• BIST 9729.68
  • Altın 2427.694
  • Dolar 32.5699
  • Euro 35.0032
  • İstanbul 23 °C
  • Ankara 28 °C
  • İzmir 24 °C

Drogba'dan Fenerbahçe yorumu!

Galatasaray'ın Fildişili yıldızı Didier Drogba, kulüp televizyonuna Kopenhag maçı öncesinde çarpıcı açıklamalar yaparken, Fenerbahçe maçından mutlaka puanla ayrılmaları gerektiğini söyledi.
Evet, futbol üzerine konuşmak önemli; ama senin hayatında, hepimizin hayatında futboldan önemli şeyler var. Ve senin de bu şekilde düşündüğünü biliyorum. Bu yüzden ilk sorularımı futbol dışında kalarak sormak istiyorum. Hepimizin bildiği gibi, bir yardım vakfın var.  Bu vakfın çıkış noktası neydi ve bir yardım vakfı kurmaya nasıl karar verdin?
 
Resmi olarak 2007 yılında kuruldu vakfımız. Amacım sağlık ve eğitim açısından sosyal yardımlar yapmaktı. Depremler oluyor; Afrika bölgesinde de çok sayıda deprem oluyor ama Dünyanın her yerinde olabilen bir şey. Onlara da yardım etmeyi amaçladık. Ana amacımız Fildişi Sahili’nde beş adet hastane inşa etmekti ve birine başladık; öyle tahmin ediyorum ki bir yıl içinde de tamamlanacak. Özel yemekler organize ediyoruz. Kısacası asıl amacımız yardım etmek.
 
Bu vakfın altıncı yılı, istediğin şekilde ilerliyor mu?
 
Evet. Fonumuzu daha çok geliştirmek, Dünya’da daha çok duyulmasını, bilinmesini sağlamak için de uğraşıyoruz. Birçok dernekle ortaklıklarımız var. Umarım daha çok insan gelip bize destek verir.
 
'HAYATIMDA EN DEĞER VERDİĞİM ŞEY...'
 
Senin hayatında en çok önem verdiğin şey nedir?
 
Benim için hayattaki en önemli şey çevremdeki insanların mutluluğu ve onların sağlıklı şekilde yaşaması. Böylece ben de mutlu oluyorum.
 
Çok güçlü bir karaktere sahip olduğunu görüyoruz. Sadece sahada değil; saha dışında da bu şekildesin. Bu karakterin gelişmesinde yaşamış olduğun bir olay mı etkili oldu?
 
Saha içinde ve saha dışında farklı birisiyim. Sahada tamamen odaklanmış, motive olmuş ve sadece kazanmayı düşünen bir yapıdayım. Saha dışındaysa daha rahat, daha sakin bir yapıya sahibim. Hatta bazen sonradan kendimi izlediğimde şaşırtıcı gelebiliyor kendi görüntüm. Ama ben buyum.
 
Sezona çok iyi bir başlangıç yaptın. Bunu nasıl sağladın?
 
Geçen sezon buraya geldiğimde altı aydır doğru dürüst çalışmadan gelmiştim. Çin benim için iyi ve farklı bir tecrübeydi belki ama maç temposu ve antrenmanlar buradaki gibi değildi. Haliyle benim de transferimden sonra tam anlamıyla kendi form düzeyime gelmem için6 aylık bir süreye ihtiyacım vardı. Şu anda insanlar maçlarda neler yapabildiğimi daha net görüyor.
 
'YAŞIMI İNKAR ETMİYORUM'
 
Senin kaç yaşında olduğun ya da kaç yıl daha oynayabileceğin üzerinde pek düşünmediğini biliyorum. Doğru mu? Doğruysa neden?
 
Bunu inkar edemezseniz. Ben 35 yaşında olduğumu inkar edecek değilim. Ancak benim için 35 yaşında olmak sorun değil. Siz eğer 35 yaşında olduğunuzu ve artık yaşlandığınızı, yavaş yavaş yorulduğunuzu düşünürseniz bu sizi fiziksel olarak da etkiler. Ben kendimi gayet iyi hissediyorum; yaşımdan da şikayetçi değilim. Sadece bugün birazcık yorgunum; oda biraz grip olduğum için. Onun haricinde kendimi iyi hissediyorum ve oynayabildiğim kadar futbol oynamaya devam etmek istiyorum.
 
