• BIST 9673.93
  • Altın 2504.672
  • Dolar 32.5831
  • Euro 34.8411
  • İstanbul 16 °C
  • Ankara 24 °C
  • İzmir 22 °C

Devleti soyan başbakanlık koltuğunda oturamaz

Devleti soyan başbakanlık koltuğunda oturamaz
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Erdoğan ve oğlu ile ilgili ses kayıtlarını grup toplantısında dinletti... Hükümetin meşruiyetini kaybettiğini belirten Kılıçdaroğlu Erdoğan'ı istifaya davet etti.

İŞTE KILIÇDARĞLU'NUN GRUP KONUŞMASINDAN SATIR BAŞLARI:

Değerli arkadaşlarım bizleri tv başında izleyen yurttaşlarım... Bugün yeni bir gün... Türkiye Cumhuriyeti tarihinde de yeni bir gün... Anayasaının bir kaç maddesine değinmek istiyorum. Türkiye devleti bir cumhuriyettir. saltanata son verdik halkın iradesini egemen kıldık. Her aşamada demokrasiyi geliştirdik. 10. maddede kanun önünde eşitlik var. Herkes din dil ırk cinsiyet din mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin eşittir. Hiçbir kişiye imtiyaz tanınamaz. Herkes kanun önünde eşittir. Seçimle bir iktidar gelir, cumhurbaşkanı en çok oyu alan partinin liderini hükümeti kurmakla görevlendirir. Güven oyu alır başbakan olur. Devlet olmaz devleti yönetir. Uyumlu devlet yönetimi için çaba harcar. Devletin yapısı güçler ayrılığına göre inşa edilmiştir. Başbakan bakanlar kurulunun amiridir. Yine başbakanın görevleri yasayla tanımlanmıştır. Türkiye cumhuriyetinin yüksek hak ve menfaatlerini korumak ve gözetmek. Yani onurlu bir cumhuriyetin varlığını sürdürmek. Milletin huzur ve güvenini sağlayıcı önlem almak. Toplumu bütünleştirmek. Genel ahlakı ve kamu düzenini muhafaza etmek. Ahlak kavramı başbakanın görevleri arasındadır. Genel ahlakı koruyacak. Hukukun ilkelerini savunacak. Kendisi topluma örnek olacak. Ahlaktan doğruluktan yana topluma örnek olacak. Değerli arkadaşlarım yasalar böyle diyor ama gerçek nedir?
17 Aralıkı artık ezberledik. İki önemli olay oldu. İki önemli olay. Birinci olay genç bir çocuk Salih Yiğit Tekin TBMM önünde açım diye kendisini yaktı. 10 Gün sonra da öldü. Hangimiz hatırlıyoruz. Gencecik birisi. Tek çare olarak TBMM'yi görüyor. Açım diyor ve kendisini yakıyor. İkinci olayı artık tüm dünya biliyor. Türkiye cumhuriyeti tarihinin en büyük rüşvet ve yolsuzluk operasyonu. Hepimiz biliyoruz. Bilmek istemeyen bir kişi var. Onun da artık cilaları ağır ağır dökülüyor. Utanmıyor da zaten. Farklı bir insan. Bizim halkımızın alışık olmadığı bir tip bu. İnsanlar utanırlar. Ama bunda öyle bir kavramın olmadığını görüyoruz. Adı yolsuzluğa bulaşan dört bakan yolsuzluğun hemen sonrasında bütün programlarını iptal edip Ankara'da kaldılar. 

Neden? Çünkü müdahale etmeleri gerekiyordu. Kamuoyunun baskısıyla istifa etmek zorunda kaldılar. Önce isitfa etmediler direndiler. Başbakanla beraber otobüsün üstüne çıkıp el kaldırdılar. Biz beraberiz mesajı verdiler. Yok birbirimizden farkımız dediler. Ama sonra dördü istifa etmek zorunda kaldı. Biri başbakanı açık bir şekilde suçladı. Belki toplumun belleğinde iz bırakmamış olabilir ama tekrar hatırlatmak isterim. Rüşver ve yolsuzluk ifadelerinin bulunduğub ir operasyon sebebiyle istifa ediniz ve beni rahatlatacak deklarasyon yayınlayınız şeklinde tarafıma baskı yapılmasını kabul etmiyorum. Bunu Erdoğan Bayraktar söylüyor. Bir tane istifa metni bir tane deklarasyon metni. Ben partimi rahatlatmak isterim ama bu yanlıştır. Çünkü onaylanan imar planlarının büyük bölümü sayın Başbakan'ın talimatıyla yapılmıştı. Sayın Başbakan'ın istifa etmesi gerektiğini söylüyorum. İlk defa bir bakan istifa ederken yolsuzluğun asıl kaynağının Başbakan olduğunu itiraf etti. Bütün tvlerin önünde oldu bu. 

