Yemini “Türk Sancağının Şanını Canımdan Aziz Bilip İcabında Vatan, Cumhuriyet ve Vazife Uğrunda Seve Seve Hayatımı Feda Eyleyeceğime Namusum Üzerine Ant İçerim” diye biten askerin kışlasındaki yani evinin bahçesindeki bayrağın indirilip atılacağı ve oradaki asker ya da sivil kimsenin ses çıkarmayacağı, herhalde bunu yapanların bile aklına gelmezdi.
Başkent'te sokaklar karıştı.
ÇOCUK DA OLSA HAPİS CEZASI VAR
Bayrak direğine çıkan aslında sadece birilerinin maşası yani bu işin görünen yüzü. Ama fiili cezasız değil. Kanundaki ifadesiyle, “Türk Bayrağını yırtarak, yakarak veya sair surette ve alenen aşağılama”nın karşılığı, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası (Türk Ceza Kanunu Md. 300). Azmettiren(ler) hakkında da aynı ceza uygulanıyor (TCK Md. 38).
Bayrağı indiren çocuksa bile -ki hiç öyle görünmüyor- suçu cezasız kalmıyor. Yalnızca verilecek ceza; kişi 15-18 yaş aralığındaysa üçte bir oranında, 12-15 yaş aralığındaysa (işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin varlığı halinde cezai ehliyeti var) yarı oranında indiriliyor (TCK Md. 31).
SORUMLU KİM?
Başbakan “Oradaki asker, komutan bunun bedelini ödeyecektir” diyor. Peki, bedelini ödemesi gereken yalnızca oradaki asker ve komutan mı?
Bu asker ve komutanın komutanları, Genel Kurmay Başkanı, Bakanlar Kurulu ve Başbakanı da Anayasa’da açıkça belirtildiği üzere, bayrağa el uzatılacak günlere gelinmesinden, sessiz kalınmasından en az onlar kadar sorumlu değil mi?
Bebek Katili Terörist Başının “İmralı Makamı”, Teröristin “Gösterici”, PKK’lının “Eylemci” ilan edildiği bu dönemde yalnızca “maşa”lar değil gerçek suçluların, sorumluların cezalandırılması mümkün olabilecek mi? Göreceğiz…
