• BIST 9693.46
  • Altın 2507.571
  • Dolar 32.5778
  • Euro 34.7576
  • İstanbul 15 °C
  • Ankara 24 °C
  • İzmir 21 °C

Başbakanın taziyesi bir nevi sözde soykırım özrüdür

Başbakanın taziyesi bir nevi sözde soykırım özrüdür
MHP Genel Başkanı Bahçeli, Başbakan Erdoğan'ın 1915 olayları taziye mesajına ilişkin, "Başbakanın taziyesi bir nevi sözde soykırım özrüdür" dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, MHP Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 1915 olaylarına ilişkin taziye mesajını ve Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın yüksek mahkemenin kuruluş yıl dönümünde yaptığı konuşmayı değerlendirdi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve hükümetinin tarihe karşı ön yargılı baktıklarını ve tarih cahili olduklarını öne süren Bahçeli, bunun son örneğinin Erdoğan'ın 23 Nisan'da yayımladığı 1915 olaylarına ilişkin mesajı olduğunu belirtti. 

Erdoğan'ın mesajının baştan sona gayri milli bir bakışla yazıldığını, adil ve vicdani duruştan, din ve etnik köken gözetmeden o dönemde yaşanmış acıları anlamaktan bahsettiğini ifade eden Bahçeli, şunları söyledi: 

"Başbakan acılar hiyerarşisi kurulmasının, acıların birbiriyle mukayese edilmesinin ve yarıştırılmasının acının öznesi için bir anlam ifade etmeyeceğine atıf yapmıştır. Doğrudur, acıları yarıştırmak, acılar arasında kategorik ayrımlar yapmak bir aşamaya kadar insani ve İslami değildir. Fakat Ermeni çetelerinin katlettiği 518 bin 105 Müslüman Türk’ü ne yapacağız, nereye koyacağız? 'Oldu bir kere, ne yapalım, ölenle ölünmez' diyerek, şehadetlere sırt mı çevireceğiz? Haksız yere, suçsuz yere ölen her kim olursa olsun üzülmek doğal olarak insanlık gereğidir. Ancak sözde soykırım tezlerini silah gibi kullanan, uluslararası camiada aleyhimize yıllardır lobi çalışması yapan hangi Ermeni’nin, hangi Ermenistan devlet yöneticisinin Müslüman Türk milletinin yaşadığı acıları paylaştıkları duyulmuştur?

Millet-i Sadıka unvanının alınmasından tehcire kadar uzanan kanlı hadiseleri tek taraflı olarak Türk milletine yüklemek, en hafif deyimle kansızlık olup yok hükmündedir. Başbakan Erdoğan, Türk milletinin üzerinden taziye kurbanı keserek kendisini aklama ve temize çıkarma sinsiliğine soyunmuştur. Başbakan’ın taziyesi bir nevi sözde soykırım özrüdür." 

Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın, yüksek mahkemenin kuruluş yıl dönümündeki konuşmasına da değinen Bahçeli, Kılıç'ın sözlerinin Başbakan Erdoğan ve AK Parti'yi aşırı derecede rahatsız ettiğini ve kızdırdığını söyledi.

Bahçeli, Süper Toto Süper Ligin şampiyonu Fenerbahçe'yi de kutlayarak, "İnanıyorum ki şampiyonluk adalete yeni bir fener yakacak, haksızlıklarla ve hukuksuzluklarla mücadelede yeni bir heyecan uyandıracaktır" dedi.

1 Mayıs

Bahçeli, Türkiye'nin önündeki gerilimli ve bunaltıcı gündem maddelerinden birinin 1 Mayıs kutlamalarına ilişkin tartışmaların olduğunu ifade etti.

1 Mayıs’ın, 2009 yılında Emek ve Dayanışma Günü olarak kanunla kabul edilmesine rağmen, her yıl sancılı geçtiğini dile getiren Bahçeli, "Emek’ten, işçi haklarından, işçilerin yaşadığı problemlerden ve dayanışmanın öneminden başka her şey gündeme yansımakta, öne çıkmaktadır. Şu çelişkiye dikkat ediniz ki 1 Mayıs kutlamalarının yapılacağı alan tartışması işçi kardeşlerimizin beklentilerinin, hak taleplerinin üzerindedir" diye konuştu.

