• BIST 9693.46
  • Altın 2496.161
  • Dolar 32.4971
  • Euro 34.5977
  • İstanbul 14 °C
  • Ankara 13 °C
  • İzmir 16 °C

Abdullah Gül'den Danimarka'da çarpıcı açıklamalar

Abdullah Gül'den Danimarka'da çarpıcı açıklamalar
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Türkiye'de yaşanan gelişmelerden büyük üzüntü duyduğunu söyleyerek "Tabii ki siz kendi yaranızı açık bırakırsanız oraya gelip sinekler konar." dedi.

Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'de yaşanan gelişmeleri dış güçlere bağlayanlara “Bunlar 3’üncü dünya söylemi” diye seslendi.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül son dönemde Türkiye'de yaşanan süreçle ilgili dış güçler söylemini eleştirerek "10 sene boyunca bize övgüler yazmış, bizim yaptığımız güzel hareketleri takdir etmiş, her yerde övmüş olanlar şimdi haklı veya haksız bizi tenkit ediyorsa hemen Türkiye düşmanı ilan etmek, bunlar biraz üçüncü dünya söylemi şeyler. Türkiye buradan kurtuldu. Tabii ki siz kendi yaranızı açık bırakırsanız oraya gelip sinekler konar." ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül 3 günlük resmi Danimarka gezisine başlarken iç ve dış politikada çarpıcı mesajlar verdi. .

İşte Abdullah Gül'ün mesajları:

- Bir siyasi mücadele dönemi sürüyor. Bu arada devletin kurumları arasında da bazı çatışmalar yansıyor, nasıl değerlendiriyorsunuz?

İçinde bulunduğumuz siyasi iklimin kimseyi mutlu etmemesi gerekir herhalde. Bütün bu yaşadıklarımızdan rahatsızım ve büyük bir üzüntü duyuyorum. Öyle oluyor ki birdenbire eski Türkiye manzaralarına benzer manzaralar çıkmaya başlıyor. Cenazeler kalkıyor. Yüz binler yine sokaklarda. Cenazeler bir o taraftan, bir bu taraftan gibi algılar oluşuyor. Ama çok şükür ki babalar, anneler bunu hemen yıktılar ve buna hiç fırsat vermediler.

- Bir hasar tespiti yapmak gerekecek mi?

Anayasal kurumlara baktığınızda Silahlı Kuvvetler'le, Anayasa Mahkemesi'yle, Yargıtay'la ilgili değil problem. Tabii ki bütün kurumların içerisinde, siyasetin içinde, toplumun içinde farklı görüşte olanlar var. Bu ayrı bir konu. Ama baktığınızda Türkiye'nin kurallarının biraz noksanlığından kaynaklanıyor.

- Kuralların eksikliğinden mi kaynaklanıyor, yoksa zor zamanlarda kuralları kaldırmaktan mı kaynaklanıyor? Bu süreç Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar sürecek deniliyor...

Bunların seçimlerle bağlantısını kurmamak gerekir. Siz eğer şeffaflıkla ilgili tüm kuralları yerine getirirseniz; Sayıştay'ından, İhale Yasası'ndan, mal bildiriminden tutun da bütün imarlarla ilgili kurallara kadar bunları çok sıkı kayıt altına alacak şekilde getirirseniz sorunlar olmaz. Kural ihlali varsa veya bir telefon yetkisiz şekilde dinleniyorsa bunların cezaları o kadar kesin hale gelir ki bütün bunları kimse yapmaya cesaret edemez, herkes cezasını ödemeye başlar.

- Bir restorasyon dönemine mi ihtiyaç var?

10 sene içinde 3-4 sene önceki gibi parlak bir havamızın olmadığını herkes görüyor. Bunu hepimizin hemen geri kazanması lazım...

- Yaşananlar çok geçmişe benzemiyor. Yarısı Başbakan'a hırsız diyor, diğer yarısı paralel devlet diyor. Paralel yapı var mı?
Devlet kurumlarının içinde farklı dayanışmaların olduğunu görüyoruz. Herkes her kademeye gelebilir. Çalışanların referansı Anayasa, kanunlar, hiyerarşi olacaktır. Bunun dışında bir dayanışma söz konusu olduğunda buna hiç kimse müsaade etmez.

- Var mı efendim?