Sayın Başkan Ünal Aysal seninle anlaşarak devam etmek istediklerini belirtiyor. Ancak illa ki bir gün kariyerine sen de son vereceksin; belki üç sene sonra, belki de beş sene sonra bilemiyorum; ancak sonrasında Galatasaray’ın seninle ilgili bir şekilde yine futbol departmanında farklı bir görevle devam etmeyi düşündüğünü biliyoruz. Bununla ilgili ne söylemek istersin ?
 
Bence dönemde hangi işi yapıyorsanız onu düşünmelisiniz sadece. Ben şu anda sadece iyi futbol oynamaya, kazanmaya, takım için daha iyi oynamaya ve taraftarlar için daha iyisini yapmaya odaklandım. Zamanı geldiğinde futbolu bırakmak üzerine, diğer planlar üzerine mutlaka konuşulur ama şu anda benim için önemli olan sadece takımın başarısına odaklanmak.
 
400. GOL HAYALİ
 
Şu anda kariyerinde 314 golün var ve 400’e ulaşman için 86 gol daha lazım. Bu mümkün mü?
 
86 gol mü? Belki bunun için 5 yıl daha oynamaya ihtiyacım olabilir [Gülerek].
 
İstersen, yapabilirsen…
 
Bekleyelim, zamana bırakalım. Ben şu anda buna bakmıyorum. Senin bana söylemiş olduğun şey sadece istatistik. Ben sahadayken sadece kazanmak için oynuyorum. Benim için golün kazandığın zaman önemi oluyor. Eminim o gollerin içinde çok sayıda attığım gol sonrası kazanamadığımız maçlar da olmuştur. Futbol bir takım oyundur ve tek başınıza olduğunuzda bir şey ifade etmez. Attığım gollerde bana asist yapan, destek veren hocalarıma, taraftarlarıma çok teşekkür ediyorum.
 
Senin böyle düşünmen normal olabilir ama attığın her gol sonrasında tarihte daha iyi bir yere geliyorsun. Gerçek olan da bu. Futbol tarihi diye bir gerçek var ve Şampiyonlar Ligi’nden örnek vermek gerekirse, Alessandro Del Piero ile birlikte turnuvanın en skorer sekizinci oyuncususun ve hâlâ devam ediyorsun…
 
Bu bir futbolcu için çok değerli tabii; ama takım ruhu ve takım olarak kazanmak, attığım gollerden daha önemli. Eğer attığınız gollerle takımın önemli bir zafer kazanmasını ve tarih yazmasını sağlayabiliyorsanız o çok daha güzel. Avrupa’nın en büyük isimleriyle bir arada olmak benim için mutluluk verici tabii ki. Futbola devam ettiğim sürece de en iyisine yaklaşmak için elimden geleni yapacağım. Bu da benim yapmak istediğim şey.
 
Yeni bir hocayla; Mancini’yle yeni bir dönem başladı. Elbette hem saha içinde hem de antrenmanlarda sistemsel değişiklikler oldu. Şu an için bu dönem nasıl geçiyor?
 
Bence her şey yolunda. Şu anda yeni hocamızın felsefesine adapte olmaya çalışıyoruz. Şu anda sadece daha çok geliştirmek için, hocanın ne istediğini daha iyi anlamak için zaman ihtiyacımız var. Yapılan yenilikleri, taktiksel değişiklikleri anlamak için de zaman ihtiyacımız a-var. İyi birkaç maçımız da olduğunu görebilirsiniz. Kopenhag maçının ilk yarısı çok iyiydik. Bu 90 dakika oynamamız gereken futbol. Temel bir yapımız var zaten. Son iki senenin şampiyonuyuz. Takımı Fatih Terim oluşturdu. Hedefler aslında aynı ama durum biraz daha farklı. Çünkü son iki senenin şampiyonu olduğumuz için herkes bizi yenmek istiyor ve bu yüzden çok daha fazla çalışmalıyız. Eğer bu başarımızı bu sezon da korumak istiyorsak bugüne dek yaptıklarımızın iki kat daha fazlasını yapmalıyız.
 
Değişen sistem ve taktiksel yeniliklerle birlikte birkaç farklılık oldu takım içinde. Mesela Burak sol kanatta, Umut sağ kanatta oynadı son maçlarda. Onların yeni rolünü ve performansını nasıl değerlendiriyorsun?
 
