İrem Çiçek, babası Dursun Çiçek’in avukatı. Bu sayede Silivri’de babasıyla rahat görüşebildi. Ancak Çiçek, kızına ‘açık görüşe gelmeme’ kuralı koydu. Çiçek, bunun gerekçesini “Çünkü o geldiğinde hanımdan çalıyordu. Çarşambaları hanımla baş başa olmak istiyordum” diye açıkladı.
Albay Çiçek, Silivri’de 50 aylık esaretin ardından tahliye oldu. Ama mücadelesi bitmedi. Kumpası ortaya çıkarmak için hukuk okuyacak
Beklenen gün geldi. Baba-kız yapacağımız bu röportaj için geçtiğimiz yıl Ergenekon’un karar duruşmasının yapıldığı 5 Ağustos’ta sözleşmiştik İrem Çiçek ile. Babasına ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildiği o gün, sergilediği dik duruşuyla ona hayranlık duymuştum. Demişti ki İrem; “Size söz veriyorum, babam içeride çok kalmayacak. Çıktığı gün burada babamla birlikte sorularınızı yanıtlayacağız…” Sözünü tuttu İrem. Levent’teki Harp Akademileri Lojmanları’nın bahçesinde, bir yıl önce oturduğumuz çardağın altındayız yine. Baba-kızın yüzünde güller açıyor. Emekli Albay Dursun Çiçek, beni dalından kopardığı ortancayı uzatarak karşılıyor. İrem kah babasına sarılıyor, kah elini tutuyor. Bana ise baba-kızın o müthiş sevincini paylaşmak kalıyor…
1515 gün sonra özgür
- Geçmiş olsun. 50 ay sonra yeniden özgürsünüz…
1515 gün. Yani 50 ay. 4 yıl 2 ay oluyor.
- Siz içeri girerken İrem de çocuk sayılırdı. Bir avukat olarak da ilk müvekkili siz oldunuz…
Yeni mezunken ifade vermeye de birlikte gitmiştik. Sürecin en başından itibaren İrem bu davaların içinde…
İrem Çiçek, babası Dursun Çiçek’in avukatı. Bu sayede Silivri’de babasıyla rahat görüşebildi. Ancak Çiçek, kızına ‘açık görüşe gelmeme’ kuralı koydu. Çiçek, bunun gerekçesini “Çünkü o geldiğinde hanımdan çalıyordu. Çarşambaları hanımla baş başa olmak istiyordum” diye açıkladı.
Albay Çiçek, Silivri’de 50 aylık esaretin ardından tahliye oldu. Ama mücadelesi bitmedi. Kumpası ortaya çıkarmak için hukuk okuyacak
Beklenen gün geldi. Baba-kız yapacağımız bu röportaj için geçtiğimiz yıl Ergenekon’un karar duruşmasının yapıldığı 5 Ağustos’ta sözleşmiştik İrem Çiçek ile. Babasına ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildiği o gün, sergilediği dik duruşuyla ona hayranlık duymuştum. Demişti ki İrem; “Size söz veriyorum, babam içeride çok kalmayacak. Çıktığı gün burada babamla birlikte sorularınızı yanıtlayacağız…” Sözünü tuttu İrem. Levent’teki Harp Akademileri Lojmanları’nın bahçesinde, bir yıl önce oturduğumuz çardağın altındayız yine. Baba-kızın yüzünde güller açıyor. Emekli Albay Dursun Çiçek, beni dalından kopardığı ortancayı uzatarak karşılıyor. İrem kah babasına sarılıyor, kah elini tutuyor. Bana ise baba-kızın o müthiş sevincini paylaşmak kalıyor…
‘Tutuklama şoke etti’
- Şu 50 ayı konuşalım istiyorum. Neresinden başlayacağız, ona siz karar verin…
İlk şoku, ilk tutuklandığım 30 Haziran 2009 günü yaşadım. O zaman ifadeye gitmiştim. Kumpası, devlet içinde yapılanmalar olduğunu ilk o zaman söylemiştik. Ama tutuklandık. İtiraz ettik ve 12 saat sonra tahliye oldum.
‘İlk kez ağladım…’
- Sonra yeniden tutuklandınız ve Hasdal’a gittiniz. O ilk gidişte neler yaşadınız?
Tek tip elbise var. Rezalet bir durum var Hasdal’da. Açık görüş adı altında camekanın arkasından kızım ve eşimin (Gülşen Hanım) karşısına o tek tip elbise ile çıktığımda, hayatımda ilk kez göz yaşlarımı tutamadım. Arkamı dönüp hüngür hüngür ağladım. Emekli olduktan sonra 12 Eylül 2011’de Silivri’ye nakil oldum. Bir fotokopiyle tutukladılar beni. Hem Ergenekon, hem Balyoz’dan tutuklu olduğum için sağlama almışlardı. Birinden kurtulursam, ötekinden kurtulmayayım diye… Her taraftan tam bir kumpas kurdular.
- Hiç ümitsizliğe kapıldığınız oldu mu?
Önceliğim sağlıktı. Sporu hiç bırakmadım. Asker olmanın gücüyle hiç kötümser olmadım. Hep doğruların ortaya çıkacağına inandım. 17 Aralık bu süreci hızlandırdı.
