• BIST 9079.97
  • Altın 2318.68
  • Dolar 32.3487
  • Euro 34.9782
  • İstanbul 15 °C
  • Ankara 13 °C
  • İzmir 18 °C

Başbakan Erdoğan: Akbabalar pusuda bekliyor

Başbakan Erdoğan:  Akbabalar pusuda bekliyor
Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları toplantısında konuştu.

Recep Tayyip Erdoğan AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları toplantısında partililere hitap etti. Erdoğan konuşmasında son zamanlarda sıkça yaptığı gibi AK Parti'de kendisi sonrasında çıkacak koltuk savaşlarına gönderme yaparak partiliere ince uyarılarda bulundu. Erdoğan, "Şu anda Akbabalar pusuya yatıyor. Ak Parti içinde bir nifak bekliyorlar. 12 yıl boyunca pusuda beklediler. İstediklerini alamadılar. Bugün de yarın da Allahın izniyle istediklerini alamayacaklar. Biz dostlarımız için umut düşmanlarımız için azap olmaya devam edeceğiz." dedi ve şöyle devam etti:

İSİMLER DEĞİL DAVA ÖNEMLİ

"Asırlardır isimleri değil davayı konuştuk. Bugün de öyle yapacağız. İsimler fanidir ama bu hareket bakidir. Cihani titerten Sultan Süleyman, Ulu hakan Abdülhamit han gittiler. Gazi Mustafa Kemal, Adnan Menderes, Turgut Özal ve Necmettin Erbakan göçüp gittiler. Baki kalan Türkiye cumhuriyeti oldu ay yıldızlı bayrak oldu. Nice isimler göçüp gidecek. Allah'ın izniyle bu millet de bu ülke de var olmaya devam edecek. Bundan hiç şüpheniz olmasın. 

ARAMIZDAN BİRİNİ ÖLÜME DEĞİL CUMHURBAŞKANLIĞINA GÖNDERECEĞİZ

Aramızdan birini ölüme değil cumhurbaşkanlığına göndereceğiz. Dava mücadelesi devam edecek. Böyle bir süreçte kim ki isimleri tartışırsa sadece partimize değil teşkilatımıza değil bu kadim davaya haksızlık yapar. İsimler de rütbeler de makamlar da mevkiler de bu dava içinde bu hareket içinde ehemmiyeti en düşük unsurlardır. İstanbul'da da ifade ettim. Sadece şu salondaki her bir kardeşim gerektiğinde vazife verildiğinde hakkıyla yapacak birikime liyakate güce sahiptir. Bundan hiç şüphem yok. Son derece hassas bir imtihandan geçiyoruz. İnanıyorum ki bu süreçte arkadaşlarım ikbal hırsıyla değil dava şuuruyla hareket edecektir. Dava şuurunu çiğneyip ikbal hırsına kapılıp bu imkanı kaybetmeyecektir. 

KİMLERİN TUZLUK OLDUĞUNU GÖRDÜK

Cumhurbaşkanı adayımız kim olursa olsun bütün Türkiye sancağının en güçlü şekilde dalgalanacağından kimsenin şüphesi olmasın. Önümüzdeki süreç bizim için bir imtihandır. Bilmenizi isterim ki son bir senedir de büyük bir imtihandan geçtik. Son bir yıldır gerçek ile sahteyi birbirinden ayırt etme fırsatı bulduk. Kimlerin ülkenin istiklali için çalıştığını kimlerin tuzluk olduğunu kimlerin de tarafsız kalarak dengeleri gözeterek susarak ihaneti onayladıklarını gördük. Mesele tepki verebilmektir. Mesele budur. "

Erdoğan'ın konuşmasından satır başları

Önümüzdeki ramazan ayı müslümanlar için zor geçecek. Mynammar'daki durum. Rabbim isterse sular büklüm büklüm bürülür diyor ya şair. Allah isterse her eşy olur. Mazlum kardeşlerimiz için daha fazla dua edeceğiz. Dua ederken elimizden gelen yardımı da yapacağız.

Biz 1071'den beri bu topraklardayız. Şimdiye kadar hep mazlumun yanında olduk. 77 milyonun şunu bilmesini isterim biz farklı bir ülkeyiz. En köklü devlet tecrübesine sahip bir ülkeyiz.