Tabii var. Bu tip dayanışmanın örnekleri var; dolayısıyla buna müsaade edilemez.

- Yolsuzlukların engellenmesine yönelik bir algı var.

Yok yok. Yolsuzluklarla ilgili hiçbir şaibe bırakılamaz. Bütün bunlarla ilgili ne gerekiyorsa açık, şeffaf bir biçimde soruşturmalar yapılır, hukuki süreçler hepsi çalıştırılır ve çalışması gerekir de.

- Başbakan ile oğlu arasındaki konuşmayı dinlediniz mi?

Ben inanın ki onları dinlemiyorum. Ama tabii ki sizin yazdıklarınızı okuyoruz. Başbakan'ın paralel yapıyla ilgili vurguları çok yüksek; vahim bir yapılanma olduğu Milli Güvenlik Kurulu'nda da gündeme gelmiş.

- Sizce vahamet hangi boyutlarda?

Kanunsuzluk yapanlara, suç işleyenlere, farklı referanslarla devlet sistemi içinde hareket edenlere yönelik yasal süreçler tabii ki işler. Bunun dışında insanların farklı fikirleri olur, suç işlemediyseler söyleyebileceğiniz bir şey yok...

- Çözüm süreciyle ilgili değişik yorumlar yapılıyor...

Türkiye'nin esas yapısal meselesi, söylediğiniz şeydir. Seçimlerden sonra Türkiye'nin aslında nasıl manzaralarla karşı karşıya kalacağına siyasetçiler, herkes kafa yormalı ve Türkiye'nin birliğini, bütünlüğünü herhangi bir şekilde tehdit edecek, riske atacak bir gelişme kesinlikle olmamalı. Demokratik anlayışımız çerçevesinde, özgürlükler çerçevesinde Türkiye bu konuda önemli adımlar atıyor. İşe bakın ki geçen gün yasalaşan demokratikleşme paketlerinden biri bununla ilgilidir ve ne bir kişi yazı yazdı, ne bir kişi bir söylemde bulundu lehte veya aleyhte. Türkiye'nin temel meselelerinden birisiydi halbuki.

- Dış güçler söylemi var. Kimdir bu dış güçler?

Ben bunları kabul etmiyorum. Doğru bulmuyorum açık söyleyeyim. Tabii ki Türkiye'nin müzmin kararlı muhalifleri vardır. Ama bunlar belli çevrelerdir ve her zaman biliriz. Ama tutup da 10 sene boyunca bize övgüler yazmış, bizim yaptığımız güzel hareketleri takdir etmiş, her yerde övmüş olanlar şimdi haklı veya haksız bizi tenkit ediyorsa hemen Türkiye düşmanı ilan etmek, bunlar biraz üçüncü dünya söylemi şeyler. Türkiye buradan kurtuldu. Tabii ki siz kendi yaranızı açık bırakırsanız oraya gelip sinekler konar.

- Berkin'le ilgili bir gelişme var mı?

Önce hepimiz, Berkin olur, Burak olur, şehit polisimiz olur, hepsini acısını derinden hissetmeliyiz. Çünkü bu ölümler, her bir ailenin kendi kıyametidir. Dolayısıyla bunun acılarını hepimiz duymamız gerekir. Ve bunların tekrarlanmaması için, faillerinin mutlaka ortaya çıkarılması lazım. İşte hukuk devleti dediğimiz şey bu. Ki bir daha olmasın.

- Kırım meselesi?

Türkiye'nin tezi şu: Ukrayna'nın toprak bütünlüğünü tanıyoruz. Bu şekilde ülkelerin bölünmesine, ayrılmasına taraftar değiliz. Bunların yolu açıldığında nerede ne göreceğinizi bilemezsiniz. Onun için müttefiklerimizle istişare içindeyiz. Rusya da bizim yakın komşumuz olduğu için onlarla da her seviyede görüşülüyor. Yeni bir soğuk savaş dönemi başlamaması lazım. Başlarsa herkes bundan zarar görür. Derslerin alınmış olması lazım...

Danimarka'daki karşılama ne güzeldi değil mi?
Seremoniler, semboller önemli. Türkler dediğinizde de aklınıza at gelir..

http://www.istanbulhaber.com

Diğer Haberler
ÇOK OKUNANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İstanbul Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0212 970 87 88 | Haber Scripti: CM Bilişim