Taksim’i vazgeçilmez kutsal bir alan olarak sunmanın ne emeğin ne de dayanışmanın ruhuyla bağdaşacağını ifade eden Bahçeli, "1 Mayıs’ın magazinleştirilip Taksim’le özdeşleştirilmesi, Taksim’e hapsedilmesi, Taksim’e bağlanması işçi kardeşlerimizin ve iş hayatının hiçbir yarasına merhem olmayacaktır. Kaldı ki 1 Mayıs, Taksim Günü değildir" dedi. 

"Kalekol ve karakol inşaatları ablukada"

Devlet Bahçeli, Türkiye’nin iç huzuru, iç barışı ve kardeşlik ortamının sürekli irtifa kaybettiğini, tahrik kampanyalarının milli ve üniter devlet yapısını hedef aldığını savundu.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, terör örgütünün dağ kadrosunun güçlenmesine açıkça çanak tuttuğunu, el altından destek verdiğini öne süren Bahçeli, ülke güvenliği için zorunlu olan kalekol ve karakol inşaatlarının, kan ve karışıklık müdavimi bölücü kalabalıklar tarafından çoktandır ablukaya alındığını anlattı. Bahçeli, "Devletin düştüğü şu acınası duruma bakınız. PKK’lılar vatanımızın bir bölümünde alan hakimiyeti kurmak için her çirkefliği yapmaktadır fakat buna karşı koyacak ve engelleyecek hükümet iradesinden ortalıkta iz dahi yoktur" diye konuştu.

Terör örgütü militanlarının Diyarbakır-Bingöl yolunda iki askeri kaçırmasına karşı Başbakan Erdoğan ve hükümet üyelerinin sessiz kaldığını söyleyen Bahçeli, şöyle devam etti:

"Başbakan Erdoğan daha birkaç gün önce Kayseri’de, 'ulusal güvenliğimizi tehdit eden kim olursa olsun, babamız dahi olsa acımayız' demiştir. Milli güvenlik denilince aklına dini cemaatler mi gelmektedir? Başbakan Erdoğan gerçek paralel yapılanmayı, gerçek hainleri, gerçek bölücü odakları gündemine ve ağzına ne zaman alacaktır? Başbakan PKK’nın gizli hayranı, gizli mensubu, gizli militanı gibi hareket etmektedir. Türkiye’nin bir bölgesinde yaşanan bölücü kalkışmalar, terör faaliyetleri hükümet eliyle saklanmaya uğraşılmaktadır. 

Asıl gaye Türkiye’nin bölünüp parçalanarak dört parçalı Kürdistan’ın kaşla göz arasında kurulmasıdır. Cumhurbaşkanı Sayın Gül’ün MİT Yasası'nda yapılan değişikliği onaylamasıyla ihanet pazarlıkları yasal güvenceye kavuşturulmuştur. Şayet bu sakıncalı kanun düzenlemesi Anayasa Mahkemesi’nden dönmezse, İmralı canisiyle yürütülen müzakereler ahlaki olmasa da meşruiyet kazanacaktır. Bu, Türkiye’nin milli güvenliğine en açık darbedir. Bu, Türk milletinin varlığına benzeri görülmemiş yasa makyajlı operasyondur. 

Şimdi de sırayı başka talepler almıştır. İmralı canisi PKK’nın Meclis uzantıları kanalıyla, 'her an derinlikli çözüm imkanları da, çatışma olasılıkları da var' diyerek, Başbakan’a yeni bir ayar vermiş, bazı yasal değişiklikler için elini çabuk tutması mesajı göndermiştir. Anlaşılan İmralı, Başbakan’ın müşavirlik hizmeti aldığı ve meşveret ettiği bir adaya dönmüştür. Şu rezilliğe bakınız ki, canibaşı, TBMM’de neyin görüşülüp görüşülmeyeceğine akıl ve tavsiye vermeyi kendisinde hak görecek kadar şımarmış ve şımartılmıştır. Bu hadsizliğin, bu edepsizliğin, bu kendini bilmezliğin şeref yoksunluğuyla malul payesi ise kesinlikle Recep Tayyip Erdoğan’ın üzerinedir." 

