Mahkeme Demirel'e davetiye gönderdi. Cumhurbaşkanlığı yaptığı için Ceza Kanunu gereği Demirel'in tanıklıktan çekilme hakkı bulunuyor.
28 Şubat dönemine ilişkin 103 sanığın, "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini cebren devirmeye, düşürmeye iştirak" suçundan yargılandığı davada mahkeme, dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in tanık olarak bilgisine başvurmak üzere davetiye gönderdi. Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e avukatı aracılığıyla gönderdiği davetiyede, "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini cebren düşürmeye, devirmeye iştirak" suçundan sanıklar Emekli Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı ve arkadaşları hakkında kamu davası açıldığı kaydedildi.
Mahkemenin 27 Haziran 2014'teki duruşmada, Demirel'in dinlenilmesine, beyanda bulunmak isterse beyanının alınmasına karar verildiği belirtilen davetiyede, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 43/3. maddesinin "Cumhurbaşkanı kendi takdiri ile tanıklıktan çekilebilir. Tanıklık yapmayı istemesi halinde beyanı konutunda alınabilir ya da yazılı olarak gönderebilir" hatırlatması yapıldı.
Davetiyede, şu ifadeler yer aldı:
"Mahkememiz ara kararı ve bu yasal düzenleme karşısında tanık olarak; tanıklık yapıp yapmayacağınız, tanıklık yapmayı istemeniz halinde beyanınızı yazılı mı yoksa mahkeme heyeti tarafından konutunuzda mı alınması isteğiniz hususunu makul bir süre içinde mahkememize bildirmeniz rica olunur."
Dava süreci
28 Şubat dönemine ilişkin davanın son duruşmasında dönemin Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanı olan sanıkların avukatları, mükveklillerinin suç tarihindeki görevleri nedeniyle yargılamanın Anayasa Mahkemesi'nde yapılması gerektiğini belirttiler. Sanık avukatları ayrıca dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve Başbakanı Tansu Çiller'in telekonferans yoluyla dinlenmesini istediler. Savcı da Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in dinlenilmesi ve görüşünün alınmasını talep etti.
Mahkeme, dönemin Başbakanı mağdur Tansu Çiller için yazılan talimat cevabının beklenilmesine karar vererek duruşmayı 27 Ekim 2014'e erteledi.
28 Şubat süreci
Refah Partisi ile Doğru Yol Partisi koalisyonuyla görevde olan hükümet, 28 Şubat 1997'de yapılan Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısında, 'irtica ile mücadele' amaçlı bazı kararlara imza atmak zorunda bırakılmıştı. Başbakan Necmettin Erbakan 18 Haziran 1997'de istifa etmişti.
O dönem yaşanan olayların mercek altına alındığı 28 Şubat davasında sanıklar 'hükümeti devirmeye çalışmakla' suçlanıyordu.
Sanıklar mahkemeye verdikleri ifadelerinde, MGK kararlarını denetlemek ve uygulamak için kurulan 'Batı Çalışma Grubu'nun, Genelkurmay yönetiminin bilgisi dahilinde faaliyet gösterdiğini söylemişti.
Aralarında eski Genelkurmay ikinci Başkanı Emekli Orgeneral Çevik Bir'in de bulunduğu davanın tutuklu son beş sanığının da adli kontrol şartıyla tahliyesinin ardından davada tutuklu sanık kalmadı. Tahliye kararına gerekçe olarak 'delillerin karartılma ihtimalinin olmaması, sanıkların tutuklulukta kaldıkları süreler' gösterildi. Sanıklara, adli kontrol kapsamında yurtdışına çıkış yasağı ile 15 günde bir karakola imza atma şartı getirildi.