İdaremiz altındaki tüm ülkelerde barış ve huzuru tesis ettik. Ortadoğu'daki çatışmaların ülkemize sirayet etmesine izin vermeyiz.
Ülkemizin kendi gündemi var. Türkiye gıptayla bakılan ülke olmaya devam edecek. Kendi topraklarımızı korumak adına haksızlıklar olurken susmayacağız.
Filistin davasına bigane kalamayız. Mısır'ı görmezden gelemeyiz. Suriye'de hiçbir şey olmamış gibi davranamayız.

Irak'ta kardeş kardeşi öldürürken seyirci kalamayız. Türkmen kardeşlerimiz tehdit edilirken eli kolu bağlı duramaz.
Irak'taki türkmen kardeşlerimiz için ne gerekiyorsa yapılıyor.  İlgili kurumlarımızı harekete geçirdik. Irak Türkmen cephesiyle uzun bir toplantı gerçekleştirdik.

CHP ve MHP'nin kafası çok karışık. Ne ilkeleri kaldı ne de bir şey kaldı. Bahçeli MHP'yi marjinal solcuların afedersiniz maymunu haline getirdi. Kılıçdaroğlu da partisini paçavraya çevirdi. Daha önce bu partilerin en azından bir ağırlığı vardı. Bu iki genel başkanla bu partiler kimliksiz hale geldi. 

Dün çıkmış Kılıçdaroğlu Anayasa mahkemesine teşekkür ediyor. Bahçeli de 12 Eylül mahkumiyetine seviniyor. 2010 yılında Bahçeli de Kılıçdaroğlu da AYM'ye bu yetkileri tanıyan ve 12 Eylül'e yargı yolunu açan anayasa değişikliğine hayır diyorlardı. O zaman bunlar söylenmedik şey bırakmadılar. Bize her türlü hakareti yaptılar. Biz bunlara rağmen 330'u yakalamaya çalıştık. Ondan sonra da Türkiye'yi dağ taş demeden dolaştık ve hamdolsun millet yetkiyi verdi evet dedi ve biz de bu yasayı çıkardık. 

Gerçi CHP genel müdürü oy vereceği sandığı bulup da oy veremedi. Ama günlerce halka hayır deyin çağrısı yaptı. Şimdi karşı çıktıkları değişikliğin olumlu neticelerini alıyorlar. Yüzleri olsa mahcup olurlar ama bunlarda yüz de yok. 

Ergenekon ve Balyoz ile ilgili pensilvanya'ya söylenmedik şey bırakmadılar. Şimdi kalkmış onunla hareket ediyorlar. Bir ipte bu kadar cambaz oynamaz. 

Milletin mesajını alacak seviyeleri yok. Bahçeli her hafta grupta bir saat boyunca edepe ahlaka sığmayacak hakaretler ediyor. Ey Bahçeli sen önce kendi tabanına başarısızlığın hesabını ver. 17 yıldır partinin başındasın yüzde 14'ün üzerine çıkamadın. Biz partimizi kurduk 16 ay sonra parlamentoya girdik. Yılların MHP'sini aldın CHP'nin oyuncağı yaptın. Marjinal sol örgütlerin kuklası yaptın. Pensilvanya şantaj çetesinin mahkumu haline getirdin. İlkelerini aldın götürdün altın tepsi üzerinde şantaj çetelerine teslim ettin. Çıkmış bizi hapisle tehdit ediyor. Pınarhisar günleri güzel günlerdi çok arayacaksın diyor. Sen bizi kendin gibi tehdide boyun eğecek mi sandın?

Biz Pınarhisar'a niye gittik? Bilenleriniz var bilmeyenleriniz olabilir. Tekrar etmekte fayda var. Talim terbiye yüksek kurulunun tüm okullara tavsiye ettiği devletin resmi kitaplarında yazılı olan "Minareler Süngü kubbeler miğfer..." şiirini okuduk diye... Bu şiirin mısralarına bir şey bizi sindiremez gökler yerler açılsa üzerimize tufanlar yanardağlar saçılsa biz oyuz ki imanıyla övündüğümüz ecdadımız..... diye de bir girişi vardı konuşmamın... 