Başbakan bir açıklama yaptı "oğlum bilalin üzerinden bana ulaşmaya çalışıyorlar". O zaman toplum bunu kavrayamadı. Oğlu Bilalin nesi var ki denildi. Ama bugün bu tablo daha net görülüyor. Savcıları polisi emniyet müdürlerini değiştirdiler. Yıldırım hızıyla. Başbakan Aksaray'a özel uçağını gönderdi. Aksaray Valisini aldı İstanbul'a emniyet müdürü yaptı. Bizzat başbakan yaptı içişleri bakanı yok ortada. Rıza sarraf diye biri çıktı ortaya. Dört bakanı teslim almış. O kadar teslim almış ki dört bakanı içişleri bakanı Rıza'ya sana bir şey olmaz, sana bir şey olursa ben önüne yatarım diyecek kadar kendisini satmış bir adam... Bunlar bütün milletin gözü önünde oldu. Herkes biliyor bunları. Olması gereken neydi? Yolsuzluk olur mu olur.. Ama idareciler yolsuzluğun üzerine kararlılıkla giderler. Biz şunu bekledik. Sayın Başbakan diyecek ki kardeşim bu ülkede yolsuzluk varsa sonuna kadar gideceğim gidemeyen namerttir diyecek sandık. Ama gitmedi. Sonuna kadar gideceğim deseydi Helal olsun başbakana derdik. Oğlu da olsa bakanları da olsa kararlılıkla yolsuzluğun üstüne gidiyor diyecektik. Ama tam tersini yaptı. 

Aksaray valisini emniyet müdürü yaptı

Emniyete ilk talimatı yargı kararları uygulanmayacak oldu. Türkiye tarihinde ilk kez polislere talimat veriliyor yargı kararları uygulanmasın diye. TBMM başkanı Cemil Çiçek Anayasının 138. maddesi çökmüştür yargı bitip tükenmiştir dedi. 

Bunlarla yetinmediler. Adalet bakanlığı müsteşarı savcıya telefon açtı. Hemen bu akşam gece yarısı gideceksin savcıyı görevden alacaksın dosyayı kapatacaksın ben makamımda bekliyorum bana da bilgi vereceksin diyor. Biz bu tutanağı açıkladı. O müsteşarın orada kalmaması gerektiğini söyledik. Ama meğer sadece müsteşar değil Bakan da telefon etmiş. Adalet bakanı... Böylece yargının çöktüüğünü öğrendik.

Dört bakanın ve adalet bakanının fezlekesi geldi

TBMM'ye geldi. Meclis başkanı fezlekeyi iade etti. Bize gönderemezsiniz diye. Onlar da Adalet bakanlığına gönderdiler. Adalet Bakanlığı da iade etti. Böylece adalet bakanının fezlekelsinin nereye gideceği belli olmadı. Bu da ilk kez oluyor. Bakanların yolsuzluk fezlekeleri hasır altı ediliyor. 

Savcıları değştirdiler değiştirdikleri savcıları bir kez daha değiştirdiler. Kolluk yönetmeliğini değiştirdiler. Eğer arama yapacaksanız önce hırsıza haber vereceksinzi sonra arama yapacaksınız dediler. HSYK isyan etti. Danıştay bunu iptal etti. Sonra ne yaptılar? Şimdi önemli bir adım daha atıyorlar. Yasal yollarla elde edilmiş delilleri yasalarla yok etmek istiyorlar. Altını çiziyorum. Yasal yollarla elde edilen yolsuzluk delillerini çıkaracakları yasalarla yok etmek istiyorlar. Bunun için bir yargı paketi getirdiler. Teklif...HSYK'da değişiklik... İnternet ve MİT yasası... Dikkatinizi çekerim. Bunların hiçbiri bakanlar kurulunda görüşülmedi. Sayın Başbakan'ın tuzluk diye tanımladığı kendi vekillerinin verdikleri kanun teklifleridir. Elimizi vicdanımıza koyalım. Neden yasa değil de kanun teklifi olarak geliyor.Çünkü zamanları yok. zamana karşı yarışıyorlar. Acaba bu davayı nasıl kapatırız bunun arayışı içindeler. Bunlar neden yapılıyor? Cumhuriyet tarihinin en büyük rüşvet ve yolsuzluk operasyonunu kapatmak için yapılıyor. 

Bakanların çocukları yatak odalarındaki kasalar milyonlarca dolar avro ve türk liraları

Oluşturulan havuzlar. Yandaş medya için... 630 milyon dolara.. Müteahhitlere yapılan salmalar verilen ihaleler. Bütün bunları yok etmek istiyorlar. Bunları yok edebilirler mi? Emin olun edemezler. Boyutu o kadar  büyük ki bunu örtecek bir bez daha dünyada üretilmedi. 

