Diplomasi kaynaklarına göre Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın AB’li muhataplarıyla yapacağı görüşmelerde Türkiye’ye karşı net olunmasını, üyelik müzakereleri sürecinin canlandırılması, göçmen anlaşması ve vize serbestisi sözlerinin yerine getirilmesini istemesi bekleniyor.
VİZE SERBESTİSİ
Avrupa Birliği, DEAŞ ve PKK ile mücadele eden Türkiye’den terörle mücadelesi yasasının yumuşatılması gibi gerekçelerle Türkiye’ye söz verdiği vize serbestisi anlaşmasını yürürlüğe koymadığı gibi, göçmen anlaşması için söz verdiği Suriyeli göçmenlere yönelik 3+3 milyar euroluk mali yardımın da sadece 700 milyonu bugünü kadar Türkiye’ye iletmiş bulunuyor.
TESCİLLİ AVRUPA ÜYESİ
Türkiye ile AB arasında 1963’te yapılan anlaşmayla “Türkiye’nin Avrupa üyesi olduğu tescil edilmiştir. Buradaki mesele, Türkiye’nin AB aygıtının içinde olup olmamasıdır” diyen Doç. Batır, Türkiye’nin AB üyesi olmasının 400 milyonu aşkın bir pazarda serbest dolaşım ve AB topluluğu üyesi imajı açısından önemli olduğunu söyledi.