Bununla bizi yargıladılar. Ondan sonra da Pınarhisar'da sağolsunlar misafir ettiler. Şimdi de başka yerde misafir ederler. Yeter ki hak için verdiğimiz bu mücadele devam etsin. Ey Bahçeli sen üç buçuk yıllık iktidarında beş yıl sana millet yetki verdi. Ama sen Düzce depreminde Sakarya depreminde bunların altında kaldın. Siz o depremlerde vatandaşımızı ve şehirlerimizi ayağa kaldıramadınız. Bankalarınız iflasa doğru gidiyordu. Yoksulluk başını almış gidiyordu. Biz ihtiyacımız olan ürünleri bulamaz hale gelmiştik. Siz böyle bir Türkiye teslim ettiniz bize. Biz bu Türkiye'yi hamdolsun dünyanın mefahiri haline getirdik. Yurt dışındaki vatandaşlarımız artık "alnımız dik" yürüyoruz sayın Başbakanımız der hale geldi. Biz Avrupa'da onbinlerle kucaklaşıyorsak bunlar durup dururken olmadı. Biz bu yola millet için ülke için bayrak için ölümüne çıktık. Değil hapis ey Bahçeli senin ölüm tehditlerine boyun eğmeyiz pabuç bırakmayız. Bunu böyle bilesin.  Bizim için ölüm mukadderdir. Bir trafik kazasında da olabilir bir ayağımız taşa takılır orada da olabilir. Yahut normal giderken dengeyi kaybedersin. Herşey olabilir. Her nefis er veya geç ölümü tadacaktır. Mesele ölümden korkmak değil. Bir Müslümana bu yakışmaz. Mesele ölümü korkutmaktır. 2000 yılında MHP hükümetin ortağı Bahçeli Başbakan yardımcısı. DSP-ANAP birlikte bir cumhurbaşkanı adayı dayattılar. MHP'ye bu adayı dayattılar. Bir milletvekili isyan etti. Kendi arkadaşlarını dövdüler. 

MHP o gün DSP ve ANAP'ın oyuncağı oldu şimdi de CHP'nin adayı. O günlerde de cumhurbaşkanı adayı dayattılar bugün de dayatıyolar. Bir zamanlar aynı şeyi DP karşısına Şemsettin Günaltay'ı çıkararak denediler. Tezgah aynı değişen bir şey yok. MHP'nin içinde adaylığa cesaret edecek kimse yok mu? Belki kazanamaz belki yenilir. Ama en azından izzetiyle yenilir. MHP'ye gönül veren kardeşlerim "irademize saygısızlık yaptın" diyecekler ve kendi iradelerini en güzel şekilde sandığa yansıtacaklardır. 

Aynı şey CHP'ye gönül veren kardeşler için de geçerli. Onlar da bunun hesabını soracaktır. MHP bu genel başkan yönetiminde izzetini kaybetti. 10 Ağustos'ta bir kez daha yenilecekler. Ama izzetleriyle değil alınlarındaki lekeyle yenilecekler. 

Benim milletim bu ülkede artık omurgalı siyaset istiyor. Millet her rüzgarın önünde eğilen her çirkinliği yapan üzerine bir de yenilen zavallı siyasetçi görmek istemiyor. CHP ve MHP'nin düştükleri çukura bakınca sorumluluğumuzun ne kadar önemli olduğunu bir kez daha idrak ediyoruz. AK Parti bu ülkede milletin umudu olarak doğdu ve bugünlere geldi. Halen de bunu sürdürüyor. Biz muhalefeitn acizliğine bakacak rehavete kapılmayacak tam tersine saflarımızı daha da sıklaştıracağız. 

Hepinizi çok iyi bildiği hususları sizlere tekrar hatırlatmak istedim. Bu ülkede yıllar boyunca siyaseti bir rant kapısı olarak görenler oldu. Milletin oyuyla iş başına geldiler bir iki sene hükümette görev aldılar. Her seferinde millete çok ağır faturalar yüklediler. 

Biz gelene kadar ortalama iktidarların ömrü 16 aydı. Hiçbir küresel veyahutta ulusal yatırımcı böyle bir ülkeye gelip yatırım yapmaz. Çünkü yatırımcı önünü görecek. Eğer göremiyorsa yatırım yapmaz. Yarın ne olacak bunu bilmiyor. Kaldı ki yolsuzluk varmış baskı varmış adaletsizlik varmış. Bunların hepsi terazide. Bunlar hiçbir zaman bu sorunlara çözüm aramadı. Sadece kendilerini ve çevrelerini düşündüler. Çevrelerine adeta hortumla kaynak aktardılar. Mafya işbaşında, çeteler işbaşında. Onlar kabine kurdu hükümet indirdiler hükümet kurdular. Biz bu kısır döngüye son vermek gayesiyle AK Parti'yi kurduk. Siyaseti yoksulluk, yolsuzluk ve yasaklarla mücadele etmek için yola çıktık. Hamdolsun çıkar peşinde olmadık. 