Bu onlar için iyi bir şey bence. Onların bu görüntüsü takım için oynadıklarını gösteriyor. Biz hocamız bizi nerede oynatırsa ona uyum sağlamaya çalışıp en iyisini vermek için uğraşmalıyız. Bu durum onların bencil oyuncular olmadığını gösteriyor. Bu durum kolay değil; çünkü ben de bir forvetim ve bunun ne kadar zor olduğunu biliyorum. Chelsea’deyken birçok kez ben de kanatta oynamıştım. Önemli olan burada değişiklikler yapabilmektir. Zaman zaman beni de kanatlarda orta yaparken görebilirsiniz ama önemli olan top ceza sahasına atıldığında orada olmaktır, biz de bunu yapmaya çalışıyoruz.
 
'FENERBAHÇE'DEN MUTLAKA PUAN ALMALIYIZ'
 
Önümüzde çok önemli iki maç var. Birisi Şampiyonlar Ligi’nde Kopenhag ile ve diğeri de Fenerbahçe’yle. Bu maçlarla ilgili ne söylemek istersin ?
 
Bu hafta bizim için çok önemli. Kopenhag karşısında kazanırsak, iyi bir sonuç alırsak ardından evimizde Juventus’la karşılaşacağız ve sonra da Real Madrid’e konuk olacağız. Güzel bir gün olabilir bizim için. Çok iyi hazırlanmalıyız. Daha ligdeki maçlarda yaptığımız hataları yapmamalıyız. Ligde tam olarak istediğimiz performansı sergileyemiyoruz ve kendimizi zaman zaman riske atıyoruz. Fenerbahçe maçı puanlar almamız gereken bir karşılaşma. Bir ya da üç puan almalıyız. Puan farkını ya korumalı ya da daha da azaltmalıyız. Üç puana indirmemiz daha iyi olacak. Ama şu anda da sezonun bu bölümünde altı puanlık fark çok önemli değil. Bunu kapatabilecek zamanımız var. Maçı da kazanabileceğimizi düşünüyorum.
 
Geçtiğimiz günlerde Franz Beckenbauer’in bazı açıklamaları oldu. Kendisi bir Alman futbol efsanesi. Geçen hafta Drogba’nın saha içinde yaptıkları doğru değil. Takım arkadaşlarıyla sahada toplantılar yapıyor. Aynı soruyu Roberto Mancini’ye de yönelttik. Kendisi bir lider bir oyuncuydu, ben de lider bir oyuncuydum ve Drogba da lider bir oyuncu. Ben de zaman zaman takım arkadaşlarımla böyle toplantılar yapardım. Beckenbauer de aynı şekilde bunu pek çok defa yaptı.  Sen bu konuyla ilgili ne söyleyeceksin?
 
Aslında benim söyleyecek bir şeyim yok. Teknik direktörümüz benim bunu neden yaptığımı zaten söylemiş. 
 
Bence bu normal bir durum. Birçok oyuncu bu görüşü paylaşıyor…
Bir şey söylemeyeceğim. Ben polemiklere giren bir adam değilim. Kendisi bunu söylediyse sebepleri vardır. Franz Beckenbauer benim çok saygı duyduğum bir isim. Futbol tarihindeki en iyi isimlerden biri. Kendisi örnek aldığım isimlerden biri. O yüzden fazla söyleyecek bir şey yok. 
 
'SEMİH, JOHN TERRY GİBİ OLABİLİR'
 
Semih Kaya’yı sormak istiyorum. Chelsea’de John Terry’le birlikte oynadın. Hatta ilk yıllarında genç bir isimdi diyebiliriz. Semih de genç bir isim ve altyapıdan A takıma yükseldi. Onları karşılaştırabilir misin? Bazı taraftarlar da bu benzetmeyi yapıyor. Semih ve Terry’nin ortak özellikleri var mı?
 
Ben iki farklı oyuncu olduklarını düşünüyorum. Farklı kalitelere sahip oyuncular. Semih şu anda devamlı maç oynayarak çok önemli tecrübeler ediniyor. Her maçta daha da geliştiğini düşünüyorum. Her hafta özellikle Şampiyonlar Ligi’nde daha fazla forma giymesi gerektiğini düşünüyorum. Lig maçları da önemli ama Şampiyonlar Ligi’nde oynaması daha önemli. Savunmadaki partneriyle birlikte oynayarak iyi bir uyum yakalamalı. Çok yetenekli bir oyuncu ve kendini geliştirirse John Terry gibi bir oyuncu olabilir. Ama herkes farklıdır. Şu anda elinde bir şans var ve bu şansı değerlendirirse dünyanın en iyi stoperlerinden biri olabilir. 
 
John Terry Chelsea’deki ilk yıllarında nasıldı?
 
