İstanbul TV Forum ve Fuarı, Haliç Kongre Merkezi'nde başladı. Üç gün sürecek fuarın açılışına Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, RTÜK Başkanı Davut Dursun, TVYD Başkanı Zahid Akman, Radyo Televizyon Yayıncıları Meslek Birliği (RATEM) Başkanı Dursun Güleryüz, sektör temsilcileri ve yabancı konuklar katıldı.
Fuarın açılışında konuşan Ömer Çelik, sektörün hayatı belirleyici önemli bir etkiye sahip olduğunu belirtti. Çelik, “Bu sektör kültür hayatının belirlenmesinde etkileyici olan bir sektör. Ekonomiyle de doğrudan ilişkisi var. Bir ülkedeki bütün dinamikleri yatay kesen, bunlara yön veren çok yüksek bir kapasiteye sahip. Bunun teknik sorunları, gelecekle ilgili planlamaları, aynı zamanda da içeriği ile ilgili konuları tartışmak, bunlarla ilgili karşılıklı görüş alışverişinde bulunmak çok önemli. Bugün içeride devam eden toplantı bu bakımdan önemli. Burada yaratıcı endüstrilerden, çeşitli dizilerin başarı öykülerine kadar pek çok konu tartışılacak.” ifadelerini kullandı.
“Sadece kendi alanı ile sınırlı bir sektörden bahsetmiyoruz.” diyen Çelik, “Hayatımızın her alanını doğrudan veya dolaylı etkileyen bir oluşumdan bahsediyoruz. Yazılı görsel ve işitsel alanlarda biçimlenmiş olan kitle iletişim araçları, insanlığın ortak değerlerinin gelişimi ve temel hak ve hürriyetlerin yaşaması bakımından da çok büyük bir öneme sahip. Bu sektörün doğası çoğulculuğu gerektiriyor. Kamu otoritesinin mümkün olduğu kadar az müdahale etmesi gereken bir durumu ortaya koyuyor. Ama bunun yanı sıra temek hak ve hürriyetler açısından hem tehdit olabilen hem de destekleyen bir yapı.” şeklinde konuştu.
Türk dizilerinin son yıllarda önemli bir ihracat ürünü olduğuna dikkat çeken Çelik, şöyle devam etti: “Ülkemiz dizi ihracatında son yıllarda ciddi bir ivme kazandı. Resmi rakamlara göre, 75 ülkeye 12 bin saati geçen dizi ihracatının ülkemiz ekonomisine olumlu etkisi olmuştur. 2012 yılı sonu itibariyle 200 milyon dolara yaklaşmıştır. Hükümetimiz 2023 hedefinde bu genç ve dinamik sektörde 1 milyar doları hedeflemektedir. Aynı zamanda dış politikamızın soft power'i olarak da öne çıkmaktadır. Dünyanın neresine giderseniz gidin sizinle Türkçe konuşan insanlar görüyorsunuz. Nereden öğrendiklerini sorduğumuzda, Türk dizilerinden öğrendiklerini ifade ediyorlar.”
RTÜK BAŞKANI: YARGININ İHALEYİ İPTAL ETMESİ KAOSUN DEVAMINA NEDEN OLDU
RTÜK Başkanı Davut Dursun ise, karasal yayındaki lisans sorunlarına ve karmaşaya değindi. Karmaşanın düzenlenin ihalenin bir kısmını iptal eden yargıdan kaynaklandığını savunan Dursun, şunları söyledi: “İki kez ihale süreci başlatılmış, her iki süreç de bir takım nedenlerle kesintiye uğramıştır. 1994’deki 3984 sayılı yasa 6 ay bir seni içinde lisansların verilebileceğini düşünüyordum. 20 yıllık sürede bunun gerçekleşmesi mümkün olmamıştır. 2013 yılında düzenlenen ihale ile ilk kez bu kadar ileri bir adım atılmış ciddi bir çaba gösterilmiştir. Ne var ki bu ihalenin yargıya takılmış olması, yargının bu ihalenin bir takım bölümlerini iptal etmiş olması, konunun Danıştay’a intikal ekmiş olması, Danıştay’ın da bunların bir kısmını iptal etmiş olması bu alandaki kaosun sürmesine neden olmaktadır.”
Ülkede bu kablo ortamında 143, uydu ortamından 387 yayın kuruluşuna lisans verildiğini kaydeden Dursun, “Karasal ortamda ise bin 300’e yakın radyo televizyon kuruluşunun lisans başvurusu bulunmakla birlikte 1994’den beri kendilerine karasal lisans verilebilmiş değildir. Bu kadar fazla kuruluşun başvurusu bulunmasına rağmen 94’de bu yana lisans başvurularının sonuçlandırılamamış olmasını özel ve genel bir takım sebepleri olduğunu tahmin ediyoruz. Lisans verilmediği içinde karasal ortam yeteri kadar düzenlenebilmiş değil. Burada önemli bir kaosun olduğunu ifade etmem gerekir. Bu durum izleyici oranının ve yayın kalitesinin giderek düşmesine neden olmaktadır. Karasaldan yayın alan izleyicilerin gerilemesi önemli bir sorun olarak durmaktadır.” ifadelerini kullandı.
‘GELİRİN YÜZDE 73.5’İ 10 ULUSAL KANAL ARASINDA PAYLAŞILIYOR’
Kuruluşların gelir sorunlarına da değinen Dursun, “Televizyon sektörünün toplan ticari iletişim gelirlerinin yüzde 73.5'i 10 ulusal kanal arasında paylaşılmaktadır. Yüzlerce kanalın aldığı pay ise yüzde 26, 5 gibi bir oran olduğunu ifade edeyim. Bu durum, sektörün geleceği açısından son derece düşündürücü ve sorun olarak algılanması gerekir. Sektörün reklam gelirleri aynı oranda artış göstermediğinden dolayı reklam sektörü açısından televizyon hala etkili bir mecra olmakla birlikte farklı mecralara doğru reklamlar kayabilmektedir.” dedi.