Genel başkanlık koltuğu başbakanlık koltuğu bakanlık koltuğu bizler için 12 yıl boyunca hep ateşten gömlek olmuştur. 12 yıl boyunca makamlarımızda oturup da o makamların keyfini sürme gafletine inşallah hiç düşmedik. 12 yılımız dağ taş demeden yollarda geçti. Biz 780 bin km kareye mahkum olmadık. Tam aksine tüm dünyayı fellik fellik dolaştık. Övünerek gururla söylüyorum bugün bizim ihracatçımızın dünyada gitmediği ülke kalmamıştır. Biz böyle bir ülke olduk. Dünyada ürünlerimizin girmediği ülke kalmamıştır. En zor zamanlarda bile Rabbim bize başka kapılar açtı. 

Biz bir dava partisiyiz. Biz Selçuklu'dan gelen Osmanlıyla zirveye oluşan Cumhuriyet ile devam eden köklü bir davanın sorumlusuyuz. Biz yanlış yaparsak inanın sadece Türkiye değil Filistin Mısırın demokrasi davası Suriye'deki yaşam davası Irak'ın kardeşlik davası zarar görür bunu böyle bilin. Dün akşam Orta Afrika Cumhuriyeti'nin başbakanı ve bakanlarıyla akşam yemeği yedik. Onlarla da orta afrika cumhuriyetinin içinde bulunduğu sıkıntıları konuştuk. Düşünün kişi başına milli gelirim 800 dolar olduğu bir ülke. Buradaki imkanların üst gelir grupları arasında paylaşıldığı bir ülke. Arazisi 600 bin km kare. Nüfus 4 buçuk milyon. Bu yapıda yüzde 50 Hıristiyan yüzde 15 Müslüman yüzde 35 de yerli dinlerden var. Bunlar şu geçici hükümette Türkiye ile müşterek neler yaparız bunun gayreti içinde. Yıllarca bu ülkelere sömürgeci ülkeler yardım etmedi. Onlara hep farklı baktılar. Onun için biz yanlış yaparsak inanın Myanmar'ın ayakta kalma davası Afganistan'ın güvenlik davası Somali'nin yoksulluk mücadelesi zarar görür. Davada bir kırıklık olursa milyonlarca mazlum için de hayal kırıklığı olur. 

Bu teşkilatta en küçük beldenin belediye başkanı bile bütün coğrafyanın sorumluluğunu üzerinde taşır. Bir sandık müşahidimiz sadece görev yaptığı yerin değil insanlığın mesuliyetini üzerinde taşıyor. Biz bu coğrafyanın umuduyuz. Bunu unutmayın. Sorumluluğumuz o kadar büyük ki yapılan yanlış işte bu büyük coğrafyanın gönlünü yaralayacak kadar büyük olur. Nasıl ki suya düşen taş dalga dalga ufka ulaşıyorsa sizin yapacağınız her hata inanın dalga dalga ufuklara ulaşır. Ufukları aşar ve insanlığın kalbini yapar ya da kırar. 

Şu anda Akbabalar pusuya yatıyor. Ak Parti içinde bir nifak bekliyorlar. 12 yıl boyunca pusuda beklediler. İstediklerini alamadılar. Bugün de yarın da Allahın izniyle istediklerini alamayacaklar. Biz dostlarımız için umut düşmanlarımız için azap olmaya devam edeceğiz. 

Asırlardır isimleri değil davayı konuştuk. Bugün de öyle yapacağız. İsimler fanidir ama bu hareket bakidir. Cihani titerten Sultan Süleyman, Ulu hakan Abdülhamit han gittiler. Gazi Mustafa Kemal, Adnan Menderes, Turgut Özal ve Necmettin Erbakan göçüp gittiler. Baki kalan Türkiye cumhuriyeti oldu ay yıldızlı bayrak oldu. Nice isimler göçüp gidecek. Allah'ın izniyle bu millet de bu ülke de var olmaya devam edecek. Bundan hiç şüpheniz olmasın. 

