• BIST 9693.46
  • Altın 2496.161
  • Dolar 32.4971
  • Euro 34.5977
  • İstanbul 13 °C
  • Ankara 13 °C
  • İzmir 16 °C

Bağış: AB'nin diyaloğa ihtiyacı var

Bağış: AB'nin diyaloğa ihtiyacı var
Egemen Bağış, AB'nin kıtasallaşma sürecinden küreselleşme sürecine geçmesi gerektiğini söyleyerek, "AB'nin en az bizim kadar diyaloğa ihtiyacı var" dedi.

Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, "Demokrasi Mısır'da tecavüze uğrarken AB yeteri kadar ses çıkaramıyorsa, idam cezasına karşı Bangladeş'te yaşanan insanlık dışı uygulamalara AB el koyamıyorsa, AB'nin kıtasallaşma sürecinden bir an evvel küreselleşme sürecine geçmesinin vakti geldi. Bu yüzden AB'nin de en az bizim kadar diyaloğa ihtiyacı var" dedi.

Bağış, TBMM ve AB'nin ortak projesi olan Parlamentolar Arası Değişim ve Diyalog Projesi kapsamında Conrad Otel'de düzenlenen "AB ve Türkiye'de Sivil Toplum" konulu Diyalog Forumu'nun açılışında konuştu.

En çok "AB üyeliği önündeki engel ne?" sorusuyla karşılaştığını ifade eden Bağış, Ankara Anlaşması'nın imzalandığı gün doğan çocukların yaşının 50'yi geçtiğini anlattı.

"Bu 50 yıllık süreçte Türkiye'nin tecrübesi, çıkardığı ders şudur ki; Türkiye'nin önündeki en büyük engel, ön yargıdır" diyen Bağış, önyargıların da genelde tanımayan insanlar, gruplar, milletler arasında olduğunu, ön yargıları ortadan kaldırabilmenin en kestirme yolunun ise Yunus Emre'nin dediği gibi "Gelin tanış olalım, işi kolay kılalım" anlayışını benimsemek olduğunu söyledi.

Bunun için diyaloğun çok önemli olduğunu dile getiren Bağış, Türkiye'nin AB sürecinin, sadece Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile AB Komisyonu arasındaki müzakereye bağlı olmadığını, Avrupa'da yaşayan insanlar ile Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları arasındaki diyaloğun da önemli olduğunu kaydetti. Bağış, "En az fasıl açmak, vizeleri kaldırmak kadar önemli" dedi.

Bağış,  AB sürecinde sivil toplum kuruluşlarının katkılarını çok önemsediklerini, 81 ilde her ay sivil toplum kuruluşları, odalar, üniversite ve kamu kurumu temsilcilerinin bir araya gelerek, AB sürecini değerlendirdiklerini kaydetti. AB sürecinin artık insanların günlük hayatına dokunur hale geldiğini ifade eden Bağış, diyaloğun sadece Türkiye ve AB arasında bir ihtiyaç olmadığını, dünyanın hiç bir dönemde olmadığı kadar diyoloğa aç ve muhtaç olunduğunu vurguladı.

"22 milyon lirayı sivil toplum kuruluşlarına dağıttık"

Bağış, AB'nin insanlık tarihinin en kapsamlı barış projesi olduğunu ifade ederek, büyüklüğüne rağmen AB'nin hala kıtasal bir proje olduğunu aktardı. Türkiye'nin üyeliğinin kıtasal projeyi küreselleştirecek bir süreç olduğunu dile getiren Bağış, "Demokrasi Mısır'da tecavüze uğrarken AB yeteri kadar ses çıkaramıyorsa, idam cezasına karşı Bangladeş'te yaşanan insanlık dışı uygulamalara AB el koyamıyorsa, AB'nin kıtasallaşma sürecinden bir an evvel küreselleşme sürecine geçmesinin vakti geldi. Bu yüzden AB'nin de en az bizim kadar diyaloğa ihtiyacı var" ifadelerini kullandı.

Türkiye'de AB projesinin, "halkın projesi" olduğuna dikkati çeken Bağış, toplumun çeşitli noktalardaki duyarlılıklarını ortak bir dile çeviren, çoğulcu ve katılımcı demokrasinin olmazsa olmazı olan sivil toplum kuruluşlarının bu sürece mutlaka dahil olması gerektiğini kaydetti.

Egemen Bağış, sivil toplumun sürecin içinde aktif olması için gerek AB fonları gerek AB projeleriyle büyük çabalar ortaya koyduklarını belirterek, "Sadece, Türkiye AB arasındaki sivil toplum diyaloğunun geliştirmek için bakanlık olarak 22 milyon lirayı sivil toplum kuruluşlarına hibe olarak dağıttık" bilgisini verdi.

