Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları

Bakıyorsunuz Kartal Anadolu İmam Hatip'ten mezun olan evladım Boğaziçi Üniversitesi'ne girebilecekken katsayıdan dolayı gidemedi. Aynı şekilde kızlarım bu akıbete uğradı. Ama biliyorsunuz kötü komşu ev sahibi yaptırır meselesi var ya biz de çocuklarımızı yurtdışına göndermek suretiyle orada okudular.

Benim büyük oğlum Harvard'da mastırını yaptı John Hopkins'te doktorasını bitirmek üzere. Buradan mezun olan kızım aynı şekilde İndiana'yı bitirdikten sonra masterını ve doktorasını yaptı. Buradan mezun oldu.

Çocuklarımıza pranga taktılar

Biz diyoruz ki neden bu çocukların ayaklarına pranga taktınız bu bir yarış değil mi? Yarış, bırakın kim hangi okulu istiyorsa oraya gitsin, önünü kesmeyin. Özgürlükse eğitim özgürlüğünün önünü kıstınız. Ne adına kıstınız? Güya özgürlükten yanayız diyerek kestiler. Ama gerçek özgürlükten yana kimlerin olduğu ortaya çıktı. Sırf imam hatip okullarını bitirmek için tüm eğitim sistemini felç ettiler.

İmam hatip okullarında milli ve manevi değerlerine bağlı bu ülkenin tarihiyle yoğrulmuş nesiller yetişmesinden rahatsız olanlar meseleyi nereye getirdiler? Bir imam- müezzin ihtiyacı parantezine sıkıştırmak istediler. Türkiye'nin bu kadar imama ihtiyacı yok dediler. Bu kadar müezzine ihtiyacı yok dediler. Bu okulların amacı sadece imam ve müezzin yetiştirmek değil ki.

Bunların ölüleri de imamın önüne geliyor

Şimdi ben Fatih'te tek imam hatip vardı oradan mezun oldum. Bazı hocalarımız vardı derdi ki, buraya neden geldiniz? Okumaya geldik. ''Oğlum ölü yıkayıcısı mı olacaksınız?'' derlerdi. Biz ağlardık. Çünkü biz ölü yıkayıcısı olmak için oraya gitmedik ama bu ülkede ölü yıkayıcılarına da ihtiyaç var aslında. Zira bunların ölüleri de nereye geliyor, imamın önüne geliyor. Veya bu işi bilenin önüne geliyor.

Halbuki bir Müslümanın imam- müezzin aramaması lazım. Bir Müslümanın kendi ölüsünü yıkayacak bilgiye erişmesi lazım.

Yoksa ölüleriniz ortada kalır. Ama bunlar hep işin ticari yanını düşünerek böyle baktılar. İşte bunlar hep tek parti döneminin imam hatipleri sadece ölü yıkayıcı olarak gören anlayışı 28 Şubat döneminde yeniden hortlatıldı. Bunun için imam hatiplerle birlikte tüm eğitim sistemini yerle bir etmeyi göze aldılar. Bilhassa mesleki eğitim bu süreçte darbe yedi.

Biz 4+4+4 sistemini getirerek bu yanlışa son verdik. Bugün Milli Eğitim Bakanımız Ankara'da eğitim öğretim yılına girdi. Ben de dedim ki İstanbul'da yeni açılan güzel okulumuzda açılışa katılayım, onun için buraya geldim. Mesleki ve teknik eğitimin yüzde 35'e düşen oranını biz yüzde 58'e çıkardık.

Bakın çok enteresandır, batıda meslek liselerinde okuma oranı yüzde 75 civarındadır, düz liselerde yüzde 25-30 civarıdır. Biz de genel liselerden 952 lisesini anadolu lisesi, 579'unu mesleki ve teknik liseye, 73'ünü de imam hatip lisesine dönüştürdük. Böylece öğrencilerimizin gelecekteki tercihlerini şekillendirebilmenin önlerini açtık.

Sabrın sonu selamettir dedik

Az önce söylediğim katsayı adaletsizliğine son vererek, meslek lisesinden mezun olanların üniversite sınavlarında adil bir şekilde yarışa girebilmelerini temin ettik. Ortaokul ve liselerde başörtüsü yasağına son vererek, kız evlatlarımızın üzerindeki baskıyı kaldırdık. Çok enteresan, imam hatip liselerinde bile kızların başörtüsüyle uğraştılar. Bunları yaşarken çok üzgündük ama dedik ki sabır. Sabrın sonu selamettir dedik, sabrettik.

