Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, "(Paralel yapı) Bunlar, özellikle çok kişi görevden alınırken dinlemeyle ilgili pek çok yerde kayıt silmeler ve bilgi yok etmeler yapmış. Şu anda TİB'de, Emniyet'te, İçişleri Bakanlığında çok yoğun çalışmalar var. Bu dosyalar olgunlaştığında yargıya intikal edecek" dedi.
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Kırıkkale'deki temasları sırasında TGRT Haber'de gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Atalay, devletin üst düzey isimlerinin Suriye'de operasyon ihtimalini değerlendirdiği bir toplantıya dair olduğu iddia edilen ses kayıtlarına ilişkin Atalay, "Paralel yapı yapabileceklerinin son sınırına geldi. İslam tarihinde İslam adına çok çılgınlıklar yapılmıştır. Birileri dinden çıkmakla suçlanmıştır vesaire. Bu gelinen nokta onlar için bir sınırdır ama bu tür yapılar genelde böyledir. Kapalı yapılar deşifre olunca ve bir anlamda bu şekilde belirlenince çok çılgınca yaparlar, çok ileri adımlar atabilirler. Genelde bu tür yapılar sıkıştıklarında, bir anlamda kuşatıldıklarında kendilerine karşı meşruiyet zemini kalmadıkça ileri adımlar atabilirler. Sosyolojik analiz olarak baktığımda öyle görüyorum. Bu yapı toplum tarafından bundan sonra genişlemesi mümkün değil. Dünkü şey onu gösteriyor. Devletin aldığı tavır var. Nereden bakarsanız bakın bir sıkışmışlık var orada. Bu sıkışmışlık ileri adımları atıyor. Dün yaptıkları Türkiye'ye karşı bugüne kadar hiç yapılmamış bir dış politika, çok önemli bizim bir toprağımız var Suriye içinde. Süleyman Şah Türbesi'nin korunması ile ilgili görüşmeleri oraya bir dinleyici koyarak buna cüret etmek, seçime birkaç gün kala ortalığı karıştırmak, ben bunları çılgınlık olarak görüyorum. Bunun üzerine şiddetle gidilecek. Dünkü açıklamalar zaten bunu gösteriyor" dedi.
Atalay, konuşmasında şunları kaydetti:
"Artık diğer partiler normal siyaset yapan partiler. Bunlar öyle değil. AK Parti'ye karşı olmadık iftira mekanizması. Öyle yalanlar. Bunlara baktığınızda İslam kelimesiyle bir araya getirmek mümkün olmuyor. İslam'da bir şey vardır, biz tabii amacı İslami hizmet olarak bilinen bir yapıyı konuştuğumuz için, Hz. Peygamberin özellikle İslami mücadele daima İslami kurallar içinde olur. Yöntem çok önemlidir. Yalanla iftirayla yürütemezsiniz. Savaşta bile o yöntemlere özel önem verilmiştir. İnsanların ahlakı, onuru onları hep düşünürsünüz. İnsanların onuruyla oynamak. O kadar adi şeyler yapıyorlar ki. Bir tape yayınlıyor, kendi montajlıyor, kendi gazetelerinde haber yapıyorlar. Seçim öncesi böyle yıpratmak. Hiçbir basında haber falan değil, sadece Zaman Gazetesi'nde haber."