Aramızdan birini ölüme değil cumhurbaşkanlığına göndereceğiz. Dava mücadelesi devam edecek. Böyle bir süreçte kim ki isimleri tartışırsa sadece partimize değil teşkilatımıza değil bu kadim davaya haksızlık yapar. İsimler de rütbeler de makamlar da mevkiler de bu dava içinde bu hareket içinde ehemmiyeti en düşük unsurlardır. İstanbul'da da ifade ettim. Sadece şu salondaki her bir kardeşim gerektiğinde vazife verildiğinde hakkıyla yapacak birikime liyakate güce sahiptir. Bundan hiç şüphem yok. Son derece hassas bir imtihandan geçiyoruz. İnanıyorum ki bu süreçte arkadaşlarım ikbal hırsıyla değil dava şuuruyla hareket edecektir. Dava şuurunu çiğneyip ikbal hırsına kapılıp bu imkanı kaybetmeyecektir. 

Cumhurbaşkanı adayımız kim olursa olsun bütün Türkiye sancağının en güçlü şekilde dalgalanacağından kimsenin şüphesi olmasın. Önümüzdeki süreç bizim için bir imtihandır. Bilmenizi isterim ki son bir senedir de büyük bir imtihandan geçtik. Son bir yıldır gerçek ile sahteyi birbirinden ayırt etme fırsatı bulduk. Kimlerin ülkenin istiklali için çalıştığını kimlerin tuzluk olduğunu kimlerin de tarafsız kalarak dengeleri gözeterek susarak ihaneti onayladıklarını gördük. Mesele tepki verebilmektir. Mesele budur. 

Üzülerek söylemeliyim ki bize saldırıldığında seyretmekle yetinenler oldu. Ama bilsinler ki millet de teşkilat da bu suskunluğu not etmiştir. Biz safları sık tutacağız. Şu anda elimize gelen belgeler bulgular bunları gördükçe Aman ya rabbim bu devletin mekanizmaları içine bunlar nasıl sızdılar. Bu yapılanmayı nasıl gerçekleştirdiler. Bu ülkeye nasıl ihanet ettiler. Bu ihanet şebekesini bizim sadece ülkemizde değil tüm dünyada tanıtmak görevimizdir. Bunu dün AB büyükelçileriyle yaptığım yemekli toplantıda da söyledim. Onların bu süreçle ilgili veballerini de görüştüm. Bunlara rağmen biz aramızda muhabbeti muhafaza edeceğiz. Biz yol üzerindeki tuzaklara düşmeden menzile doğru gece gündüz ilerlemeye devam edeceğiz. Dost zor zamanlarda ve yolculukta belli olur. Dostumuzu ve hasmımızı daha iyi öğrenerek yılmadan bıkmadan usanmadan Türkiye'yi büyüteceğiz. 

Salı günü inşallah Cumhurbaşkanlığı için adayımızı karşımızdaki ATO'nun kongre merkezinde açıklayacağız. Adayımızın açıklanmasının ardından bir kez daha yollara revan olacak adayımız için milletten yetki isteyeceğiz. Bir kez daha kapı kapı dolaşacağız. Çünkü bu seçim aynı zamanda 2015 yerel seçimlerinin bir işaret fişeğidir. Bunu da unutmayacağız. Milli iradenin sandıkta en güzel şekilde tecellisi için bir kez daha şerefli bir mücadele vereceğiz. Şu anda 9 kişilik yönetim kurulu üyesine sahip sandık kurullarımız yüzde 83'tür. Temenni ederim ki bu tespitler dört dörtlük doğru olsun. Pazar günü bu üyeler kendi aralarında toplantı yaptılar. Eksikler ortaya çıktı. Nerelere takviye yapacağımız oraya çıktı. İnşallah bu sonuçları da burada değerlendireceğiz İlk cumhurbaşkanlığı seçimlerine TÜrkiye'nin ve dünyanın sandıklara en iyi sahip çıkan partisi olarak gireceğiz. 

Çok farklı bir Türkiye'nin kapıları aralanacak. Devletle milletin buluştuğu daha güzel bir Türkiye'de hizmete devam edeceğiz. Salı günü bir kez daha birlikte olacak sizlerle hasbihal edeceğiz. Allah yardımcımız olsun.


 

Diğer Haberler
ÇOK OKUNANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İstanbul Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0212 970 87 88 | Haber Scripti: CM Bilişim