Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Mahmudiye Atçılık Meslek Yüksekokulunda okuyan kadın öğrenciler, atalardan gelen at kültürünü sürdürüyor.
Türk milletinde önemli bir yere sahip olan atlar, son yıllarda önemini yitirmeye başladı. Özellikle motorlu taşıtların artması sonrasında şehirlerde yok denecek kadar az sayılara düşen atlar, yeni nesil tarafından da pek ilgi odağı olmuyor. Atalardan gelen bu kültürün yaşatılması ise, bazı köy veya ilçelerde sürüyor. Atçılık kültürünün ve mesleğinin sürdürülmesine katkıda bulunan ESOGÜ Mahmudiye Atçılık Meslek Yüksek Okulunun öğrencilerinden çoğu kadın. Atlarla her gün iç içe olan kadınlar, değerleri atları kendileri temizliyor, bakımlarını yapıyor. Onlar için at bir tutkudan öte. Okulda bulunan bir öğrencinin yanı sıra, atları kendilerininmiş gibi sahiplenen kadınlar, ata kültüründen gelen atçılık mesleğini de sürdürmeye çalışıyor.
Mesleğin zor yanlarının olduğunu belirten 2'inci sınıf öğrencisi Fatma Turhan, "Dünyada bu meslekle aslında kadınlar daha çok ilgileniyor. Türkiye'de tam tersi erkeklerin elinde olan bir meslek. Biz de Türkiye'de kadınlar açısından bu sayıyı arttırmak istiyoruz. Dışarıdan bakınca kolay gibi gözüküyor ancak zor bir meslek. Atlarla aranızda bir bağ oluşuyor. Bir çocuk gibi düşünün. Mesela Midas isimli atın daha önce kulağını sıkmışlar, kulağını sıktığınızda huysuzlanıyor. Ya da ayağı kırılsa siz de üzülüyorsunuz. Hamile kalsa yanında bekliyorsunuz. Ona yardımcı oluyorsunuz. Aranızda bir bağ oluşuyor, anne çocuk gibi" dedi.
Hayalleri olan atlara kavuşmak ve antrenör olmak için Atçılık Meslek Yüksek Okula kaydını yaptıran Rus gelin Katerina Dükkancı "Biraz zor meslek. Canlı hayvanla uğraşmak kolay değil. Atla çalıştığınız sıra her şey olabilir. Atlar benim için arkadaş ve küçük kardeş gibidir" diye konuştu.
Öğretim Görevlisi Sibel Danışan, çocukluğundan bu yana hayvan sevgisinin her şeyin önünde geldiğini söyledi. Her zaman hayvanlarla ilgili bir meslek yapmak istediğini dile getiren Danışan, "İlerleyen dönemlerde de biyoloji okumamın ardından, at eğitmenliği konusunda uzmanlaşmak istedim. Çok mutluyum, doğru bir meslekte olduğumu düşünüyorum. Her mesleğin olduğu gibi bu mesleğinde zorluğu var. Böyle büyük bir hayvanla çalışmak, kadınlar için çok ürkütücü geliyor. Kadınların bu meslekte çok az zorlandığını düşünüyorum. Empati çok önemli. Dünyada da kadınların hakim olduğu bir alan. Türkiye'de bir ön yargı var. Umarım bu ön yargı kırılacak. Bu mesleğe gelsinler, at ile bir kez temas etsinler. Harika bir iş olduğunu ve üstesinden gelebildiklerini görecekler. Umarım çevremizde gün ve gün kadın antrenörler görürüz" diye konuştu.
