İşte Arınç’ın açıklamalarının satır başları:

Melih Gökçek istifanızı istedi?

Cumartesi günü Kudüs’le ilgili bir toplantının ardından konuştum. Kamuoyu biliyor bu konuşmaları. Bir kısım basın Hükümetimiz ve Cumhurbaşkanımız veya benim ile Cumhurbaşkanı ile aramda bir sorun olduğunu yazdılar. Ben yıllarca parlamento içinde veya dışında çalışmış bir insanım.

Cumhurbaşkanına herhangi bir nezaketsizlik yapmayız. Biz cumhurbaşkanımızla birlikte bir ateş çemberinin içinden geçerek bugünlere geldik. DGM’lerden yasaklamalardan birlikte bugünlere süzüle süzüle gelmişizdir. Cumhurbaşkanımızla dava kardeşiyizdir.

O bir çile insanıdır, halkımızın kahramanıdır. Ama Cumhurbaşkanımız bazı konularda açıklamalar yapıyor. Yaptığı açıklamalar yanlış yönlendirmelere maruz kalıyorsa eksik bilgiler varsa biz bunları düzeltmekle mükellefiz. O yüzdendir ki iki gün arka arkaya açıklamalar yaptık.

Benim sözlerimi o hiç yanlış anlamaz. Ben de onun sözlerini şimdiye kadar hiç

Çözüm süreci veya diğer konularda Cumhurbaşkanımızı eksik bilgilendirmişsek kusuru kendimizde aramalıyız.

İki ay sonra siyasi hayatım bitiyor. Ardından başım dik gezeceğim. Benim hiçbir akçeli işte işim olmamıştır. 8 Haziran’da sokağa çıktığım zaman insanlar helal olsun bu insan doğrucudur doğru söylediği için dokuz köyden kovulmuştur diyeceklerdir.

BAŞBAKANLA GÖRÜŞTÜM AMA…

Başbakanla bu konuyla ilgili görüşmek için görüştüm mü? Perşembe ve Cuma akşamları seçimle ilgili çalışmaları değerlendirmek için bir araya geldi. Bu konuda Başbakan tamamen masumdur. Bu suç değil ki masum diyeyim Başbakan. Ben kendi adıma mı konuştum yoksa hükümet adıma mı? Ben Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç’ım. Ne zaman bana mikrofon uzatılsa bu şekilde konuşurum.

GÖKÇEK’E: TERBİYESİZ

Gökçek benim görevden alınmamı isteyecek kadar haysiyetli bir insan değildir. Benim sevdam koltuk makam sevdası değil, birilerinin yaptığı gibi. Gökçek’in Başbakan’dan benim görevden alınmamı istemesi hakkı da değildir haddi de değildir. Burada Okkalı cevaplar söylemek istemiştim Gökçek’e ama eşi Nevin hanımı tanırım severim. Onu üzmemek adına söylemiyorum. Konuşacaksam seçimden sonra Gökçek’le ilgili yüz konuyu konuşurum.

KİMLERİN HAVLAYACAĞINI İYİ BİLİRİM

Cumartesi ve Pazar konuşmaları nedeniyle kimlerin ne zaman nerede havlayacağını çok iyi biliriz. Onun gayesi milletvekili olmak. Ahmet Hakan denen kişinin ailemle ilgili yazdığı bir köşe yazısını delil olarak kullanıyor. Ahmet Hakan’ı çok eskiden tanırım. Birbirimizi biliriz. O gazetecilik yapıyor. Ama Gökçek tetikçilik yapandır. Ben ABD’ye gittim. Türkçe Olimpiyatlarına koştum. Bunları hiç gizlemedim. Ama Gökçek benim yaptığımın bin katını yapmıştır. Ankara’yı bunlara (paralel) parsel parsel satmıştır. İş adamlarına yurtlar yaptırmıştır. Ben Gökçek’in 2009 – 2011 – 2014 seçimlerinde Gökçek’in adaylığına itiraz ettim. Artık yeter dedim. Onun bu Ankara’da yapacağı bir şey kalmadı dedim. Ama partim böyle uygun gördüğü için destekledim. O bunun hıncını çıkartmaya çalışıyor. Onu saldırtan kişileri 8 Haziran’dan sonra ortaya çıkaracağım. Ama birilerine yaranmak için yapıyor.

Erdoğan’ın “uygun bulmuyorum” açıklamasından sonra bir değişiklik yapılacak mı?

İzleme heyeti konusu bizim kabulümüzdür. Böyle bir mekanizmaya çözüm sürecinde ihtiyaç duyulduğu ortadadır. Bu heyetin akil insanlar içinden olacağını söyleyebilirim. Akil insanlarının sayısının 5-6 civarında olmasını düşünüyoruz. Tabii düşünmemiz yetmiyor. O seçeceğimiz kişilerin de bunu kabul etmesi gerekli. Sayın Cumhurbaşkanımızı çözüm süreci ve görüşme heyetiyle ilgili eksik bilgilendirdiğimiz ortadadır. Bununla ilgili bilgi sahibi olmalı. Bu görev de bize düşüyor. Arkadaşlarımız bilgi arz edeceklerdir.

KPSS’DE KOPYA İDDİASI

2010 yılında yapılan KPSS sınavına yönelik Bakanlar Kurulu’nda hiçbir madde konuşulmadı. Ancak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı oldukça güzel bir açıklama yapmış konuyla ilgili.

ÇÖZÜM SÜRECİ

Çözüm sürecinin sorumluluğunun hükümetin üzerinde dedim ama bu konunun öncülüğünü yapan ve bunu ‘baldıran zehiri’ olarak adlandıran Cumhurbaşkanımızı da her aşamada bilgilendirmemiz gerekmektedir.