• BIST 9722.09
  • Altın 2428.571
  • Dolar 32.5199
  • Euro 34.8
  • İstanbul 15 °C
  • Ankara 21 °C
  • İzmir 19 °C

Efkan Ala'dan polise 1 Mayıs övgüsü

Efkan Ala'dan polise 1 Mayıs övgüsü
İçişleri Bakanı, 1 Mayıs'ta polislerin duruşunun gayet güzel ve net olmasından dolayı teşekkür etti.

İçişleri Bakanı Efkan Ala, 1 Mayıs kutlamalarıyla ilgili, "Dün polis gerçekten net, güzel bir duruş sergiledi genel olarak. Gerçekten teşekkür ediyorum. Orada verilen görevleri çok net biçimde, berrak bir biçimde verilen talimatları tam anlamıyla uyguladı, yerine getirdiler" dedi.

Çanakkale'nin Gökçeada ilçesinde etkili olan kuvvetli sağanak yağışın hatırlatılması üzerine Ala, öncelikle geçmiş olsun dileğinde bulundu. 

Böyle olaylarda oradaki yerel idarecilerin durum tespiti yaparak Başbakanlıktaki "Acil fon"dan yardım talep ettiklerini hatırlatan Ala, fondan vatandaşların acil ihtiyaçlarını karşılayacak yardımların yapıldığını, burada aynı şeyin gerçekleştirileceğini söyledi. 

1 Mayıs kutlamaları ve polisin orantısız güç kullandığı yönündeki iddiaların hatırlatılması üzerine Ala, ülke genelinde 250 bine yakın kişinin 1 Mayıs'ı kutladığını hatırlattı.

İstanbul'da Kadıköy Meydanı'nda Türk-İş, Türkiye Kamu-Sen ve İşçi Partisi'nin, Kayseri'de Hak-İş'in, Diyarbakır'da Memur-Sen ve KESK'in kutlamalar yaptığını hatırlatan Ala, buralara ilişkin herhangi bir eleştiri almadıklarını, kendisinin de bazı sendika başkanlarıyla ileriye dönük "daha iyiyi yapma" noktasında görüştüğünü söyledi.

İstanbul'da DİSK ve KESK'e Yenikapı'yı gösterdiklerini bunun yanında Kazlıçeşme ve Maltepe'nin de olduğunu anımsatan Ala, buralarda kamu hizmetini rahatça sunabileceklerine işaret etti. 

Valiliğin Yenikapı'ya ücretsiz taşıma hizmeti verilebileceği açıklamasını da yaptığını ifade eden Ala, "Bütün bunlara rağmen 10 bin civarında kişi de 'Taksim'de yapacağız' dedi ve dün hepimizin izlediği aslında Türkiye'de artık geride bırakmak istediğimiz görüntülere neden oldular. Ama zamanında bizde gerekli güvenlik tedbirlerimizi almıştık ve olabildiğince minumum zararla, hiç olmasa daha iyi ama, hem kamuya, hem gösteri yapanlara yönelik bu meseleyi çözmeye odaklanmıştık" dedi. 

Ala, şöyle devam etti:

"Burada orantısız bir saldırı oldu polislere, onu da söyleyelim. Böyle molotoflarla, sapanlarla, hepsi fotoğraflanmış durumda, ele geçirildi bir kısmı. Ama polisin orantısız güç kullandığı olabilir mi? Dün polis gerçekten net, güzel bir duruş sergiledi genel olarak. Gerçekten teşekkür ediyorum. Orada verilen görevleri çok net biçimde, berrak bir biçimde verilen talimatları tam anlamıyla uyguladı, yerine getirdiler. Sonuçta da beklenenin çok altında ama yinede insan yaralanması, işte böyle ciddi yaralanmalar yok Allah'a şükür. Olunca bir kişi bile sıkıntılı.  Polis memurlarımızdan da yaralanan oldu hastanede olan İzmir'de tek bir kişi var. O'nun dışında ufak tefek yaralanmışpolis memurlarımıza büyük geçmiş olsun diyorum buradan. Vatandaşlarımız da tedavilerini oldu çıktı, önemli bir kısmı ayakta. Orantısız güç kullanma iddiası ciddi bir bulguya dayanır, bize iletilirse veya valiliğe biz onu yine tabii ki ciddiyetle araştırır, değerlendiririz ve sonuçlandırırız. Benim genel olarak gördüğümü söylüyorum, elbette istisnalar olabilir."