Ben Chelsea’ye transfer olduğumda Terry 23 ya da 24 yaşındaydı.  Ama o yaşta soyunma odasının lideriydi. Takımın kaptanıydı. Devamlı konuşuyordu ve yardımcı oluyordu. Chelsea’deki takım ruhu benim için en özel şeylerden biriydi. Takımdaki hava gerçekten muhteşemdi. Hepimiz gladyatör gibiydik. Hepimiz birbirimiz için savaşırdık ve her şeyi yapardık. Hepimiz 22 ayrı kaptandık. John Terry İngiltere’nin kaptanıydı. Frank Lampard da İngiltere’nin kaptanı olabilirdi. Ballack Almanya’nın kaptanıydı. Shevchenko ülkesinin milli takımının kaptanıydı. Ben milli takımımın kaptanıydım. Cech de milli takımının kaptanıydı. Böyle büyük isimlere, büyük oyunculara sahiptik. Her gün gerçekten çok ama çok fazla çalışıyorduk. Çünkü genç oyunculara iyi birer örnek olmak istiyorduk. Ve kazanmak istiyorduk. Bence burada geliştirmemiz gereken mantelite bu. Kazanmalıyız ama sadece kazandığımız için mutlu olmamalıyız. Kazanmalıyız; ama en iyi olmalıyız. Çok iyi çalışıyoruz ve en iyi olacağız. 
 
O zaman, saha içinde birçok liderin veya kaptanın olması kötü bir şey değil. Türkiye’deki televizyon programlarında, “eğer saha içinde birden fazla lider varsa, takım olmak zordur” sözleriyle bu durum sıkça eleştiriliyor…
 
Hayır, hayır… Eğer bir takım iyi oynamak ve kazanmak istiyorsa, her pozisyonda ayrı birer lidere ihtiyacı vardır. Lider oyuncular, oyunu anlar, maçı iyi okur ve takım arkadaşlarını oyuna dâhil etmek için onlara yardımcı olur. Bu da tecrübeyle gelir. Örneğin ben, beş veya altı sene öncesinden daha iyi bir liderim; çünkü bu altı yıl boyunca birçok maça çıktım, iyi ve kötü sayısız tecrübe edindim. Ama zaten bu şekilde öğrenirsiniz, ben de çok şey öğrendim ve hâlâ öğrenmeye de devam ediyorum. Futbol oynayarak birçok şey öğrendiğim için de kendimi çok şanslı hissediyorum. 
 
Ve son olarak Türkiye’de uygulanan yabancı kuralını sormak istiyorum. Bu konuda neler söylemek istersin? Evet, geçen sezondan farklı olarak iki yerine dört yabancı oyuncu tribüne çıkıyor, bilmiyorum; ama ben bunun pek normal bir durum olduğunu düşünmüyorum…
 
Bu çok zor bir soru, aynı zamanda oldukça da zor bir durum; çünkü bu ligi iyi oyuncularla daha çekici hâle getirmek istiyorsanız, bu kuralı değiştirmeniz gerekiyor. Şu an listeye sadece altı yabancı oyuncu koyabiliyorsunuz; fakat Türkiye Ligi’ne büyük isimler getirmeyi hedefliyorsanız, bu kuralı yeniden düzenlemelisiniz. Altı oyuncu yeterli değil. Elbette Türk oyuncular, rekabetçi ve iyi; ama geçtiğimiz sezon olduğu gibi lige biraz daha tecrübe ve büyük isim katmak da önemli. Galatasaray, beni ve Wesley’i kadrosuna kattı. Trabzonspor; Bosingwa ve Malouda’yı transfer etti. Bu oyuncuları alabilmek için uygulanmakta olan kural yeniden gözden geçirilmeli. Evet, yabancı oyuncular adına zor bir durum; ama bence Türkiye Ligi için de öyle. Eğer sadece altı yabancı oyuncuyla oynayabilirseniz; bu, bazılarının bir veya iki, üç hafta oynayamadıktan sonra bir anda Şampiyonlar Ligi’nde sahaya çıkacağı anlamına gelir. Türkiye Ligi’nde de daha ileri gitmenizi zorlaştırır. Yarışma dışında kalmamız durumunda ise UEFA sıralamasındaki yerimiz aşağı iner. Evet, bu kuralın Türk oyuncuları desteklemek ve onları geliştirmek için getirildiğini biliyoruz; ama ikisini birlikte yapabilmemiz de mümkün. 
 
www.istanbulhaber.com
Diğer Haberler
ÇOK OKUNANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İstanbul Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0212 970 87 88 | Haber Scripti: CM Bilişim