"ÇALIŞMALAR YARGIYA İNTİKAL EDECEK"
"Bunlar özellikle dinlemeyle ilgili pek çok yerde kayıt silmeler, bilgi yok etmeler yapmışlar çok kişi görevden alınırken" diyen Atalay, "Biz bu konularda hukukun içinde olmayı çok önemli görüyoruz. Hukukun içinde olmak, haklıyı haksızı ayırmak. Şu anda TİB'de, Emniyet'te, İçişleri Bakanlığı'nda çok yoğun çalışmalar var. Geçmişe yönelik dinlemeler, silinenler silinmeyenler var. Bütün bunlar üzerinde şuanda çalışılıyor. Bu dosyalar olgunlaştığında yargıya intikal edecek. Milyonu aşan dinleme kararı verilmiş. Paranoya değilmiş, insanları o duruma getirmişler. Bir hakim 50 bin, 100 bin kişiyle ilgili dinleme kararı imzalamış. Belli ki bu mekanizmalar kurulmuş, şimdi bunlar inceleniyor. Üzerinde çalışılıyor. Hakkaniyet içinde ve tam hukuk içinde bu dosyaları olgunlaştırıyoruz. O zaman görülecek. Bunların hiçbirisi takipsiz değil. Bunların ileri şekilde kamu kurumlarında vesaire çalışmaları yapılıyor. Seçim ortamındayız, yoğun bir kampanya yürütüyor. Milletimiz olup bitenleri iyi anladı. Bu seçim ortamında milletimizin de teveccühü çok fazla. 30 Mart akşamı iyi bir cevap verilecek. Ondan sonra da hızlı şekilde o dosyalar olgunlaşacak. Çalışmalar yargıya intikal edecek" ifadelerini kullandı.
Atalay, devletin üst düzey isimlerinin Suriye'de operasyon ihtimalini değerlendirdiği bir toplantıya dair olduğu iddia edilen ses kayıtlarını yayınlayanlarla ilgili tespitlere ilişkin, "Belli tespitler var ama şu anda söylemem uygun olmaz. Tahmin ve tespitler var. Dışişleri Bakanlığı çok detaylı bir şekilde çalışıyor. Herhalde kısa zamanda bir iki günde sonuçlandırılır. Bugün basına baktığınızda özellikle muhalefet devlet zaafı olarak görüyor. Bunlar çok da zor şeyler değildir. Oradaki yetkili, görev yapanlar bunlar kamu kurumlarında olabilir. Yayınlanan şey çok vahim bir şey. Bunun karşılığı verilecek, hem tespiti yapılacak hem de ilgililer o cezayı görecektir" diye konuştu.
Bugüne kadar güvene dayalı yürüyen işlerin olduğunu anlatan Atalay, "Hükümet olarak ehil olan insanları bu görevlere getirdik. İnsan ayıklamadık. Muhafazakar bir hükümet olarak bu kesimden olan insanlara destek olunmuştur ama bundan sonra bu konularda dikkatli olunacaktır" dedi.
"ALIŞVERİŞ İÇİNDELER"
Atalay, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Son zamanlarda ana muhalefet genel başkanının konuşmalarının içinde buradan geldiği intibasını uyandıran çok unsur var. Sadece bu değil. Bu konuyu onun günler önceki konuşmalarından, bu yayınlandığında Kılıçdaroğlu'nun üslubuna baktığımda ana muhalefet lideri, ‘devletin sırrı, önemli ulusal güvenlik konusu deşifre olmuş, açıklanmış' o boyutu onu ilgilendirmiyor. Onu ilgilendiren şu anda bunu iktidar aleyhine nasıl kullanırım. Gerçekten çok yakın alışveriş içindeler. Daha önce de bizimle ilgili birçok konuda CHP'ye servis eden bunlardı. Bu şeyler olmadan önce. Orayla belli paslaşmalar var. Partimizle ilgili konuları orayla paylaşıyorlar. Türkiye genelinde şu anda işbirliği içindeler. Bir yerde AK Parti dışında hangisi güçlüyse ona verin. Tek istedikleri AK Parti'ye oy vermeyin. TUSKON yönetimi Türkiye'yi il il geziyor. Onlara yalan beyanlarda bulunuyorlar. Bunlar çok açık cereyan ediyor. Bunlar şu anda hem alanda hem yayınladıkları broşürler bakımından çılgınlık seviyesinde. Seçime doğru yaklaştıkça AK Parti'nin oyunu ne kadar düşürürüz' en ileri noktaya ulaştı. Bu kadar kin, nefret falan bir İslami hizmet grubunda asla olamaz."