Göstericilerin Beşiktaş'ta da Barbaros Bulvarı'nı kapatmaya çalıştıklarını ve vatandaşları rahatsız edici görüntüler oluşturduklarını vurgulayan Ala, kendilerinin de diğer vatandaşların hakkını, hukukunu korumak noktasında gerekli müdahaleyi yaptıklarını dile getirdi. 

Dün Hamburg'da da aynı yöntemlerin sıkıntı olduğunu belirten Ala, "Su kullanıyorsunuz, gaz kullanıyorsunuz. Olabildiğince eğitimli biçimde kullanılmaya çalışılıyor" dedi. 

Toplumsal müdahale araçlarının kanunsuz gösterilerin düşünülerek geliştirildiğini anlatan Ala, eskiden çok daha yaralayıcı cop kullanıldığını anımsattı. 

Kimse su ve gaz kullanmayı arzu etmez

Su ve gazı kullanmayı kimsenin arzu etmeyeceğini vurgulayan Ala, "Ama kurallara uymayanları, kanunların gerektirdiği biçimde dağıtmanın, daha az zarar veren yolu da henüz yok. Dolayısıyla bu yöntemlere başvuruluyor" açıklamasını yaptı. 

Türkiye'de insanların temel hak ve özgürlüklerinin önünü açmayı hedefleyen bir partinin mensupları olduklarını dile getiren Ala, AK Parti'nin kurulduğu ve iktidara geldiği günden itibaren bireyin temel hak ve özgürlüklerinin önünü açma arayışı içerisinde olduğunu söyledi.

"Biz hiçbir zaman kutlamaların karşısında olmadık ve onları sağlayan taraf olduk" diyen Ala, 1 Mayıs'ı "Emek Bayramı ve tatil" yapanın da bu hükümetler olduğunun altını çizdi.

Bu konuda bir çekincelerinin olmadığını tekrarlayan Ala, "Ama hak ve özgürlüklerini kullanmak isteyen kişilerin dikkat etmesi gerken kurallar var. Başkalarına, hükümet görevlerine saldırmayacaksınız. Hakkınızı kullanırken, başka insanlara zarar vermeyeceksiniz. Taksim'i kapattığınızda bütün esnaf huzursuz oluyor. Yasal olarak verdiğimiz zaman bile dükkanların camı kırıldı. Bu görüntüler yakışmıyor Türkiye'ye buna izin vermemeliyiz" diye konuştu.  

"Temel gerekçe güvenlik mi?"

"Taksim'le ilgili temel gerekçe güvenlik mi?" sorusu üzerine "Bir kere bu istihbarat bilgileri, daha fazlası da tabii var. Biz bunları dikkate almak zorundayız. Sadece güvenlik değil. Taksim bu tür toplantılara uygun değil, tahliye sorunu var, bütün yolları kapatıyorsunuz. Artık Taksim gibi yerleri bu tür konuların merkezi olmaktan çıkarmak lazım" ifadesini kullandı. 

Yenikapı, Kazlıçeşme ve Maltepe örneklerini yineleyen Ala, bu tür istenmeyen görüntüleri vermeye çalışanların amaçlarının sorgulanması gerektiğini önemli bir kısmının işçi dahi olmadığını söyledi. 

 Ala, Ankara'da Sıhhiye ve Tandoğan'da çok güzel kutlamalar olmasına karşın Kızılay'da gösteri yapmak isteyenlerin iyi niyetli olmadıklarını da kaydetti. 

Kutlamalarda polisin kullandığı "demir kale"

Ala, Ankara'da polisin kullandığı "Demir Kale"yle ilgili bir soru üzerine, bu önlemleri daha önce maçlarda kullandıklarını hatırlattı. 