‘Cezaya güldüm’
- 5 Ağustos’ta ağırlaştırılmış müebbet yüzünüze okunduğunda ne hissettiniz?
12 Eylül darbesi oldu. Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya müebbete mahkum oldu. Benim bir taklit imzam dışında hiçbir şeyim yok ve ağırlaştırılmış müebbet verildi? Bu hukukun olmadığının çok somut göstergesidir. Bizi susturmak için ellerinden geleni yaptılar. Çoğu kişiyi de susturdular. Ağırlaştırılmış müebbet kararını duyduğumda sadece güldüm. Sonrasında İrem’e de söyledim. İyi ki böyle oldu. 8-10 yıl ceza verselerdi, bu kadar iyi anlatamazdık kumpası…
Bana ‘koğuş ağası’ derlerdi
- İçeride, Silivri’de size olan muamele nasıldı?
Bu öyle bir süreçti ki, kumpasçılara sempati duyanlar bile gerçeği görüyorlardı. Silivri’de bize hiçbir zaman hükümlü gibi davranmadılar. Her kapıyı açtıklarında, her gördüklerinde, “Günaydın komutanım, nasılsınız, bir emriniz var mı?” diye sordular. Hatta onlar bile, “Az kaldı, az daha dayanın” diye moral veriyorlardı. Ben koğuşun en kıdemlisi olduğum için koğuş ağasıydım. Televizyon kumandası bile benim elimdeydi… Hep haber ve tartışma programlarını izlerdik. Bir de komedi… Orada en çok ihtiyacımız olan şeylerden biri de gülebilmekti çünkü. Hiç yeteneğim yokken, cezaevinde kursa katılıp saz çalmayı da öğrendim.
‘Eşimle baş başa tatile çıkacağız’
- 5 yıl sonra evdeki ilk gece nasıl geçti?
Hanım yaprak sarma yapmış. Yaprak sarma bizde milli yemek. Sağ olsunlar beni Silivri’de de hiç dolmasız bırakmadılar. İrem duruşmalara gelirken bile dolma getirirdi. Tabii ilk gecemizde evimiz çok kalabalıktı. Akrabalar, dostlar ziyaretimize geldi. Daha hiç uyumadık.
- Şimdi ilk plan program nedir? Ailece bir tatil mi?
Oğlum da Amerika’dan geliyor. Birkaç gün çekirdek aile olarak hasret gidereceğiz. Sonrasında hanımla baş başa bir tatile çıkmak istiyoruz. Gençleri de biraz kendi hallerine bırakmak lazım.
‘Apoletler değil insanlık önemli’
- Hilmi Özkök ve Aytaç Yalman için bir mesajınız var mı?
Açıklamaları var. “Mahkeme çağırdı da gelmedik mi?” diyorlar. Aslında doğru. Hazır ettiklerimizi bile dinlemediler. Ama asker olmanın disiplini ve anlayışı ile bu kadar art niyetli olamazlar. Art niyetli olan adil yargılamayan hakimler ve savcılardı.
İrem Çiçek: Bu konuda babamla aynı fikirde değilim. Bu süreçten istifade eden komutanları da gördük biz. Çıkıp açıklama yapan, bizlerle her cumartesi Beşiktaş’ta olan komutanları da gördük. Onlar da asker, onlar da komutan. Önemli olan rütbeler ve apoletler değil, insan olmak.
Dursun Çiçek Balyozu anlattı
Kumpasa mağduru Dursun Çiçek ilk defa balyozu anlattı.
Diğer Haberler
TBMM Genel Kurulu 23 Nisan çocuk özel oturumu düzenlendi23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla düzenlenen TBMM çocuk özel oturumunu, 6. sınıf öğrencisi Aysima Arslan yönetti.
DB Schenker, GDP sertifikası alarak dünya genelinde etki alanını genişletiyorDB Schenker, Good Distribution Practice (GDP) sertifikasını alarak dünyanın en büyük lojistik ağlarından olan sağlık sektöründe etki alanını genişletiyor. Toplamda 157 sertifikası bulunan lojistik firması, gelişmiş kaliteli hizmet anlayışıyla sağlık hizmetleri portföyüne önemli bir katkı sağlıyor.
IMF-Dünya Bankası toplantıları başlıyorUluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası tarafından her yıl düzenlenen ve küresel ekonomideki sorunlar ile fırsatların ele alındığı Bahar Toplantıları başladı.
Kırmızı bültenle aranan Nurlan Zharımbetov İstanbul'da yakalandıİstanbul'da düzenlenen "Mahzen-27" operasyonuyla hakkında İnterpol'ün kırmızı bültenle dolandırıcılık suçundan, sarı bültenle 2 ayrı hırsızlık suçundan aranma kaydı bulunan Kazakistan uyruklu Nurlan Zharımbetov yakalandı.
1/20
- Askeri gemi mezarlığındaki terk edilmiş gemilerin etkileyici görüntüleri
- Kapadokya'nın 'kalbi' Narlıgöl ilkbaharda bir başka güzel
- Ziyaretçisiz kalan Akdamar Adası badem çiçekleri ile görsel bir güzellik
- Haftanın fotoğrafları
12345678
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İstanbul Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0212 970 87 88 | Haber Scripti: CM Bilişim
Tel : 0212 970 87 88 | Haber Scripti: CM Bilişim