Türkiye'de inanç özgürlüğü anlamında bütün gelişmelerin AK Parti hükümetleri dönemlerinde olduğuna işaret eden Atalay, "Niye yapıyorlar? Tamamen bir iktidar, güç paylaşımı. Kamu kurumlarında güç oluşturmak. Devletin kadroları içinde güç sahibi olma vesaire. Allah'ın takdiridir. Bunlar bitişe doğru gidiştir" dedi.
Atalay, Başbakan Erdoğan'ın Deniz Baykal'ın gizlice çekilmiş görüntülerinin medyaya servis edilmesi talimatını verdiği iddia edilen ses kaydına ilişkin ise, "Bu konunun ilk yayına düştüğünde en çok canı sıkılan, hemen bunu durdurun diye çaba götüren Sayın Başbakan. Anayasa üzerinde son oylamaların yapıldığı bir akşamdı. Kısa zamanda o görüntüler kaldırıldı. Ondan sonra da bu olayın aydınlatılması için hükümet olarak bütün kararlılığımızı takındı. Sayın Baykal kendisi yargıyla bu işi paylaşmak istemedi. Bir kişi eğer yargıya gidip bu olay şurada oldu, orayla ilgili ipuçları vermedikçe yargının yapacağı bir şey yoktur. Şu anda yargı işin üzerine gitmek için şey yapıyor ama. Yer bile belli değil. Özü şu, Sayın Baykal yargıyla paylaşmak istemedi, dolayısıyla mesafe alınamadı. Ben şundan eminim, son günlerde bir ses kaydı falan gibi bir şey Başbakanımızla ilgili. Başbakanımız bir şeyi izliyor da bir şeyler söylüyor. Bunun da mutlaka belli oranda CHP'ye bir şeylerin servis edildiğini düşünüyorum" şeklinde konuştu.
"30 MART'TAN SONRA YARGI DEVREYE GİRECEK"
"Bütün bunlara baktığımızda Türkiye için bir kurgu olarak görmüyorum" diyen Atalay, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Burada uluslararası katkı ve akıl var. Zaten büyük bir koalisyon olarak niteliyoruz. Paralel yapıyı iç taşeron olarak mütalaa etmek lazım. Daha önce PKK terörünü çok kullanmışlardır. Şimdi de paralel yapı devreye sokulmuştur. Burada üst akıl olmaması mümkün değil. Bunun başından beri kurgulanması, yıllar önceden yapılan hazırlıklar, ses kayıtları, kişilerle ilgili dosyalar arşivlenmiş. O kişilerle ilgili zamanı gediğinde hangisinin devreye konacağına onlar tarafından karar veriliyor. Şu anda gelinen noktada kendimin toplumsal analiz bakışıma güvenerek, büyük bir şaşkınlık yaşandığı da belli. Kendilerini açığa vurdular. Kendilerini riske edecek adımlar atılıyor. Dolayısıyla son yapılanları, şöyle görmek lazım. Seçime doğru artık hiçbir sınır tanımadan AK Parti'yi seçimde nasıl başarısız kılabiliriz. Hem Sayın Kılıçdaroğlu hem de burada rol alanların hepsi, bu kadar şey yaptık ama AK Parti'yi yıpratamadık, millet bu seçimden daha güçlü çıkıyor. Dolayısıyla burada bir tedirginlik, şaşkınlık var. O büyük kurgular şu anda neredeyse işe yaramaz hale geldi. Son kozlarını 30 Mart'a oynuyorlar. Ondan sonra 30 Mart'tan sonra yargı devreye girecek. Burada bir stratejik üst kurulu, uluslararası alanda medya katkısı çok fazla. Belli kesimlerin elinde olan medya katkısı çok fazla. Orayla bu paralel gidiyor. Başbakanımızla ilgili, hükümetimizle ilgili bu çalışmalara ‘one minute' ile başlamıştır. Olup biteni iyi izliyoruz. Bu gelişmelere bütün içinde bakmak lazım. Ayrıntılarda kalırsanız toplumsal olayları çözemezsiniz. Gereksiz kurgu, komplo teorileriyle değil birbiriyle bağlanan mantıklı analizlerle bütüne bakmak çok önemli. Türkiye tarihiyle bütünleşti, özgürlük alanlarını genişletti. İnananlar inancının gereğini yapıyor, Türkiye büyük bir ülke oluyor. İmparatorluk günlerinin atmosferine doğru gidiyor."