Amaçlarının olabildiğince vatandaşla polisi karşı karşıya getirmemeye odaklı teknik önlemleri hayata geçirmek olduğunu vurgulayan Ala, "Maçlar için dizayn edilmiş bir önlem. Ama oradada gerektiğinde kullanıldı. Fonksiyonunu icra etti. Önemli olan en az zararla toplumsal olayı önlemektir, orada bir moda defilesi yapmıyoruz, önemli değil. Estetiği çok iyi olmamış olabilir, bizim için iyi olan vatandaşlarımız yaralanmadan, toplumsal hadiseyi önlemektir, amacına ulaşıldı" dedi. 

Göstericiler tarafından "linç edilmeye" çalışılan polis memuruyla ilgili bir soru üzerine Ala, beklenmeyen durumlara karşı polislerin iyi eğitimli ve donanımlı olduklarını hatırlattı.

Ala, "Acımasız olan şey kendi polisine, belinde silah varken silahını çekmeyen polisine bu kadar acımasızca saldıran kişilerdir. Bunların işçi haklarıyla ilgisi olabilir mi, bunların terör organizasyonlarıyla ilgisi olabilir. Orada bazı vatandaşlarımızın da buna engel olmaya çalışmaları takdir edilecek bir husustur. Kaldı ki o gayri kanuni gösterinin içerisindeler. Böyle karma karışık ne yaptığı belli olmayan işçi bayramıyla uyuşmayan bir yapıydı, faaliyetti. Bu gösterilerin kendilerine olduğu gibi Türkiye'ye de bir faydası yok, polisimiz üzerine düşeni yapmıştır. Takdire şayan bir durumdur. Dün de görüldü. Devlet kararlılığını ortaya koyar, onu uygular. Burada inatlaşmanın faydası yok, Devlet hepimiziz, İstanbul'da 15 milyon vatandaşımızın hepsi devlet."

Milletvekilleriyle ilgili görüntüler

Milletvekilleriyle ilgili çeşitli görüntüler olduğunu belirten Ala, "Milletvekilerimiz aslında, arzu edilen şey; Meclis'te olup biteni eleştirebilirler. Dışarda olurlar ama legal olmayan, kanuni olmayan, kurallara aykırı bir gösterinin içerisinde milletvekillerimizin olmamaları gerektiğidir" değerlendirmesini yaptı. 

Milletvekillerinin, idari tasarruflarını eleştirebileceklerini de vurgulayan Ala, "Ama polisin karşısına devlet görevlilerinin karşısına, milletvekili olarak yasal olmayan bir gösteri içerisinde çıkmamaları beklenir. Örneğin bir milletvekilimizle ilgili, aslında gözaltına alınan bir kişiyi orada polise saldıran birinin gözaltını önlemeye çalışırken, bazı şeyler oldu. Nitekim polisin o kişiyi gözaltına almasını da engellemiş."

"Örgüt olmayan üç kişiye örgüt der de öyle karar alırsanız bu onu meşru hale getirmez"

''Polise ciddi tasfiyeler yaşandı. Sizin teşkilatınızdaki yapılanmanın boyutu konusunda neler söylersiniz'' sorusu üzerine Ala, Türkiye'de görev ve yetkinin bu kadar kötüye kullanılmış olmasından büyük üzüntü duyduğunu belirtti.

Hemen hemen bütün illerde yapılan usulsüz dinlemelere değinen Ala, ''Örgüt olmayan üç kişiye örgüt der de öyle karar alırsanız bu onu meşru hale getirmez'' dedi.

Devletin bütün mekanizmalarındaki görüşmelerin dinlendiğini belirten Ala, bunun akla aykırı bir husus olduğunu söyledi. Ala, ''Bunu ancak bir düşman, bir casusluk faaliyetiyle yapabilir. Normal şartlar altında izah edilebilir bir durum değildir'' diye konuştu.

Böyle bir manzarayla karşılaşınca, orada bulunup da denetim görevini bile gereğince yerine getirmeyen ama meselenin içerisinde olmayan kişilerin de başka görevlere atandığını belirten Ala, yapılan yanlışlık içerisinde imzası olan, aslında rutin o imzayı atan, amacını bilmeyenlerin de incelendiğini söyledi.

''Görev yeri değişikliği de gerekiyor''

Ala, bir de gerçekten bu işi yapanların olduğunu ifade ederek, ''Bunların ciddi biçimde soruşturulması söz konusu. Oralarda zaten görevde bulunamazlar. Onlar açığa alındılar'' dedi.