Babacan demiş ki bizde olanı yabancılar bir türlü anlamıyor. Ya şeytan bile akledemez yabancılar nasıl anlasın. Ahlaklı adamlar onlar. Yolsuzluk iddiası oldu mu derhal istifa ederler. İnsana saygısı var. Senin gibi saygısız değil ki bunlar..

Bu olaylar olduğunda ben Erdoğan için özel bir deyim kullandım. Başçalan diye... O zaman bazı arkadaşlar çok ağır bir ifade dediler. Ama artık bugün anladık ki kendisi Başçalan. Dün internete düşen ses kayıtları bütün gerçeği ortaya koyuyor. Şimdi gelin o gerçekleri hep beraber izleyelim..

Hayatımızın en üzüntülü gününü yaşıyorum. Allah kimsenin başına böyle bir şey vermesin yolundan şaşırtmasın. Meclis tv dahil bazı kanalların bu görüntüleri kestikleri söyleniyor. Milletin vicdanına sesleniyorum. Çocuğunuz işsizse kendinize sorun... Gecinemiyorsanız kendinize sorun. Bu yolsuzluğun üstü kapatılamaz. Neden? Çünkü ilk kez dünyada bir hükümet devleti soymaya kalkıyor... 

Başçalan diyorum.

Bilinçli söylüyorum. Operasyonun yapıldığı sabah. 8'i 2 geçiyor. Başbakan oğlunu arıyor. Oğlum evinde ne var ne yok bunları çıkar tamam mı diyor. Sabahın sekizi... O anlayamıyor tabi. Bir iki sefer soruyor. Bir daha anlat baba diyor. Sabah mahmurluğu işte. Bende ne olabilir ki baba senin paran var kasada diyor. Saat 11. 17 aynı gün... Sıfırlayın dedikten sonra. Aileyi toplıuyorlar. Bütün aile bir arada... Amca dayı yeğen kardeşler parayı nasıl yok edecekler onun arayışı içindeler. Ama Erdoğan rahat etmiyor bir daha soruyor. Parayı tümüyle sıfırlamakta fayda var diyor. O da tamamıyla sıfırlayacağız diyor. Saat 15.39... Yine Erdoğan soruyor. Sana verdiğim görevler tamam mı Bilal? Bilal bir kısmını hallettik geri kalan kısmını da karanlık olunca halledeceğiz diyor. Aynı gün gece 23.15'te... Bilal söylüyor. Büyük ölçüde şey yaptık diyor. Büyük ölçüde şey yaptık derken parayı sıfırladınız mı? Bilal bir 30 Milyon avro gibi bir miktar daha var diyor. Bi 30 Milyon avro gibi bir miktar daha var. Yani henüz sıfırlayamamışlar. Eritemedik henüz. O gece geçiyor ertesi gün saat 10.58... Baba yine soruyor. Tamamen sıfırlandı mı? Hala para var. Samandıra ve Maltepe paraları var. Erdoğan uyarıyor. açık konuşma diyor izleniyoruz. 

Değerli arkadaşalrım bunları söyleyen bu ülkede başbakan olan birisi. Beni üzen de bu... Rahatsız eden de bu... Bir ülkenin başbakanı kendi ülkesini soymakla görevlendirilmiş adeta. Çoluk çocuk bütün aile işin içinde. Emin olun Erdoğan'a üzülmüyorum. Üzüldüğüm onların çocukları. Kendi hırsızlığına ortak ediyorsun. Nasıl bir babasın sen! 

Manisa'da bir öğrencinin çantasından bez çıkıyor. Hırsız var yazıyor üstünde. savcı siz başbakana hakaret ettiniz diyor. O savcıya sesleniyorum. Başbakanın hırsızlığı ayyuka çıktı. O öğrenciyi suçlamayın. 
 
Erdoğan diyor ki ben bugüne kadar evladından hırsızlık öğrenen baba görmedim. Hırsızlık babadan evlada geçer. Evlattan babaya değil. Aynen bugünü anlatmış... 
 
Akşam Başbakanlık diyor ki montajdır.