Atalay, "30 Mart bunlara ders verecek. Bu seçim sadece yerel yöneticileri seçmiyor, bu seçim kendinden sonrasını belirleyecek. Genel seçime kadar Türkiye'de bu şeyler bir miktar daha devam edebilir. Türkiye'nin siyaset dozu biraz yüksek günler olacak. AK Parti'yi, hükümetimizi, Başbakanımızı yıpratma umudu kaybolacak. Burada onlar şunu hesap ediyor. Burada bunun casusluk boyutunu ikinci plana ittirip, bazı ifadelerde içerikle uğraşıyor. Yapılanan kendisi çok vahim bir şeydir. Bu bir çılgınlık, o seviyeye geldi. Kapalı yapılar, bu tür çalışmaları yürütenler tarih boyunca böyledir. Son başarı noktaları kaybolunca çok ileri şeyler atabilirler. Kapalı gruplar militan yetiştirebilir, o militanlar akıl almaz şeyler yapabilirler" şeklinde konuştu.
"TWITTER'A 650 CİVARINDA DAVA VAR"
Youtube'nun kapatılmasını değerlendiren Atalay, "Üst aklın stratejisinden birisi Türkiye'ye uluslararası tepkileri getirmek. Bunları adeta zorlayıp bu kapatma kararını aldırıp, uluslararası alanda Türkiye'ye tepkileri artırmak da üst aklın stratejisi. Twitter'a 650 civarında dava var. Bu yapılanlar bir anlamda bu kararları aldırıp, uluslararası alanda da bunu kullanma. 30 Mart'tan sonra bunların hepsi normalleşir. Biz, bugüne kadar çok ileri adımlar attık. Bundan sonra 30 Mart'tan sonra demokratikleşme adımlarımız sürecek. Seçim arifesinde hükümetin mecbur aldığı kararlar normal zamanların uygulamaları değildir, bunlar geçicidir. Böyle zamanlarda ülkenin yargı şartları bunlara karşı duyarlı olmalı" dedi.
Atalay, KCK'lıların kelepçeli görüntülerine ilişkin, "Bizlerin tabiatımızda, biz özgürlük bakışı içindeyiz. Biz, o gün haber geldiğinde, o görüntü çıktığında hepimizin canı sıkıldı. Birileri yaptı, o tamamen o günkü demokratik açılım sürecini sabote etmeye yönelik bir kurguydu. Demokratik açılım ve çözüm sürecine karşı bir tutumları var" diye konuştu.
Türkiye'ye İran yakıştırmasının yapılmasını değerlendiren Atalay, "Bir kişileri olumsuz olarak nitelemek için akıllarına gelen bu herhalde. Biz, İran'a gidip geldiğimizde yok ayrıca. Bunları saf vatandaşlara anlatıyorlar. Bunların ders, sohbetlerinde biraya geldiklerinde bize bilgi geliyor. O toplantılarda artık Başbakanımızla, hükümetimizle ilgili olumsuzluklar neler konu bunlar. İslami hizmet için çalışıyorum diyenlerde yöntem çok önemlidir. İftiralar, yalanlar. Rabbim bizi şerlerinden koru. Bugün ailemizi de rahatsız eden öyle şeyler çıkarıyorlar" ifadelerini kullandı.
Atalay, "Bazı yerlerde partililerin bir kısmını etkiliyor. Kampanya stratejisi vardır. Bütün iller, önemli ilçeler önümüzde. Hangi illerde bu ittifakların olduğunu da takip ediyoruz. Çalışmalar sonuna kadar da başarılı olmaz. Paralel yapı bunları irtibatlıyor. Vatandaşımız ne yapacağını biliyor" dedi.