''İcrai mesuliyet vardır, ihmali mesuliyet yoktur'' sözünü anımsatan Ala, şunları kaydetti:

''Hayır, ihmali mesuliyet de vardır. Görevinizi iyi yapacaksınız. Yapmamışlar, onları değiştirdik. Bir kısmı da görevden uzaklaştırıldı. Çünkü meselenin içerisindeler. Bunlar hakkında soruşturmalar açıldı. Türkiye'de şu anda konu olarak 200'e yakın soruşturma var. Bunlar çeşitli 45 ilde aşağı yukarı, daha başka illerde de var, olacak. Çünkü o illerde de dinlemeler var. Birini bitirip diğerine geçiliyor. İdari, adli soruşturmalar var. Bir kısmı da başka illere tayin edildi. Çünkü görev yeri değişikliği de gerekiyor. Bir kısmı da ihtiyaç olduğu için bir seksiyondan alınıp başka bir seksiyona veriliyor.''

Müfettişlerin denetimlerinin devam ettiğini, kişiler ve konularda da sonuçlar alındığını aktaran Ala, meslekten ihraç edilme, maaş kesimi cezasının yanı sıra doğrudan savcılığa suç duyurusunda bulunup mahkemelerce cezalandırılması yönteminin de devam ettiğini anlattı. 

''Meslekten men, biraz var''

Ala, ''Meslekten men önemli bir boyutta mı'' sorusunu ise ''Meslekten men gelmeye başladı. Mesela 10'ar, 15'er kişi. Buna tabi şimdiden bir şey söylemek zor. Gidişata bakılırsa, müfettişlerin yaptığı teftiş sonucunda bize önerecekler. Rakam veremem şimdi ama bu kadar yaygın dinleme ve hukuksuzluk dikkate alınınca, biraz var'' diye yanıtladı.

''Tasfiyelerden sonra Emniyet'in rahatladığına ilişkin ifadeniz var, sınavlardan söz ettiniz. Sorun mu vardı?'' sorusunu Ala, hiçbir devlet kurumunda böyle kural dışı yapılanmaların, kural dışı terfilerin hoş karşılanmadığını belirterek, bunun orada bulanan diğer kişileri irite edeceğini, moralsizleştireceğini söyledi.

Ala, ''Bu küçük bir grup, kendi içerisinde ciddi bir dayanışmayla bütün bu yapıları, kişileri bir tarafa itip, kendi içerisinde böyle bir dayanışmaya girmişse bunun rahatsızlık uyandıracağına dair müneccim olmaya da idareci olmaya da gerek yok. Çünkü bu tür yapılanma var mıydı, vardı. Türkiye bunu devam ettiremez'' diye konuştu.

Bu tür bir dayanışmanın olmaması gerektiğine vurgu yapan Ala, belli kriterlerin dikkate alınarak, performansı kayda değer olan memurlardan atamaların yapılması gerektiğini söyledi.

Sınavlara ilişkin ise soruşturmaların yürütüldüğün belirten Ala, daha fazlasının soruşturmalar sonucunda söylenebileceğini kaydetti.

Ala, ''Ama gerçekten hiç ahlaki olmayan, sinir bozcu, asap bozucu şeyler olmuş. Bu insanların haklarını gasp etmektir. Bunlara ilişkin de zaman zaman şikayetler, incelemeler sürüyor, yapılıyor'' dedi.

''Ne eksik, ne fazla söylenecek bir şey yok''

Bakan Ala, ''Başbakan, Fethullah Gülen'in ABD'den iadesi için bir sürecin başlatıldığını söyledi. Sizin bakanlığınızı ilgilendiren bir yanı var mı bunun? Akla interpol konusu geliyor, böyle bir şey olabilir mi'' sorusuna karşılık, bunun daha sonraki aşama olduğunu belirterek, ''Bu konuda Sayın Başbakanımızın söylediğinden ne eksik, ne fazla söylenecek bir şey yok doğrusu. Bizim bakanlıkla ilgili kısmı, o içerideki adli prosedür bittikten sonraki kısmıdır'' diye konuştu.