 "Reform mutfağının önemli aşçıları"

AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, 2009'da sivil toplum girişimini yeniden başlatmak amacıyla 1200'ün üzerinde sivil toplum kuruluşunun katıldığı toplantıda, AB sürecinin, sivil toplum kuruluşlarını da bütünleştiren bir süreç olabileceğini gördüklerini anlattı.

Bağış, AB Bakanlığı'nı "Türkiye'nin reform mutfağı", sivil toplum kuruluşlarını da "reform mutfağının önemli aşçıları" olarak gördüklerini kaydetti.

Farklı inanç gruplarına mensup sivil toplum kuruluşlarına ve vakıflara, son 2 yılda iade edilen toplam gayri mülkün değerinin 2 milyar avroya yaklaştığını belirten Bağış, Ortaköy'deki AB Ofisi'nin mülkiyetinin de Ortaköy Rum Ortodoks Vakfı'na ait olması nedeniyle iadesinin yapıldığını, uzlaşmaları durumunda vakfın kiracısı olarak kalacaklarını söyledi.

AB süresinde Türkiye'de yapılan düzenlemelere değinen Bağış, demokratikleşebilmek, şeffaflaşabilmek, tabuları yıkabilmek için AB sürecinin önemli olduğunu vurguladı.

Avrupa'da kimilerinin Türkiye'ye "reform yorgunu" demeye çalıştığını ifade eden Bağış, şöyle devam etti:

"Elinizi vicdanınıza koyun. Avrupa'daki hangi parlamento TBMM kadar çok yasa geçirmiştir, reform yapmıştır? Hangi hükümet, hükümetimiz kadar Avrupa'da reformcu bir anlayış ortaya koyabilmiştir? Demokratikleşme paketinin her bir maddesi aslında Türkiye'nin yolunda atılmış bir reform hareketidir.

İlerleme Raporu, son 10 yılın en objektif raporlarından biridir. Kimileri Türkiye'deki bazı sokak eylemlerini bahane ederek, bu raporun olumsuz çıkması için çok büyük çaba saf etmişlerdir. Ama buna rağmen Türkiye her zaman olduğu gibi önündeki engelleri reformlarıyla aşmıştır. 1960'tan bu yana darbe anayasasıyla yönetiliyoruz. Sıfırdan bir anayasa yazma konusunda üzerimizde bir nazar var. Onu yıkmaya çalışıyoruz. Bunu da başarabilirsek Türkiye'nin AB süreci gerçekten çok başarılı olacaktır."

 "Ödevini yap diyen zihniyet"

AB kurulmasına rağmen Avrupalıların birliğini kurmanın kolay olmadığını belirten Bağış, AB'nin küresel, hoşgörülü, kapsayıcı bir proje olabilmesi için kimlik krizinden kurtulması, değerler birliği olduğunu bütün dünyaya gösterebilmesi, ülkeler arasında ayrım yapmadan Türkiye'yi de kucaklayacak bu anlayışı ortaya koyabilmesi gerektiğini dile getirdi.

Bağış, Türkiye ile ilgili eleştirilerin bir kısmının yerinde ve haklı, bir kısmının da çok haksız olduğunu dile getirerek, bu eleştirilerin yüzde 95'inin konusunun ise 23 ve 24 fasıllardaki ifade özgürlüğü, tutukluluk süreleri, yargının işleyiş tarzı ve basın özgürlüğü olduğunu söyledi.

Türkiye'nin bu iki faslı açma konusunda arzulu olmasına rağmen, tek bir yarımada devletin, tek taraflı ambargo ve vetosuyla AB'nin bu faslı  açtırmamasının, devamlı Türkiye'ye "ödevini yap" diyen bir öğretmen, ama ödevin ne olduğunu söyleyemeyen bir zihniyet tablosunu ortaya koyduğunu ifade etti.

AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Biz diyoruz ki, hodri meydan. Koyun önümüzü 23 ve 24. fasıllarının açılış kriterlerini. Yapamazsak, yerine getiremezsek, gelin bizi eleştirin.  Bize açılış kriterlerini bile iletemezken bizi AB standartlarında olmamakta suçlamaya hakkınız yok. Türkiye'nin AB stan olup olmadığını sorgulama cüretini gösterenlere sadece tek bir sözüm var. 2 saatlik bir seyahatle AB sınırlarına gidin. Sınırın öte tarafı AB, bu tarafı TürkiyeCumhuriyeti. Bir eksiğimiz varsa, ulaşım, insan hakları, medya standartlarında bir eksiğimiz varsa yerine getirmeye hazırız ki ama yok. Ama önyargı varsa, onu sivil toplumla beraber kıracağız."

www.istanbulhaber.com

Diğer Haberler
ÇOK OKUNANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İstanbul Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0212 970 87 88 | Haber Scripti: CM Bilişim