• BIST 9475.01
  • Altın 2496.579
  • Dolar 32.5995
  • Euro 34.7967
  • İstanbul 15 °C
  • Ankara 20 °C
  • İzmir 23 °C

Çocuklarda Diyabet

Çocuklarda Diyabet
Her yıl bin 700 civarında çocuk ve ergene diyabet tanısı konulduğunu söyleyen Uzm.

Her yıl bin 700 civarında çocuk ve ergene diyabet tanısı konulduğunu söyleyen Uzm. Dr. Figen Günindi, en çok görülen diyabet türünün "Tip1 diyabet" olduğunu söyledi.

Medical Park Samsun Hastanesi Çocuk Endokrinolojisi Kliniği'nden Uzm. Dr. Figen Günindi "çocuklarda diyabet" hakkında bilgi verdi. Dr. Günindi, "Diyabet insülin üretimi salınımı veya etkisinde yetersizlik sonucu ortaya çıkan kan şekeri yüksekliği ile karakterize kronik seyirli bir hastalıktır. İnsülin kandaki şekerin hücre içine girmesi ve enerji olarak kullanılmasını sağlayan anahtar hormondur ve pankreas tarafından üretilir. Pankreas yeterli insülin üretemediği zaman şeker hücre içine giremez ve enerjiye dönüşemez. Kan şekeri yükselmeye başlar ve diyabet gelişir" dedi.

ÇOCUKLARDA DİYABET TÜRLERİ

Çocuklarda ve genç erişkinlerde en sık rastlanan diyabet tipinin, Tip1 diyabet olduğunu söyleyen Uzm. Dr. Günindi "Ancak obezite sıklığındaki artış nedeniyle çocuklarda Tip2 Diyabet riski de artmaktadır. Bunların dışında yenidoğan döneminde ortaya çıkan neonatal diyabet, gebelikte ortaya çıkan Gestasyonel Diyabet ve tek gen hastalığına bağlı (MODY) diyabet tipleri de bulunmaktadır. Ülkemizde, çoğu Tip1 diyabet olmak üzere her yıl bin 700 civarında çocuk ve ergene diyabet tanısı konulmaktadır" şeklinde konuştu.

TİP1 DİYABET NASIL ORTAYA ÇIKAR?

Tip1 diyabetin çeşitli faktörlere bağlı olarak ortaya çıktığını dile getiren Günindi, "Doğuştan var olan, diyabete yatkınlık sağlayan doku grupları diyabet gelişme riskini artırır. Bizi hastalıklardan koruyan bağışıklık sistemimiz bazı durumlarda insülin salgılayan hücreleri yabancı algılayarak yok edebilir. Bunun dışında diyabete genetik yatkınlığı olan kişilerde virüslere bağlı enfeksiyonlar, gıdalardaki katkı maddeleri, stres, diyabeti başlatan tetikleyici faktör olabilir. Yakın akrabalarında (anne, baba, kardeş, çocuk) Tip1 diyabet olan kişilerde diyabet gelişme riski daha fazladır" diye konuştu.

DİYABETİN BELİRTİLERİ

Diyabetli çocukların pankreaslarında, insülin üreten hücrelerin tahrip olması nedeniyle insülin üretilemediğini söyleyen Dr. Günindi, "İnsülin eksikliği nedeniyle vücut şekeri kullanamaz ve kan şekeri yükselir. Fazla şekeri atmak için sık ve bol idrar çıkarma başlar. Sıvı kaybı nedeni ile ağız kuruluğu ve susama hissi olur. İdrarla kaybedilen sıvı kaybını gidermek için çok su içme, gece idrara çıkma, daha önce idrar kaçırmayan çocuklarda gece işemesi başlar. Şeker enerji kaynağı olarak kullanılamadığı için sık yemek yemeye rağmen açlık hissi olur. Vücut enerji üretmek için kendi yağ ve proteinini yakar, yağ ve kas dokusu yıkımına bağlı kilo kaybı gelişir. Gece sık uyanma, şeker yüksekliği, enerji eksikliğine bağlı halsizlik, çocukta davranış değişikliklerine neden olabilir. Bu belirtiler genellikle bir aydan kısa sürelidir. Fark edilmediği veya zamanında tanı konmadığı durumda bulantı, kusma, karın ağrısı, dalgınlık, hızlı ve derin solunum, ağızda aseton kokusu ve ardından diyabetik ketoasidoz denilen koma hali gelişir. İnatçı enfeksiyonlar ve tekrarlayan mantar enfeksiyonları, özellikle bebeklerde düzelmeyen bez bölgesi dermatiti, ergenlik öncesi kızlarda vajinal kandidiyazis diğer belirtilerdir" dedi.

DİYABETİ NASIL TANIRIZ?

Diyabet tanısının açlık, tokluk veya rastlantısal olarak bakılan kan şekerinin düzeyine göre konulduğunu belirten Dr. Günindi, "Normal kan şekeri değerleri en az 8 saatlik açlık sonrası 80-100 mg/dl arasında, toklukta (yemekten 2 saat sonra) 140 mg/dl altında olmalıdır. Açlık kan şekeri 126 mg/dl üzerinde veya Oral Glukoz Tolerans Testinin 2. saatinde 200 mg/dl üzerinde olması; bunun dışında çok su içme, çok idrar çıkarma şikayetleri olan kişilerde herhangi bir zamanda ölçülen kan şekerinin 200 mg/dl üzerinde olması diyabet olarak tanımlanır" şeklinde konuştu.

ÇOCUKLARDA DİYABET TEDAVİSİ

Tip1 diyabette insülin eksikliğinin olduğunu ve ihtiyaç olan insülinin dışarıdan verilmesi gerektiğini söyleyen Uzm. Dr. Günindi "Sağlıklı kişilerde açlıkta sürekli olarak aynı düzeyde (bazal) ve yemek sonrası kan şekerinin yükselmesini önlemek için hızlıca ve bol miktarda (bolus) insülin salgısı olmaktadır. Diyabetli kişilerde insülin tedavisi fizyolojik insülin salınımına en uygun şekilde kullanılmaktadır. Ülkemizde rekombinan DNA tekniği ile elde edilen insülin analogları kullanılmaktadır. Sığır ve domuz insülini ile domuzdan elde edilen semisentetik insülin kullanılmamaktadır. İnsülin hayati bir hormondur ve bağımlılık yapmaz. Tip1 diyabet kronik bir hastalıktır ve sürekli insülin tedavisi yanında, diyabetik hasta ve ailesinin eğitimi, beslenme planlaması ve egzersiz tedavinin önemli bileşenleridir. Diyabet eğitimine, insülin tedavisine eşdeğer bir önem verilmelidir" açıklamalarında bulundu.

Kaynak: Haber Kaynağı
Diğer Haberler
ÇOK OKUNANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İstanbul Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0212 970 87 88 | Haber Scripti: CM Bilişim