Benim sesim değil demiyor. Bunlar montajdır diyor. Bugün bir itirafta daha bulundu. Kriptolu telefonlar da dinlendi diyor. Yolsuzluğu ört diye kriptolu telefon verilmedi devletin sırlarını sakla diye verildi. Demek ki bu konuşmaların hepsi doğru. Biz en az üç dört kanaldan doğrulattık. Ağrı ve Erciyes dağı ne kadar gerçekse bu ses kayıtları da o kadar gerçektir. 
Daha arkası gelecek bunların öyle söyleniyor. Nasıl milletin önüne çıkıyorsun sen. Nasıl milletin yüzüne bakıyorsun. Daha hala inananlar var ne yazık ki. Ar damarın yok mu senin yahu. 
2010'da wikileaks belgeleri yayınlandı. 2004 yılında dönemin ABD büyükelçisii Washington'a yazıyor. "AKP yolsuzlukların kökünü kazıyacaklarını söyleyerek iktidara geldi. AKP'ya yakın olanların anlatıldığınıa göre partinin ulusal bölgesel yöresel ve yakın aile ferttleri arasında ciddi çıkar ilişkisi ve çatışma olduğu söyleniyor. İki ayrı kaynaktan edindiğimiz bilgiye göre Erdoğan'ın İsviçre bankalarında sekiz ayrı hesap var. Erdoğan bunların dört çocuğunun okul masraflarını ödeyen işadamından kaynaklandığını söylüyor. Bu ise çok yüzeysel bir açıklamadır"
2004... Ne diyor Erdoğan bunu yapanlardan hesap soracağım diyor. Bu diplomatlar hakkında arkadaşlarım çalışmalarını yapıyor. Bundan sonrasını onlar düşünsün... Ne zaman söyledi bunu... 2004... Şimdi 2014... Dava açtımı? Açmadı. 
 
İsviçre bankalarında hesabı var diye sayın Baykal hakkında da iddia çıkmıştı. Ama o namuslu her siyasetçinin yaptığı gibi başvurusunu yaptı İsviçre bankalarında benim hesabım var mı yok mu ortaya çıksın dedi. Resmi yazıyı aldı. İsviçre bankalarında hiç hesabı yok. Erdoğan başvuru yaptı mı yapmadı... Dün akşam celallenmiş yargı önünde hesap verecekler demiş. Sen önce hesabını ver. Senin evinde hala 30 milyon euroluk bir miktar kaldı diyor. Dağıta dağıta bitiremiyorsun. Kamyonlarla götürüyorsun. Hiç utanmıyor musun? Ahlak yok mu sende?
 
Hep derdim yalancıdan başbakan olmaz diye. Şimdi Hırsızdan başbakan olmaz diyorum. Artık bu hükümetin meşruiyeti bitmiştir. Bir daha söylüyorum. Hırsızdan başbakan olmaz. İlk kez cumhuriyet tarihinde halkını soyan bir başbakanla karşı karşıyayız. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyen bir başbakanla karşı karşıyayız. Dünya tarihinde görülmedi. Hollywood filmlerini çekenlerin bile aklına gelmemiştir. Ama göreceksiniz bunların tamamı film olacak. 
Ses mühendisleri bunların tamamı gerçek diyor. Başbakan'a sesleniyorum. TİB kayıtlarını yayınlayın. Hangi saatte kim kiminle görüştü. Bütün bilgiler TİB'te var. Onlar yayınlayabilir mi? Hayır... Çünkü Hırsızdan Başbakan olmaz...
 
Medya patronları... Korkmayın... Sizin yükümlülüğünüz var. Benim sesimi kesebilirsiniz..CHP'nin sesini kesebilirsiniz. Ama sokaktaki yurttaş sizi affetmez. Sizi havuz medyasıyla aynı kefeye koyar. Ya aynı kefede olcaksınız ya da milletin medya organı olacaksınız. Hırsızlığa prim vermeyeceksiniz. Medyanın da etik kuralları var. O kuralların arkasında durun. Başbakan yolsuzluk yapıyor evinde stokluyor aile boyu pisliğin içindeler ve siz göremeyeceksinzi bunu. Dünya görecek siz görmeyeceksiniz. Göstermek zorundasınız. Göstermezseniz Başçalan kadar sizin de sorumluluğunuz var demektir. 
Hükümetin meşruiyeti yoktur. Sayın Cemil Çİçek... Meclis TV'yi kestiriyorsun. Niye? Yalan mı bunlar? Senin Başbakanın hırsızlık yapıyor. Biz bunları açıklamayacak mıyız? Doğrudan müdahale eden bir adam var medyaya. Ne yaparsan yap. Cumhuriyet tarihinin en büyük rüşvet ve yolsuzluk operasyonu ile karşı karşıyasın. Arabalarda paraları taşıdın. Yarın öbürgün yeni şeyler de çıkacak. 
Benim sana tavsiyem... Ya yurt dışına kaç helikopteri al. Ya da başbakanlıktan istifa et.
Göreceksiniz... Göreceksiniz. Devleti soyan başbakanlık koltuğunda oturamaz. O koltuktan gitmesi lazım. Çünkü Hırsızdan başbakan olmaz...

http://www.istanbulhaber.com

Diğer Haberler
ÇOK OKUNANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İstanbul Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0212 970 87 88 | Haber Scripti: CM Bilişim