"BDP deri değiştirdi"

Türkiye'nin aşama aşama parçalanmaya götürüldüğünü öne süren Bahçeli, BDP'nin de üzerine kalan kısmı harfiyen yerine getirmek için her yolu denediğini, her çirkinliği rehber olarak kullandığını söyledi. Devlet Bahçeli, "Kılıktan kılığa giren, isimden isime devamlı surette değişen, bir gün öyle bir gün böyle görünen, İmralı ve Kandil’in boğazına geçirdiği halatla sürüklenen ve silahların gölgesine sığınan BDP, şimdilerde yeniden deri değiştirmiş, Meclis grubu birkaç eksik dışında olduğu gibi HDP’ye katılmıştır" dedi. 

Türk siyasi tarihinde ilk defa Kürdistan ismini kullanan bir parti kurulduğunu ve Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi'nin kuruluş işlemlerini tamamlayarak, İçişleri Bakanlığı'ndan onay aldığını anlatan Bahçeli, Türkiye'nin hem içte hem dışta bağımsız Kürdistan amacı güden bölücü partiler tarafından sarıldığını ifade etti.

"Başbakan için şifreli sözler..."

Bahçeli, Mısır’da hukuku katleden, adaleti hiçe sayan idam kararlarının "insanım" diyen herkesi hayal kırıklığına uğrattığını vurgulayarak, Mısır halkının böyle bir zalimliği ve adaletsizliği hak etmediğini söyledi.
Mısır’daki bu gelişmelerin İslam aleminde karşılıksız bırakılmamasını, uluslararası toplumun suya sabuna dokunmayan açıklamalarla konuyu geçiştirmemesi gerektiğini dile getiren Bahçeli, şöyle konuştu:

"Eğer Başbakan Erdoğan ve hükümeti, Mısır’la diyalogları askıya almamış olsaydı, bu ülkenin içişlerine karışarak taraf olmayı tercih etmeseydi Kahire yönetimi nezdinde girişimde bulanabilir ve sonuç alabilirdi. Şimdi yalnızca uzaktan uzağa konuşmakla ve eleştiri yapmakla yetinen AKP Hükümet'i yaptırım ve caydırıcılık vasfını çoktan kaybettiğinden hiçbir konuya doğrudan doğruya müdahil olamamaktadır. Bu ülkemiz ve bölgemiz adına bir kayıptır. Başbakan’ın sivri dili, kontrolsüz üslubu Türkiye’yi bölgesinde etkisizleştirmiş, yalnızlığa, ama değersiz bir yalnızlığa geriletmiştir. 

Şu an hiçbir komşu ülke sözümüzü dinlemeyecek ve nazımızı çekmeyecek durumdadır. Irak’ta seçimler vardır, Başbakan ve hükümetinin ne yaptığı, Türkmenler'e nasıl bir yardım eli uzattığı muammadır. Irak Türkmenlerinin kaderini etkileyecek, Türkmeneli’nin geleceğini şekillendirecek bu seçimler hem ülkemiz hem de milletimiz adına çok mühimdir. Ne var ki Başbakan’ın kulağı kardeşi, kader ortağı Barzani’den alacağı müjdeli haberlere çevrilmiştir. Türkmen’miş, Kerkük’müş, Musul’muş, Erbil’miş Türklük’müş Başbakan’ın umurunda değildir. 

Başbakan’ı tanımak için bazı şifreli sözlerin söylenmesi yeterlidir ve hemen kendisini ele verecektir: Buna göre; İmralı derseniz yüzü gülecek, Kandil derseniz ağzı kulaklarına varacak, BOP derseniz sevinç taklaları atacak, müzakere derseniz gözlerini fal taşı gibi açacak, Türk düşmanları derseniz müstehzi ifadelerle sırıtacak, 36 derseniz saymaya başlayacak, papaz derseniz 'cübbe nerede' diyecek, çiftçi, memur, esnaf, işçi derseniz kaşlarını çatacak, Washington derseniz Kırmızı Oda anılarını anlatacak, 17-25 derseniz arkasına bakmadan kaçacaktır. Bunları denemesi bedavadır. Bu şahsiyet için önemli olan başkalarını memnun etmek, tarihimizi yargılatmak, Türk milletini mahcup edecek ve zora sokacak ilişki ve irtibatlar içine girmektir. On yıllardır sözde soykırım masalını seslendirenlere 23 Nisan günü altın tepsi üzerinde verdiği açık çek bunun en bariz delilidir."

Diğer Haberler
ÇOK OKUNANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İstanbul Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0212 970 87 88 | Haber Scripti: CM Bilişim