''Böcek soruşturmasıyla ilgili'' bir soru üzerine Ala, Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun ciddi çalışma sonucunda oradaki meseleyi ortaya koyduğunu belirterek, ciddi bir casusluk faaliyetinin söz konusu olduğunu söyledi.

Ala, ''Çok ciddi bir suçla karşı karşıyayız. Bu suçu zaten bir, iki kişinin basitçe yapabilmesi imkan dahilinde değildir. Türkiye devleti de bunu bulmuştur. Savcılık soruşturma yürüttüğü için, gizlilik içerisinde'' dedi.

''Ağır cezalar getirilmeli''

''Çocuk ölümlerine ilişkin bakanlığınızda bir çalışma olabilir mi'' sorusunu Ala, iki ay içerisinde Jandarma Genel Komutanlığı ile kayıp çocuklara ilişkin düzenledikleri çalıştayı hatırlatarak, yüzde 95'in üzerinde kayıp çocukları bulduklarını ve ailelere teslim ettiklerini belirtti.

Her çocuğun ayrı bir dünya olduğunu belirten Ala, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile yürütülen projeler, ailelere düşen görevler olduğunu da söyledi.

Medya devriminden sonra Türkiye'nin herhangi bir köşesinde bir olay olsa duyulabildiğini dile getiren Ala, ''Bu, o alandaki istatistiklerin, olayların arttığı anlamına gelmez bazen. Ama bizim daha çok duyduğumuz anlamına gelir. Böyle bir sorunla da karşı karşıyayız. Bu konuda çalışmaları daha da ciddi bir biçimde yürütmek durumundayız. Gerçekten de ağır cezaların getirilmesi lazım. Onunla ilgili de Adalet Bakanlığımız çalışıyor'' diye konuştu.

''Türkiye bu meselenin çözülmesini arzu ediyor''

Bakan Ala çözüm sürecine ilişkin bir soru üzerine AK Parti'nin bu konuda attığı adımlar doğrultusunda Türkiye'de bir iklimin oluştuğunu söyledi.

Ala, artık gerçekten insanların, Türkiye'nin tamamının bu meselenin çözülmesini arzu ettiğini belirtti. Bu sorunun tamamen çözülmesi yönünde meseleleri ciddiyetle ele aldıklarını anlatan Ala, bazı lokal problemler olabileceğini, bunların kalıcı etki bırakacak sorunlar olmadığını kaydetti. 

Ala, ''Bazen orada iletişim dilini iyi kullanamıyor olabiliriz. Vatandaşlara ne yapmak istediğimizi tam anlatamıyor olabiliriz. Anlatmak lazım'' dedi.

Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde insanların büyük çoğunluğunun, çözüm sürecinden büyük beklentileri bulunduğunu belirten Ala, kendilerinin de bunun farkında olduklarını söyledi.

''Biz bunu tartışmıyoruz''

''Çözüm süreci paralelinde 'özerklik' konusu gündeme geliyor. Bu konuda bir değerlendirme yapabilir misiniz'' sorusu üzerine Ala, tarım, sanayi toplumunda coğrafi sınırlandırmalara dayalı argümanların bir çözüm olduğunu belirterek, şöyle devam etti:

''Bunlardan birisi de özerkliktir. Şimdi onun bir anlamı yok. Türkiye, dünya onu aştı. Bu, Türkiye'nin gündeminde değil. Biz bunu tartışmıyoruz. Tartışanlara, söylüyorum epeyce eskide kalmış bir tartışmadır. Ne tartışana ne Türkiye'ye bir faydası olur. Kimseye faydası olmayan bir tartışmadır. Yeni konsept, bireyin temel hak ve özgürlüklerini dikkate alan, merkeze alan yönetim biçimleridir. Bunu sağlamak durumundayız. Bunun için de kurumsal yapılarda, kurallarda sürekli, kesintisiz demokratikleşmeye ihtiyacımız var.''

Ala, yerel yönetimleri bütün olarak ele almanın önemine dikkat çekerek, her yerin ihtiyacını dikkate alan düzenlemeler yapılması gerektiğini söyledi.

Diğer Haberler
ÇOK OKUNANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İstanbul Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0212 970 87 88 | Haber Scripti: CM Bilişim