CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel, 17-25 Aralık operasyonlarını asla unutmayacaklarını ve er geç hesabını soracaklarını söyledi. Sertel, partisinin Bursa'da il başkanlığı seçiminde konuştu.
Merhum Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in yeğeni Yahya Demirel'in yaptığı hayali ihracatlar ortaya çıkınca neler yaşandığını hatırlatan Milletvekili Sertel, şunları söyledi: "Bu iktidarın, 17-25 Aralık'ı yolsuzluk ve rüşvetle mücadele haftası olarak ilan edenlere söyleyecek tek bir sözü yok. Hani kısık sesle, "Sıfırladın mı?" diyorlardı ya, o konuşma bir baba ile oğulun, bütün insani ilişkilerini sıfırladığının göstergesidir aslında. Geçmişte de siyasette büyük olaylar yaşandı. Rahmetli Süleyman Demirel'in yeğeni Yahya Demirel, sadece sunta ihracatı nedeniyle yıllarca yargılandı ve hapis cezasına çarptırıldı. Süleyman Demirel, bu olay nedeniyle siyaseten çok büyük sıkıntılar çekti. O sunta olayı, bunların yaptıklarının yanında milyonda bir bile değil. Şimdi biz 17-25 Aralık'ı unutacak mıyız? Sıfırlanan paraları, dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler'in oğlunun evinde çıkan para kasalarını, ayakkabı kutularını unutacak mıyız? Asla unutmayacağız ve unutturmayacağız. Bunların hesabını elbet soracağız."
'MAHKEME DE AKLANSINLAR'
Birkaç gün önce Meclis'e, 17-25 Aralık'ın darbe girişimi olup olmadığına dair bir önerge sunulduğunu belirten CHP Milletvekili Sertel, "MHP, daha birkaç gün önce Meclis'e, AKP'nin şimdiye kadar diyegeldiği gibi, 17-25 Aralık'ın darbe girişimi olup olmadığının araştırılması yönünde bir önerge verdi. O tapelere yansıyan konuşmalara, yolsuzluklara darbe girişimi diyen AKP'liler, bu önergeyi reddettiler. Böylece 17-25 Aralık'ta yaşananların yolsuzluk olduğunu bir kez daha kabul ettiler. Oysa yolsuzluklar gün gibi ortada. Haram yediler. Mümin kişi çalmaz. Eğer mümin kişi Müslümansa, hırsızlıkla suçlanıyorsa kendisi koştura koştura mahkemeye gider ve aklanmayı ister. Aklanmak, öyle parti ismiyle olmaz. Aklanmak, yargıdan kaçmakla olmaz. Bütün bunların hesabını soracağız." diye konuştu.
Atila Sertel, konuşmasının sonunda Can Dündar ve Erdem Gül başta olmak üzere bütün gazetecilere özgürlük istedi.
