Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, “Yurtdışından kaçak saray için getirilen bitkilerin, bitki sağlık sertifikaları ve karantina belgeleri kamuoyuna açıklansın. Üç kez kuruduklarına ve sürekli alım yapılıp yenileri ile değiştirildiğine göre, bitkilerle taşınan çeşitli hastalıkların olması muhtemel. Tarım Bakanlığı sertifikaları ve bunların kontrollerinin nerede yapıldığını açıklasın” dedi.
HASTALIK TAŞIYORLAR
Yabancı menşeli bitkilerle taşınan çeşitli hastalıkların toprağı kirlettiğini, daha önce yurtdışından ithal edilen ağaçlarda nematodların ve parazitlerin çıktığını, bunların da toprağı verimsizleştirdiğini belirten Candan, saray için yurtdışından getirilen ithal ağaçların 3 kez kuruduğunu ve tekrar dikildiğini belirterek, “Hem maliyet açısından hem de bitkilerle çeşitli hastalıklar taşıdığından toprağımız kirleniyor. 2,5 milyar olan peyzaj maliyeti muhtemel hastalıklı ve adaptasyon sorunu çeken bitkilerin yenileri ile değiştirilmesi ile giderek katlanıyor” dedi. Candan, şöyle devam etti:
PARA YUTAN KARA DELİK
“Saray sürekli para yutan bir kara delik oldu. Ankara karasal iklime sahip olduğu için yurtdışından getirilen ithal boylu ağaçların adaptasyonu zordur. Saray için yurtdışından getirilen boylu ağaçların tutabilmesi için iki yıl bebek bakar gibi bakılması gerekir. Aksi durumda kurur ki, sarayda başımıza gelen budur. Şimdi kuruyan ağaçların yerine yenileri geliyor bunların hepsi maliyet, yazlık çiçek dikim mevsimi geldi. Petunya ve ateş çiçekleri dikilmeye başlayacak 400 bin lira ek maliyet daha gelecek ve bu süreç hiç bitmeyecek. Sürekli bakım ve yenileme istemeyerek, kendi kendini idame ettiren bir yeşil alan olan Atatürk Orman Çiftliği’nden, sürekli yenileme ve masraf kapısı ile yeşillendirilen saraya gelindi. Ülkenin kaynaklarının, akıl almaz lüks ve şatafat düşkünlüğünün geldiği durum ortada. AOÇ toprakları verimsizleştiriliyor. Sarayın, yurtdışı menşeli bitkilerinin karantina belgeleri açıklanması için Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na yazı yazdık. Toprağımızı kimsenin kirletmeye hakkı yok.”
