• BIST 9059.38
  • Altın 2295.098
  • Dolar 32.3137
  • Euro 35.1151
  • İstanbul 19 °C
  • Ankara 22 °C
  • İzmir 25 °C

Baro Başkanı Çıtırık: Barış için devletin yükümlülüklerini hatırlatmak suç mu?

Baro Başkanı Çıtırık: Barış için devletin yükümlülüklerini hatırlatmak suç mu?
Adana Baro Başkanı Mengücek Gazi Çıtırık, yayınladıkları "Bu suça ortak olmayacağız" başlıklı bildiri ile haklarında soruşturma başlatılan bin...

Adana Baro Başkanı Mengücek Gazi Çıtırık, yayınladıkları "Bu suça ortak olmayacağız" başlıklı bildiri ile haklarında soruşturma başlatılan bin 128 akademisyene destek verdi. "Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi'nce açıklanan bildiri ve sonrasında yaşanan gelişmelerle ilgili açıklamalarda bulunan Çıtırık, "Kalıcı barış ve huzur ortamı için devletin yükümlülüklerini hatırlatmak suç mu?" diye sordu.

Çıtırık, bildiride Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yaşanan "yasal dayanağı bulunmayan sokağa çıkma yasakları, şehirlerin kuşatma altına alınması, boşaltılması, göç ve sürgünler, yaşam, özgürlük ve güvenlik hakkının ihlali, bunların son bulması, kalıcı barış ve huzur ortamının sağlanması için devlete düşen yükümlülüklerinin ne olduğunun" kamuoyu ile paylaşıldığını hatırlattı.

Bildiri açıklandıktan sonra gerek "Kaçak Saray'ın açıklamaları gerekse de medyanın kullandığı ayrıştırıcı, nefret dili ile toplumsal infial uyandırılmaya çalışıldığını dile getiren Çıtırık, sanki cumhuriyetin ağır ve derhal vuku bulacak bir tehlikeyle karşı karşıya kaldığı havası oluşturulduğunu kaydetti. "Kaçak Saray'ın bildirgeyi imzalayan akademisyenleri "müsvedde, aydın değil; karanlık, aydın değil; cahil" olmakla itham ettiğini ifade eden Çıtırık, medya organlarının ise kullandıkları dil ile "ayrışımcılığa, ötekileştirmeye, değersizleştirmeye, itibarsızlaştırmaya, hedef göstertmeye" hizmet eden bir anlayış sergilediklerini vurguladı.

CADI AVI BAŞLATILDI

Küçükçekmece ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca bildirgeye imza koyan akademisyenler hakkında soruşturma başlatıldığına dikkat çeken Çıtırık, Üniversitelerarası Kurul Başkanlığı ve YÖK'ten "Gereğinin yapılacağı, söz konusu devletin birliğiyse akademik özgürlük olmayacağını" belirten açıklamaların yapıldığını aktardı. Çeşitli üniversitelerin rektörlüklerinin akademisyenlerle ilgili soruşturma başlattığı, bazılarının da bu kişilerin istifasını isteyerek mobbing uygulayıp, hedef gösterdiğini anlatan Çıtırık, "Bu gelişmeler sonrasında toplumda cadı avı başlatılmış. Organize suç örgütünün yöneticisi olduğu mahkeme kararlarıyla sabit olan isimlerin bildiriyi imzalayan akademisyenleri "oluk oluk kanlarınızı akıtacağız ve kanlarınızla duş alacağız" sözleriyle tehdit ve hakarette bulunduğu da yaşanmıştır. Ülkelerin kalkınmasında, insani gelişmişlikte, fikirlerin tartışılmasında, eleştiride, bilginin üretilmesinde, bilimsel ve teknolojik yeniliklerin sağlanmasında üniversitelerin çok büyük rolü bulunmakta. Aynı zamanda bir üniversiteyi, üniversite yapacak olan akademik özgürlük ve üniversite özerkliğidir. Ara rejim ve darbe dönemlerinde özerkliğin askıya alındığı, 1402 sayılı yasa ile yüzlerce akademisyenin kapı önüne konulduğu, YÖK "ün halen özerk üniversite ve akademik özgürlüğün önündeki büyük engel olduğu bir dönemin içerisinden geçilmektedir." ifadelerini kullandı.

ÜNİVERSİTELER SUSMAMALI

Üniversitelerin, hukukun üstünlüğü yerine üstünlerin hukukunun egemen olduğu, parlamenter demokratik rejimden Türk usulü başkancı sisteme doğru gidişin tüm alt yapılarının hazırlandığı bir dönemde suskunluğa bürünmesini üzülerek izlediklerine işaret eden Mengücek Gazi Çıtırık, şöyle devam etti: "Sorgulamayan birey, suskun toplum oluşturulmak istenen böylesi bir dönemde üniversiteler konuşmayacak, eylem yapmayacaksa kimin yapması beklenmektedir? Üniversitelerin sustuğu, kişi güvenliğinin, hukuki güvenliğin ve can güvenliğinin kalmadığı; muhaliflerin, farklı düşünenlerin yargı aracılığıyla susturulduğu; hukukun kendisinin bir tehdit aracı haline geldiği bir dönemde suskun, biat eden üniversitelerle ülkemizin demokrasi, toplumsal barış sorunu aşılamayacaktır. Demokrasinin olmazsa olmazı örgütlü toplum, basın ve ifade özgürlüğüdür. İfade özgürlüğü ülkemizi bağlayan uluslararası sözleşmeler ve anayasamız güvence altına alınmıştır. Kan ve gözyaşının hakim olduğu, otuz beş günlük bebeklerin de öldürüldüğü, şehit haberlerinin de gelmeye devam ettiği, ölümün kanıksatıldığı bir dönemde akademisyenler, kanın akmaması, yaşam hakkının ihlal edilmemesi ve bu sorunların son bulması için görüşlerini bildirge halinde kamuoyu ile paylaşmışlardır. Bu durum, anayasamızda ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün kullanılmasıdır."

KAOS VE KARGAŞADAN MEDET UMULMAMALI

Düşüncelerin ifade edilmesinden rahatsızlık duyularak akademisyenler hakkında linç kampanyası başlatılması, onların hedef gösterilmelerini son derece üzücü ve tehlikeli gelişme olarak değerlendiren Çıtırık, şunları söyledi: "Genel görüşe ya da egemen fikirlere aykırı düşünceler mahkum edilmemeli. Bu tür seslerin olmaması demokrasi ve örgütlü topluma vurulan büyük bir darbe olduğu unutulmamalı. Farklılıklar, aykırı düşünceler hemen vatan hainliğiyle, sözde aydın olmakla, mütareke basını yazarı olmakla suçlanmamalı. Farklı düşünenler hedef haline getirilip, ötekileştirilerek, yaftalanmamalıdır. Dış politikada izlenen maceracı, öngörüsüz, yanlış politikalarla ülkemiz hedef haline getirildi. Sınırlarımız yol geçen hanına döndü. Sorunları çözmekle yükümlü olanların kendilerinin sorun haline geldiği bir dönemde gerilim, kaos ve kargaşadan medet umulmamalıdır."

Diğer Haberler
ÇOK OKUNANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İstanbul Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0212 970 87 88 | Haber Scripti: CM Bilişim