Ama hamdolsun hepsi oldu. Herkes inandığı gibi yaşama hakkına kavuştu. Okullarımızda da devlet dairelemizde de. Buralara kolay gelinmedi. Nasıl ki insanımız başını açma hürriyetine sahipse, başını örtmek isteyen de örtme hürriyetine sahiptir. Benim başı açık kardeşim de başı örtülü kardeşim de bir vatandaşım olarak kendine hizmet verme de ayrımcılık yapmamam gereken bir sorumluluğumdur. Onun için de talebe bağlı olarak serbest kıyafet uygulamasını başlattık, ders müfredatlarını ve kitaplarını özgürlükçü, demokratik, objektif bir anlayışla yeni baştan hazırladık.

Ders kitaplarını çocuklarımıza ücretsiz olarak veriyoruz. Bilhassa kız çocuklarının eğitimine büyük önem verdik. Bu sayede kız evlatlarımızın yüzde 97,1 düzeyinde ortaokul düzeyinde 79,4 düzeyinde ve yüksek öğretimde de yüzde 39,5 düzeyinde okullaşma oranına ulaşmasını temin ettik.

Bakınız, şartlı eğitim yardımı ile 12 yılda 21 milyon çocuğumuzun annelerine 4 kattrilyon ödeyerek bu evlatlarımızın eğitimlerinin aksamamasını sağladık. 8 derslik ve üzeri tüm okullarımızda bilim teknolojisi sınıfları kurduk, okullarımıza 1 milyon bilgisayar gönderdik.

Fatih projesi kapsamında şuana kadar 187 bine yaklaşan etkileşimli tahta sınıflara yerleştirildi. Öğrencilerimize ve öğretmenlerimize dağıtılan tablet bilgisayar sayısı da 900 bine ulaştı. Hedef 10 milyon tablet bilgisayarı öğrenci ve öğretmenlerimize ulaştırmak.

Teröre sarılanlar bunların kıymetini bilmiyor

Teröre sarılanlar bunların kadrini kıymetini bilmiyor. Varsın bilmesinler. Onlar okulları bombalayanlar, onlar camilerimizi bombalayanlar, hastanelerimizi bombalayanlar, onlar halkımıza hizmet veren otobüslerimizi yakıp yıkanlar, işte bunlar. Ama inanıyorum ki bunların da kadri kıymeti anlaşılacak. Onlara da gerekli dersi milletimiz vakti geldiğinde verecek.

Tabi ki sizin de göreviniz çok ağır. Geleceğin hesabını farklı yapmanız lazım. Sizler idealist gençler olarak, milli ve manevi değerlere bağlı gençler olarak, şu anda bir sanal alem oluşturuldu. Sosyal medya, sanal alem. Ama siz bu sanal alemi aşarak, doğal dünyanızda yaşamanın mücadelesini veren bir nesil olmalısınız. Çünkü bizim için asıl olan odur. Bunu başarmanız lazım. Eski Türkiye manzaralarını bilenler için şu anlattıklarım 15-20 yıl önce hayalleri dahi aşan hizmetlerdi. Siz de inanıyorum ki bunları gerçekleştireceksiniz.

Benim sınıfımda 75 öğrenciydik. Ama şimdi siz azami 30 kişilik sınıflarda okuyacaksınız. Bu sene buraya, Kadıköy imam hatipten gelen 800 öğrenci göreve başlıyor. Buranın kapasitesi 1500. Her yıl alınacak imtihanlarla burası o seviyeye çıkacak. Burası çok daha güçlü hale ulaşmış olacak.

Anne- babalardan rica ediyorum

Ben annelerden babalardan büyük annelerden büyük babalardan rica ediyorum. Lütfen çocuklarımıza, torunlarımıza zaman zaman eski Türkiye’yi anlatalım. Okul, öğretmen, kitap defter bulmanın bir hayli güç olduğu o günleri yeni nesillere mutlaka hatırlatalım ki bugünün kıymeti anlaşılsın.